Otizm, doğuştan, beynin ve sinir sisteminin farklı yapısından ya da işleyişinden kaynaklandığı kabul edilen bir gelişim bozukluğu. Ve bireylerin sosyal iletişim, etkileşim ve davranışlarını olumsuz etkiliyor. Aslında doğuştan ama belirtileri genelde ilk üç yılda anlaşılıyor. Ancak erken davranışsal müdahaleler, çocukların kendine bakabilme yetisiyle sosyal ve iletişimsel yetiler kazanmasına yardımcı oluyor. Türkiye’de tamı tamına 472 bin otizm tanısı konulmuş çocuk var. Dünyada görülme sıklığı 68 çocuktan bire düşmüş durumda. Erken teşhis önemli ve bunun için de belirtilerini çok iyi bilmek gerekiyor.
Otizm hakkında bilinmesi ve anlatılması gereken çok şey var. Ancak biz şimdi size otizmli bir çocuğun umut veren hikayesinden bahsedeceğiz. Bakın Ayberk, üvey annesinin onun için verdiği emek sayesinde, farklılığından sıyrılıp nasıl hayata geri dönmüş.
Naciye Torunlar Aksu 2010 yılında evlenmiş ve eşinin ilk evliliğinden dünyaya gelen oğlu Ayberk ile tanışmış
Ayberk ise daha 16 aylıkken “otizm” teşhisi konulan bir çocuk
Ayberk %98 oranında otistik bir çocuk(tu). Annesiyle babası o küçükken ayrılmıştı ve o yalnızca babasıyla iletişim kuruyordu. Annesi hastalığını kabullenmişti. Ayberk’le ilgilenen bir de bakıcısı vardı. Ama o hastalığından dolayı saçına bile dokundurtmuyordu. 90 kilo civarındaydı ve hiç iyi görünmüyordu. Aldığı eğitim ya da gördüğü ilgi; hiçbiri onu kendi dünyasından çıkarmaya yetmiyordu.
Naciye Aksu’nun Ayberk’i tanıdığında otizmle ilgili hiçbir bilgisi yokmuş
Daha önce otizm hakkında fikir sahibi olmayan Naciye Aksu, Ayberk’i görünce, internetten araştırmaya başlamış bu konuyu. Araştırmaları sonucunda da otizmi anlatan 9 tanının varlığını keşfetmiş. Ve bunların tamamı Ayberk’te varmış. Ayrıca, araştırma yaparken otizmli çocuklara örnek olarak hep küçük çocukların resimleri olduğu için kendisi Ayberk’in 18’li yaşlarını, 30’lu yaşlarını merak etmiş ve bunu araştırdığında da, erkek çocukların genelde obez olduklarını görmüş. Sonuç olarak öğrendiği her şey, geleceklerinin çok da parlak olmadığını hissettirmiş ona.
“Bizden sonra Ayberk’e ne olacak” korkusu, çözümler üretmeye teşvik etmiş onu
Naciye Aksu, bu yüzden çözümler araştırmaya başlamış. Bunlardan ilki, Ayberk’e hayatının sonuna kadar bir düzen kurmakmış ama parası olsa bile kimsenin onunla ilgilenmeyeceğini de biliyormuş. Diğer fikri ise, yatılı bakım evleri olmuş. En azından ölene kadar bu şekilde güvende olur diye düşünmüş. Ama bakım evleri de 18 yaş altı çocukları almadığı için, 4 yıl daha şimdiki düzende devam edeceklerini anlamış.
Ve bir gün aile arasında Ayberk’in durumu konuşulurken ‘Yağmur Adam’ filmini hatırlamışlar. Otizmlilerin bir konuya odaklandıklarında çok başarılı olduğunu fark etmişler. Bunun üzerine de otizmli insanların başarı hikayelerini okumaya başlamışlar.
“Bill Gates, Arşimet, Beethoven gibi Otizmli insanlar başardıysa, Ayberk neden yapamasın?”
Önce bir kaç gün Ayberk’i sadece gözlemlemiş Naciye Aksu; her şeyde empati yaparak onun ne hissettiğini anlamaya çalışmış. Daha sonra spor ve sosyalleşme faaliyetlerini eklemiş programlarına. Onun kendi dünyasında kalmasına asla izin vermemiş. İlk 15 gün boyunca yapmıyor diye pes etmemiş örneğin, defalarca denemiş. Çünkü o, Ayberk’i otizmli değil de çok zeki ve yetenekli biri olarak görüyormuş.
Sonra her şeyin ismini ve nasıl kullanacağını defalarca tekrarlayarak öğretmiş Ayberk’e. İlk kelimeyi günde en az 200 kez tekrar ediyormuş, ilkini öğrenince ise diğerlerini öğrenmesi daha kolay oluyormuş. İşte asla konuşamaz dedikleri Ayberk’ e bu sayede öğretmiş konuşmayı “annesi”.
Onların bu yolculuğunda sporun ciddi bir rolü var; Ayberk, sadece 2 ayda haftasonu birer saat ders alarak Tekirdağ yüzme birincisi olmuş
Ayberk’le yalnız olma kararı alıp bakıcıları evden gönderen Naciye Aksu, kısa zaman içinde onun sevgisini ve güvenini kazanmış. Sonra da onun keyif aldığı şeyleri keşfederek onları art arda sıralamış. Spor her şeyin ilacıdır diyor annesi. Tüm bunlar sayesinde Ayberk’in kendine güveni gelmiş, yürümesi bile değişmiş.
Ayrıca o, katalog çekimlerinde yer alan ilk otistik çocuk
Kığılı’nın sahibi Abdullah Kığılı, sosyal sorumluluk kampanyası çerçevesinde Ayberk’i kullanmak istemişti. Ve böylece ilk defa otistik bir çocuk katalog çekimlerinde kullanılmış oldu. Ayberk otistik çocukların aksine, insanlarla göz teması kurarak tüm tabuları yıktı.
Ayberk, artık her insan gibi. Piyanoda ve yüzmede çok yetenekli ve Dünya yüzme şampiyonu olmak istiyor
Ayberk artık her insan gibi, sabah kalkıp kahvaltısını hazırlıyor; sofrasını topluyor. Hayalleri ve hedefleri var, herkes gibi.
“Ben inanıyorum ki Ayberk gibi her bireyin başarmaması icin hiçbir sebep yoktur. Başarının yolu önce inanmaktır, zaten sonrası gelir.”
“Benim lügatımda imkansız diye bir kelime yoktur.” diyor Naciye Aksu. Ve ekliyor: “Bu işin para ile hiç ilgisi yok. Tüm yaptıklarım için hiç para harcamadım. Ama zamanımı verdim, tam odaklandım, hiç vazgeçmedim, yılmadım. Azimle üzerinde çalıştım. En önemli şey sabır sabır sabır…”