Yazarların kendi alanları hakkındaki düşünceleri, özellikle okurlar için önemli bir kaynak sayılabilir. Nitelikli okumayı iyileştiren bu durum, pek çok açıdan fayda sağladığı gibi yazarlığın ilerleyişi için de önemli bir adımdır. Yazma uğraşının bir tür işçilik sonucunda geliştiğini düşünecek olursak edebiyatın kendini bulması da aynı koşulum etrafında gelişerek sonuçlanır diyebiliriz. Çünkü yazar, bir yandan kendine dönerken diğer yandan topluma ve bireye önemli katkılar sağlayan fikirlerle gelişmektedir.
Türk yazınının en önemli kalemlerinden olan Aziz Nesin, Bilim ve Sanat Dergisi‘nin Kasım 1987 tarihli sayısında verdiği bir söyleşide yazarın çağımızdaki işlevine değiniyor ve oldukça önemli fikirler sunuyor.
“Bana göre paradoks, orijinal (özgün) görünmek için orijinal olmaya özenmektir”
“Oysa özgünlüğün amacı özgün görünmek değil, önceden bilinen herhangi bir şeyin bilinmeyen bir başka yüzünü bulup onu yeni bir biçimde göstermektir”
“Özgün olayım derken paradoksa düşen yazarlar çoktur. Ben hep yalından ve çok bilinenden yanayım”
“Örneğin benim için dünyanın hiç modası geçmeyen en güzel dizesi, şimdiye dek en çok söylenmiş ve en yalın söz olan ‘Seni seviyorum’ sözüdür”
“İki kere iki dört eder, sözü de çok yalın ve çok söylenmiş olduğundan benim için şiirdir”
“Binlerce yıllardan beri söylenmiş bu yalın sözlerin şiir olmaları, o sözlerin söylendiği durumdan ileri geliyor”
“Yazar, başta kendi olmak üzere okurlarını kendilerini ve koşullarını değiştirmeye özendirmelidir yapıtlarıyla”
“Çünkü her yaşanan zaman, uzun vadede yaşanılacak zamandan kötüdür. Yazarlar, o iyi ve güzel geleceği ivmeleştirmeye çalışanlardır”
“Bu yüzden zamanı durdurmaya, olan durumu olduğu gibi korumaya çalışan iktidarlarla sürekli çatışma içindedirler”
“Bir okur, iyi bir kitabı okuduktan sonra o kitabı okumadan önceki durumuna göre kendinde bir artım duyumsamalı, kendini ve ortamını, giderek toplumsal yapıyı değiştirme istemi duymalıdır”
“Bence yazarın işlevi budur ve olmalıdır. Beni çağımın sorumluluğunu duymam bakımından etkilemiş olan yazarlar, başta Nâzım Hikmet olmak üzere, Tevfik Fikret, olumsuz yanlarını da bilerek Abdullah Cevdet’tir”
“Etkilerinin bilincinde olamadığım daha başka yazarlar da olabilir. Üzerimdeki olumlu etkisi yüzünden kendimi Nâzım Hikmet’e hep borçlu duyumsamışımdır”
“Nâzım’ın üzerimdeki etkisi daha çok düşünsel yönden olmuştur. Ustam olarak benimsediğim favori yazarım Çehov’dur