Yıllar önce vizyona giren “Up” filmini hepimiz çok severek izlemiştik. Filmden sonraysa bu filme ilham olan bir hikaye duyduk sosyal medyada. Bu hikaye, 2008’de yaşamını kaybeden Edith Macefield’in hikayesiydi. Edith Macefield, Ballard’da yalnız yaşayan yaşlı bir kadındı ve AVM yapmak için evini satın almak istiyorlardı. O ise ona teklif edilen 1 milyon doları reddedip, evini bir başkasına bağışlayarak hayata gözlerini yumdu. Onun kentsel dönüşüme karşı gösterdiği bu direnişi, zamanında büyük ses getirdi. Ancak bir süre sonra hikayenin çok da öyle olmadığı ortaya çıktı. İşte bu yaşlı kadının direnişini anlatan gerçek hikayesi.
Edith Macefield, ABD’nin Seattle kentinde, Ballard isimli bir mahallede yaşıyordu ve 2006 yılında ona evini satması için belirli bir miktar para teklif edildi
Çünkü Ballard isimli mahalle, değişmekte olan bir yerdi; mahalledeki yapılar hızla, tek katlı evlerden dev apartmanlara, AVM’lere dönüşüyordu.
Ama 84 yaşındaki bu yaşlı kadın, 1966’dan beri sahip olduğu evini satmaya bir türlü ikna olmuyordu
Pazarlık devam ettikçe, Macefield’e önerilen para da artıyordu. Hatta para dışında bir de, başka mahallede daha güzel bir ev vaad ediliyordu ona. Teklif edilen para sonunda milyon dolarlara yükseldi ama Edith, evini satmamakta kararlıydı; bu yüzden projenin mimarları, onun evinin etrafından dolanacak şekilde, araziye yapılması planan AVM’nin inşaatına başladılar.
Ve sonunda projenin mimarları, hiçbir teklifi kabul etmeyen Edith’in evinin etrafından dolanacak şekilde, yapılması planan AVM’nin inşaatına başladılar
Tek umutları, bu yaşlı kadının inşaattan rahatsız olup evini satmaya ikna olmasıydı. Bu zaman diliminde olay, medyanın da büyük ölçüde dikkatini çekti ama Edith, hiçbir medya mensubuna yüz vermiyor; kapıları yüzlerine kapatıyordu. Aynı şekilde inşaat işçilerine karşı tavrı da öyleydi.
Edith başta kimseye yüz vermiyordu; ancak zamanla inşaatın denetimini yapan Barry Martin ile aralarında bir dostluk kuruldu
Edith, inşaatın denetimini yapan Barry Martin ile yavaş yavaş iletişim kurmaya başlamıştı. Hatta Martin ona kartvizini bırakmış, bir şeye ihtiyacı olursa kendisini arayabileceğini söylemişti. Gerçekten de haftalar sonra, Edith, Barry Martin’i aradı ve ondan kendisini kuaföre götürmesini rica etti. Ve aralarında başlayan dostluk, 2 yıl sonra Edith yaşamını kaybedene dek devam etti.
Hatta Barry Martin, Edith ile aralarındaki dostluğu anlatan “Bir Çatı Altında” isimli bir kitap yayınladı 2013’te
Barry Martin’e göre Edith, mükemmel bir hikayeciydi. Ona laf arasında; İkinci Dünya Savaşı günlerindeki anılarını, Hitler’le tanıştığını, gençken saksafon çaldığını ve hatta yazdığı bir kitabı olduğunu, kuzeninin de çok ünlü bir caz müzisyeni olduğunu anlatmıştı. Ve daha neler neler…
İşte Martin de yazdığı bu kitapta, her gün saat 11’de kuşlara yem vermeye çıkan Edith ile sohbetlerinden yola çıkarak onun hayatında nasıl önemli biri haline geldiğini anlatıyor.
2008’de pankreas kanserinden yaşamını kaybeden Edith’in evini satmama nedeni bambaşkaydı; ama o ölürken çocuklarının üniversite eğitimi masraflarını karşılaması için evini Barry Martin’e bıraktı
Edith’in evi satmamasını, inatçılığına, paraya ihtiyacı olmamasına bağlasalar da onun asıl nedeni bambaşkaydı. O, annesinin hayata veda ettiği koltukta ölmek ve evini Katolik kilisesine bağışlamak istiyordu. Hayal ettiği gibi öldü ama evini, çocuklarının üniversite eğitimi masraflarını karşılaması için Barry Martin’e bıraktı.
Ve Barry Martin, Edith’in ölümünden sonra, basında çıkan tüm tartışmalara rağmen evi 300 bin dolara sattı ama o AVM’ye değil
Barry Martin, evi 300 bin dolara satıyor gerçekten ama o AVM’ye değil. Evin yeni sahibi, motive eden konuşmalarla insanların hayatlarını planlayan, yönlendiren bir şirket oluyor ve Edith’in hikayesini kullanarak, şirketlerinin yönetim merkezini bu eve taşımak istiyor. Ancak neyse ki, bu gerçekleşmiyor.
Evin yeni sahiplerinin de planları tutmayınca, bir süre sonra ev bankaya devrolunuyor ve evin yıkılma ihtimali, durumu daha acıklı kılıyor.
Edith Macefield’in evini satmaması ise ona dünya çapında bir ün kazandırdı; bir de bu hikayeden esinlenilen bir film var hepinizin bildiği: “Up”
Açık artırmalarla henüz satılamayan evle ilgili tek bir koşul var: Evin yeni sahibinin Edith Macefield anısı için bir şeyler yapması. Çünkü o artık bir halk kahramanı.
Yani Edith aslında kentsel dönüşüme karşı biri değil, ama en azından bu fikrin yanında da durmuyor
Edith hayatta olsaydı belki de böylesine kahramanlaştırılmasından hiç hoşlanmayacaktı. Çünkü bu hikaye ondan bağımsız bir şekilde büyüdü.