Aya gitmek her zaman sansasyonel bir öneme sahip olmasıyla bir çok farklı açıdan konuşuldu. Aya gidip geri dönmek, şüphesiz insanlık adına 20.yy’daki en büyük olaydı.
Yalnızca Soğuk Savaşın politik mücadele enstrumanı ya da bir Hollywood efsanesi olması değil, aynı zamanda bilim dünyasının ilerlemesiyle ilgili önemli bir kilometre taşı olması da bu olayın hak ettiği anlamı tam olarak yansıtmaz. Gerçek şu ki insanlık 20.yy bitmeden dünya dışına çıkıp, bir başka yere iniş yapıp, sonra da geri dönebilmeyi başardı.
Ve sonrasında bir kez başarıldığında ardı ardına yapılan seferlerle defalarca aya gidildi. Ta ki aya gitmenin verdiği heyecanla gaza basan herkesin, bir kalkış sırasında uyarılmalarına dek…
Kasım 1969’da Kenney Uzay Merkezi’den (Kennedy Space Center) kalkan Apollo 12 uzay aracının üzerine, kalkıştan kısa bir süre sonra bir yıldırım düştü. O gün bilim insanları ilk defa devasa bir şeyi uzaya gönderdiklerini fark ettiler ve uzay yolculuklarının zannettiklerinden daha zorlu geçeceğini anladılar.
Ardından Apollo 13 olayı meydana geldi. Daha sonraları 1995’te patenti alınarak Hollywood’da kullanılan “Houston, We have a problem” repliği 13 Nisan 1970 günü aslında “Houston, We’ve had a problem” şeklinde yaşandı. Yangın çıktı. Astronotlar dünyaya ayakları üzerinde geri döndü ancak yine de herkesin iyi bir kutlamaya ihtiyacı vardı.
Sonrasında programlar azaldı ve aya seyahat bir süre ertelendi. Şartları zorlayarak aya gitmeye çalışmak yerine, mühendislik ve malzeme bilimlerini geliştirerek bugünlere hazırlandık.
Ve nihayet aya gidişler 10 yıl içinde tekrar başlıyor. Bu nedenle hazırlıklarımızı yapmak adına gözümüzü tekrar aya çevirmiş durumdayız.
Rutin gözlemlere takılan küçük pırıltı
Ocak ayı için aydaki tutulmaları gözlemleyen bilim insanları, son derece nadir gerçekleşen bir olaya tanık oldular. Bir gök taşı ay yüzeyine çarptı ve kısa süreli bir parlama görüldü. İspanyol astronomlar çarpan göktaşının yaklaşık 61.000 km hızla ay yüzeyine çarptığını ve 10 — 15 m çapında bir krater oluşturduğunu duyurdular.
Huelva Üniversitesi’nden Profesör Jose Maria Madiedo ve Endülüs Astrofiziği Enstitüsü’nden Dr. Jose L. Ortiz, elde ettikleri sonuçları Monthly Notices of the Royal Astronomical Society’de (Kraliyet Astronomik Derneği Aylık Bildirimleri) yeni bir bildiri ile yayınladı.
Ayın tamamen dünyanın gölgesine doğru girmesi ile ay tutulması gerçekleşir. Dünya atmosferinde kırılan dağınık güneş ışığının etkisiyle ay normalden çok daha koyu kırmızı bir renk alır. Bu muhteşem olay, astronomlar ve daha geniş halk kitleleri tarafından düzenli olarak izlenir.
21 Ocak Saat 04:41
En yeni ay tutulması, 21 Ocak 2019’da gerçekleşti. Kuzey ve Güney Amerika ve Batı Avrupa’daki gözlemciler bu görkemli olay için en iyi manzaradaydılar. Saat 04:41 GMT’de, tam tutulma aşaması başladıktan hemen sonra, ay yüzeyinde bir parıltı gözlendi. Amatör gökbilimcilerden gelen yaygın raporlar, göktaşı etkisine bağlı parıltının çıplak gözle bile görülebilecek kadar parlak olduğu yönündeydi.
