Uzay inanılmaz gök cisimleri ile dolu büyüleyici bir yer. Galaksiler, yıldızlar, gezegenler… Ancak bu büyüleyici gök cisimleri arasında, insanlık için özel bir anlam taşıyanları da var. Bunların başında ise şüphesiz Ay geliyor. Çünkü insanlık ile Ay arasında binlerce yıldır fiziksel ve duygusal olarak büyük bir yakınlık var. Kadim medeniyetlerden bu yana bu eşsiz gök cismine pek çok anlam atfedildi, doğa üstü inanışların önemli öznelerinden birisi olarak kabul edildi. Ayrıca gezegenimize fiziki olarak da en yakın gök cismi olan Ay’ın Dünya üzerinde de pek çok etkisi var. Bütün bunlar, Ay’ı hem Dünya hem de insanlık için oldukça önemli bir gök cismi haline getiriyor. İşte gezegenimizin uydusu Ay hakkında muhtemelen daha önce duymadığınız 9 şaşırtıcı gerçek…
1. Ay ile Dünya arasındaki ortalama uzaklık 384.400 kilometre
Ancak bu mesafe zaman zaman değişebiliyor. Çünkü Ay eliptik yörüngesinde döndüğü sırada bazı anlarda Dünya’dan uzaklaşıyor bazı anlarda ise yaklaşıyor. Ay’ın Dünya’dan en uzak olduğu noktaya “enöte” adı veriliyor. Bu noktada Ay ile Dünya arasındaki uzaklık 405.696 kilometre. İki gök cisminin birbirine en çok yaklaştığı noktaya ise “enberi” adı veriliyor. Bu noktadaki uzaklık ise 363.104 kilometre.
2. İlk keşfedildiğinde bir gezen olarak kabul ediliyordu
Bunun nedeni, Ay’ın bir gezegen olduğunun düşünülmesi değil, Ay’ın tam olarak ne olduğunu tanımlayacak bir terimin bulunamamasıydı. Peki Ay neden gezegen olarak kabul edilmiyor? Aslında bu sorunun cevabı oldukça basit. Bir gök cisminin gezegen olarak kabul edilebilmesi için taşıması gereken bazı özellikler var. Örneğin gezegenlerin bir yıldızın etrafında dönmesi ve önemli bir yer çekimi kuvvetine sahip olması gerekiyor. Kısacası, Ay bir gezegen değil, Dünya’nın doğal uydusu.
3. 4.425 milyar yaşında ve Theia adlı bir gezegenin Dünya’ya çarpması sonucunda oluştu
Ancak Ay’ın yaşı hakkında bazı farklı düşünceler de var. 2017 yılında yapılan bir çalışma Ay’ın 4.51 milyar yaşında olduğunu ileri sürüyordu. Ay’ın yaşı hakkında farklı görüşler olsa da nasıl oluştuğu konusunda önemli bir uzlaşı var. Milyarlarca yıl önce, Theia isimli Mars büyüklüğündeki gezegen ile Dünya çarpıştı. Theia neredeyse tamamen yok oldu. Dünya’nın ise bir bölümü parçalandı. Hem Theia’dan hem de Dünya’dan kopan parçalar uzay boşluğunda bir araya geldi. Kütle çekimi ve çekirdeğin etkisiyle bugün Ay olarak isimlendirdiğimiz yapı o zamanlar dev bir alev topu gibi görünüyordu. Milyarlarca yıllık süreçte alev topu soğudu, kabuk oluştu ve Ay ortaya çıktı.
4. Dünya’nın üçte birinden daha küçük
Ay’ın yarıçapı 1.740 kilometre, yüzey alanı ise 38 milyon kilometrekare. Dünya’nın yarı çapı ise 6.371 kilometre ve yüzey alanı 510 milyon kilometrekare. Yani Ay, buradan bakıldığında büyük gibi görünse de aslında oldukça küçük sayılabilecek bir gök cismi.
