Geçtiğimiz günlerde Yunanistan’da yapılan seçimler herkesin gündemini bir anda değiştirdi. Radikal sol bir parti olan Syriza‘nın oyların yüzde 36’sını alarak mecliste 149 sandalye elde etmesi, kalbi solda atanların kalp ritimlerini de hızlandırdı.
2009 yılında oyların sadece yüzde 4,6’sını alan bir partinin bir sonraki seçimde böyle bir başarı yakalaması, benzerlerini de heyecanlandırdı. Syriza’nın İspanya’daki kardeşi diyebileceğimiz Podemos, Madrid’de meydanlara çıkarak hem Yunanistan’a selamını çaktı hem de umudun İspanya’da da yükseldiğini cümle âleme gösterdi.
Bu sırada Türkiye de boş durmadı; Syriza’nın Türkiye’deki halefinin kim olduğuna dair tartışmalar bayıltana kadar devam etti. Hatta bir ara topa AKP de girecek oldu. Syriza’nın AKP’yi örnek aldığına dair haberler bile yapıldı.
Önümüz seçim. Dolayısıyla Syriza’nın bu topraklardaki karşılığının ne olduğunu görmek için fazla beklememize gerek kalmayacak. Gerçi bedenlerimiz burada ama kalbimiz Ege’nin öte tarafında. O halde “Şimdi Atina’da olmak vardı!” diyenlere gelsin bu listemiz.
1. Atina’nın kalbi burada atıyor
Atina’da nereye gidecek olursanız olun, yolunuz bir şekilde Syntagma Meydanı’na çıkar. Parlamento Binası’nın bulunduğu meydan, şehrin eylem merkezi konumunda. Atina’nın Taksim Meydanı diyebiliriz.
Kelime anlamı “anayasa” olan Syntagma, sadece eylemlerin değil kutlamaların da merkezi aynı zamanda. Seçim sonuçlarının belli olmasından sonra Syriza, zaferini bu meydanda yaklaşık 250 bin kişi ile birlikte kutladı; Alexis Tsipras buradan halka seslendi.
2. Acıkınca kafa Monastiraki’ye gider
Syntagma Meydanı’nın enerjisini içinize çektikten sonra eğlencenin ve alışverişin merkezi Monastiraki’ye yollanalım. Geçmişin ve şimdinin bir karışımı olan Monastiraki’de çeşit çeşit restoranlar ve hediyelik eşya dükkânları bulunuyor.
Açsanız size tavsiyemiz, Yunanistan’a özgü souvlaki’yi denemeniz. Aslı, domuz etinden yapılan souvlaki’nin dana ve tavuk çeşitleri de mevcut. İsterseniz tabakta isterseniz pide içinde servis edilen souvlaki; soğan, domates ve cacıkla sunuluyor. Yanına soğuk bir bira çok yakışıyor.
3. Şehrin sembolüne yakından bakın
Atina’yı tam anlamıyla yaşamak istiyorsanız şehrin sembolü haline gelen Akropolis’i görmeniz yetmez. Ona ulaşmak için yokuşlardan tırmanmalı, alanda tur atmalısınız. Akropolis’e giden iki yol var ve bunlardan birinin üzerinde Akropolis müzesi mevcut. Malum; Atina, tarihi eserler bakımından bir cennet. Öyle ki, şehirde gezerken etrafı çevrelenmiş bir alan görüyor ve yakından bakınca bunun bir tarihi eser olduğunu anlıyorsunuz.
İstanbul’da olsa çoktan içine betonla doldurulup otel dikilecek alanlar, Atina’da olduğu yerde sergileniyor. Neyse konumuzu dağıtmayalım… Kısacası Akropol müzesini ziyaret edin. Yüzlerce antik çağ eseri sizi tüm ihtişamı ile orada bekliyor. Akropolis, çok geniş bir alan ve içinde birçok kalıntı var. En ünlüsü ve en büyüğü Parthenon diyelim, gerisini size bırakalım.
4. Demokrasinin doğduğu yer: Antik Agora
Akropol’e gidiş yolu, sıradan bir yol değil. Bu yol, dünyanın en eski ve ünlü agoralarından birine ev sahipliği yapıyor; Antik Agora. Burada bulunan kalıntılar, antik çağda şehrin kültürel ve ekonomik hayatına dair çok şey söylüyor.
Şehirle ilgili politik kararların birlikte alındığı, sanat ve spor faaliyetlerinin düzenlendiği, ticaret hayatının şekillendiği bu alan; doğrudan demokrasinin pratiğe döküldüğü yerlerdi. Agorada toplanan halk, şehirle ilgili kararları tartışır ve birlikte karar alırdı.
5. Dar sokaklarda gezinti
Akropol’ü gezdikten sonra biraz dinlenmek hakkınız. Hemen yakınlarda bulunan Plaka Bölgesi, tavernalarıyla ünlü. Buradaki tavernaların birinde soluklanabilir, gezerken saatlerdir ihmal ettiğiniz midenize bir bayram havası yaşatabilirsiniz. Tabii bu bölgenin harika dar sokakları olduğunu, eski evleri ve her yerden sarkan rengârenk çiçekleri ile sizi kendine çekeceğini de ekleyelim.