Madiedo ve Ortiz, ay yüzeyini izlemek için İspanya’nın güneyinde 8 adet teleskop kullanarak, Ay Etkileri Algılama ve Analiz Sistemini (Moon Impacts Detection and Analysis System “MIDAS”) işletiyorlar. 21 Ocak günü çarpmadan çıkan parıltı 0,28 saniye sürdü ve Madiedo ve Ortiz o sırada oraya bakıyorlardı. Daha önce yapılan bir kaç denemeye rağmen başarılamamış olan bu girişim, bu defa ikili tarafından görüntülendi ve ay tutulması sırasında kaydedilmiş ilk çarpışma oldu.
“İçimden bir ses bana, o günün bu gün olduğunu söyledi” diyor Madiedo. Ayrıca bu olayın, çalışmaları sırasında düzenli olarak tespit ettikleri olayların çoğundan daha parlak olduğu için, olayı gözlemlerken etkilendiğini de ekliyor.
Kötülerin Dünyasında Savunmasız Küçük Bir Uydu
Dünyanın aksine ayın onu koruyacak bir atmosferi yoktur ve bu nedenle küçük kayalar bile yüzeyine çarpabilirler. Üstelik bir atmosferi olmadığından, ona çarpan nesneleri yavaşlatabilecek bir frenleme sistemi de yoktur. Bu nedenle ay yüzeyindeki çarpışmalar devasa hızlarda gerçekleşirler ve kayalar çarpışma bölgesinde anında buharlaşarak; gezegenimizden “kısa süreli pırıltılar” olarak parlaması algılanabilecek, genişleyen bir döküntü tüyü oluştururlar.
MIDAS teleskopları, çarpma sonucu meydana gelen parıltıyı birden fazla dalga boyunda -yani farklı renkler için- gözlemleyerek analizlerini iyileştirdiler. Madiedo ve Ortiz, gelen kayanın 45 kg’lık bir kütleye sahip olduğunu ve çarpışmadan hemen önce yüzeyden 60 cm ve 30 cm yükseklikteyken ölçülen hızının saatte yaklaşık 61.000 km olarak belirlendiğini duyurdular.
Çarpışma bölgesi Lagrange H kraterine yakın, -ayın görünen yüzündeki sınır olan- ay kanadının (lunar limb) güney batı kısmında kalmaktadır.
10 yıl içinde tekrar Ay’dayız
İki bilim insanı, çarpma enerjisini 1,5 ton TNT’ye eşdeğer olarak değerlendiriyor, Çarpışma bölgesinde yan yana 2 tane çift katlı otobüsü içine alabilecek kadar, yani yaklaşık 15 m çapında bir krater oluştuğu düşünülüyor. Ayrıca çarpışma sonucu çıkan enkazın, kabaca güneşin yüzeyi ile yakın değerlerde, yani 5400 santigrat derece tepe sıcaklığına ulaştığı tahmin edilmekte.
Madiedo, “Bu yüksek hızlı çarpışmaları dünyadaki bir laboratuvar ortamında denemek imkansız olurdu. Parıltıları gözlemlemek, bir göktaşı ayla çarpıştığında gerçekleşen olaylarla ilgili fikirlerimizi test etmek için harika bir yoldur” diyor.
Ekip, ayın yüzeyindeki göktaşı etkilerini izlemeye devam etmeyi planlıyor. Çünkü önümüzdeki 10 yıl içinde tekrar aya dönmeye karar verildi ve en azından astronotların karşılaşabilecekleri riskleri anlamayı umuyorlar.
MIDAS’ın çarpışma anına ait kaydettiği görüntüye ve çalışmanın orijinaline aşağıdan ulaşabilirsiniz.
José M Madiedo, José L Ortiz, Nicolás Morales, Pablo Santos-Sanz. Multiwavelength observations of a bright impact flash during the 2019 January total lunar eclipse. Monthly Notices of the Royal Astronomical Society, Volume 486, Issue 3, July 2019, Pages 3380–3387, https://doi.org/10.1093/mnras/stz932