5. 17. yüzyıla kadar Ay’ın tam olarak ne olduğu bilinmiyordu
Aslında antik zamanlarda bile Ay hakkında çalışmalar yapılıyordu. Örneğin Çinli astronom Shi Shen 4. yüzyılda gezegenimizin uydusu hakkında önemli çalışmalar yapmıştı. Antik Yunan döneminde Dünya ile Ay arasındaki mesafeyi ölçmek için hesaplamalar yapılıyordu. Ancak Ay’ın gerçekten ne olduğunun anlaşılabilmesi için teleskobun icat edilmesi gerekiyordu. Galileo Galilei 1609 yılında içerisinde Ay çizimlerinin de olduğu Sidereus Nuncius isimli kitabı yayımlayana kadar, yüzeyinin pürüzsüz olduğuna inanılıyordu.
6. Kendi ekseni etrafında da dönüyor
Ancak bu hareket Ay’ın Dünya etrafındaki dönüşüyle hemen hemen aynı sürede tamamlanır, yaklaşık 27 gün. Bu nedenle Dünya’dan bakıldığında Ay’ın kendi ekseni etrafında döndüğü kolay kolay anlaşılmaz. Ayrıca Ay’ın hep aynı yüzeyini görmemizin sebebi de budur. Bununla birlikte, bilim insanların Ay’ın uzun zaman önce şimdikinden daha hızlı döndüğünü düşünüyor.
7. Çekirdek, manto ve kabuk olmak üzere 3 katmandan oluşuyor
Merkezdeki magmanın zamanla soğuması ve kristalleşmesi ile oluşan her bir katmanda farklı mineraller bulunuyor. Çekirdek kısmının büyük oranda erimiş demir tabakası ile kaplı olduğu düşünülüyor. Kabuk ile çekirdek arasında kalan manto katmanı ise oksijen, silikon, magnezyum ve demir atomlarını içeren maddelerden oluşuyor. Yüzeydeki kabuk katmanı ise oksijen, silikon, magnezyum, demir, kalsiyum ve alüminyum başta olmak üzere farklı mineral ve elementlerin bir karışımı.
8. Ay tutulması sırasında Ay’ın kırmızı olarak görülmesinin sebebi Dünya’daki atmosfer tabakası
Ay, kendi başına bir ışık kaynağı değil. Bu nedenle Güneş’ten gelen ışığı yansıtıyor. Ay tutulması sırasında ise Dünya, Güneş ile Ay’ın arasına giriyor. Bu nedenle Ay’a doğrudan ulaşması gereken ışınlar, Dünya atmosferinden geçerek Ay’a ulaşıyor. Dünya atmosferi bu ışınların filtrelenmesine ve belirli dalga boylarındaki ışığın saçılmasına neden oluyor. Kısa dalga boylarına sahip ışıklar Ay’a ulaşamıyor. Ancak uzun dalga boylarına sahip kırmızı ve turuncu gibi ışıklar Ay’a ulaşabiliyor. İşte Ay, bu nedenle Ay tutulması sırasında kırmızı veya turuncu olarak görülüyor.
9. Şimdiye kadar Ay yüzeyine 12 insan ayak bastı
Pek çok insan Ay’a ilk ayak basan insan olarak Neil Armstrong’u ve hemen ardından Ay yüzeyine çıkan Buzz Aldrin’i tanıyor. Ancak bu sıra dışı gezintiye çıkma şansını elde etmiş 10 astronot daha var. Amerika Birleşik Devletleri’nin Apollo Projesi kapsamında, 1969 ve 1972 yılları arasında toplam 12 insan Ay yüzeyinde yürüdü. Temmuz 1969’da Armstrong’un adımlarından sonra aralık 1972’de Harrison Schmitt bu ilginç gök cismine ayak basan 12. ve son insan oldu.
Kaynak: 1