6. Likör cenneti: Brettos
Plaka Bölgesi’nde yapılacak gezintide uğranması gereken yerlerin başında geliyor, Brettos. Burası onlarca likör çeşidi bulunan bir “likör cenneti” adeta. Kavunlu, çikolatalı, frambuazlı, bademli gibi uzayan bir likör menüsüne sahip olan Brettos; viski ve şarap isteyene de servisini duvarda sıralı duran meşe fıçılardan yapıyor.
7. Pamuklara sarılmış sokaklar
Plaka Bölgesi’ne kadar gelmişken Anafiotika’yı görmeden gitmek olmaz elbet. Anafi Adası’ndan gelenlerin yerleştiği bu yer, bembeyaz evleri ile ünlü. Sokaklarında dolaşırken kendinizi Eski Foça’da hissedeceğiniz; iki yakayı da bilenlere tanıdık duygular yaşatacak bir yer Anafiotika.
8. Sabaha kadar dans için Gazi
Plaka Bölgesi’nden Gazi’ye uzanalım ve eğlencenin dibini bulalım. Burası sabaha kadar eğlenmek isteyenlerin ilk adresi. Barların yoğunluklu olduğu bu bölge, her daim canlı.
9. Tarihe yolculuk devam ediyor
Gezilecek müzeler henüz bitmedi. Şehrin Ulusal Arkeoloji Müzesi, gezip görülecekler listesinde sırasını bekliyor. İki katlı ve 48 odalı bu müzeyi hakkıyla gezmek için birkaç saati gözden çıkarmanız gerekiyor. İçerideki bütün eserler çok kıymetli elbet ama tunçtan yapılma Poseidon heykelinin oldukça etkileyici olduğunu belirtelim.
10. Sana bir tepeden baktım ey Atina
Şehrin manzarasının tadını çıkarmak için Likavitos Tepesi, en ideal noktalardan biri. Buraya taksiyle gidebilir ya da fünikülerle çıkabilirsiniz. Buraya çıkıp “Ey Atina, sen mi büyüksün yoksa ben mi!?!” tribine girebilir ya da harika manzaraya karşı şiirler yazabilirsiniz. İkisinde de gözünüz yok ise sessizce Atina’yı izlemek de pek bir keyifli olabilir.
11. Müzik tarihinde keyifli bir yolculuk
Yunan müziğiyle coşup kendini pistlere atanlardansanız, Yunan Müziği Enstrümanları Müzesi’ne bayılacaksınız. Yunan müzikbilimci Fivos Anoyanakis‘in 40 yıllık araştırmaları sonucu elde ettiği müzik enstrümanları bu müzede sergileniyor ve müzede müzik aletleri hakkında kapsamlı bilgi de veriliyor.
Örneğin merak ettiğiniz bir enstrümanın nasıl ses çıkardığını kulaklıklar aracılığı ile dinleyebiliyor ya da nasıl çalındığını oradaki şemalar aracılığıyla öğrenebiliyorsunuz.
12. Ev alma, anarşist komşu al
“Atina’da hangi müzeye gidilir, nerede eğlenilir?” sorularının yanıtını kısaca verdik. Sıra geldi, şehrin bizce en güzel bölgesine, Exarchia Mahallesi’ne. Güzel dediysek, mimari açıdan bir özellik ya da harika tavernalar beklemeyin. Burası, sahip olduğu ruh ile çok özel bir yer.
Exarchia için şehrin kurtarılmış bölgesi dersek abartmış olmayız. Mahalle sakinlerinin çoğunu solcular ve anarşistler oluşturuyor. Dolayısıyla ülkede yaşanan herhangi bir toplumsal olay burada hemen karşılığını buluyor, hatta burası olayların merkezi olabiliyor.
2008 yılında polis tarafından katledilen 15 yaşındaki Alexis‘in ruhu da en çok bu mahallede yaşıyor. Gezi Direnişi sırasında direnenlere desteğini esirgemeyen Exarchia, Berkin Elvan‘ı da sahiplenerek Alexis’in yanında onu ölümsüzleştirdi. Biz bu mahalleyi sevmeyelim de ne yapalım!
13. Bir daha çal Pavlos!
Atina’dan ayrılmadan önce güzel bir müzik ziyafeti çekelim. Rembetiko müziğinin yaşayan ustası Pavlos Vasileiou ve grubunu dinlemeye gidelim. Bunun için “Rebetiki Istoria” adlı mekânın kapısından içeri girelim. Artık kendinizi muhteşem müziğin kollarına bırakabilir, her yerinden tarih fışkıran bu mekânın bir parçası olabilirsiniz.
Rembetikoyu yerinde dinlemenin hem de ustasından dinlemenin keyfi tarif edilemez. Şarkı sözlerini bilmiyor olabilirsiniz ama ritimler o kadar tanıdık ki, kendinizi eşlik ederken bulmanız işten bile değil.
14. Bonus: Graffitinin başkenti
Atina sokakları birbirinden güzel graffitilerle bezeli. Graffiti yapılmayan boş duvar, dükkân kepengi ya da tren vagonu neredeyse yok gibi. Sokak sanatçılarının yeteneklerini sergilediği bu graffitiler, şehri açık hava müzesine çevirmiş adeta.