Dünyada farklı kültürlere ve medeniyetlere ait birçok kutsal bulunuyor. Bu kutsal yerlerin ise bazı kuralları var. Örneğin Tayland’da ya da Çin’de tapınaklara kapalı giysilerle girmek gerekirken, Nijerya’da ise Osun-Osogbo gibi kutsal yerlere girerken Osun Tanrısı’na inancı göstermek için beyaz kıyafetler giymek gerekiyor. Geçtiğimiz haftalarda Osun-Osogbo’da çekim yaptığı gerekçesiyle porno yıldızı Tobiloba Jolaosho tutuklanmıştı. Kutsal yerlerin kendilerine göre kuralları var. Bazı mekanlarda ise kurallar oldukça katı. Çünkü rahipler bu tip yerlerde tüm dünyevi zevklerden uzaklaşıp, Tanrı’yla derin bağlar kuruyor. Bu yerlerden biri de Aynoroz’daki Athos Dağı. Athos Dağı’nda yasak olan ise buraya kadınların girmesi. Bu bölgeye kadınlar hiçbir şekilde alınmıyor, hatta söylentilere göre dişi hayvan bile beslenmiyor. Bu ilginç yere ve tarihine gelin daha yakından bakalım.
Aynoroz Güneydoğu Avrupa’da Yunanistan’ın Halkidiki Yarımadasından Ege’ye doğru uzanan üç dar ve uzun yarımadanın en doğusunda bulunan bir yerleşim yeri
İlginç bir tarihe sahip olan bu yerleşim yerinin resmi adı ise Aynoroz Özerk Keşişsel Devleti. Özerk bir yönetim biçimi olan bu Aynoroz’un en ilginç yeri ise Athos Dağı. Bu yerin son derece ilginç bir de tarihi var;
Athos dağı ve yarımada adını Trakyalı bir devden alıyor. Efsaneye göre bu dev, Yunan mitolojisi’nde denizler, depremler ve atlar tanrısı olan Poseidon’a dev kayalar fırlatıyor. Fakat bir gün dev kayayı fırlatırken denize düşürüyor ve böylece Athos dağı oluşuyor. Diğer bir efsane ise Poseidon Athos’a dev bir kaya fırlattığı ve Athos’un altında kaldığı yönünde. Athos’un altında kaldığı o dev dağ ise bugün günümüzde Athos Dağı.
Osmanlı, Bizans ve Yunan egemenlikleri boyunca bağımsızlığını korumayı başaran bu yere bin yıldan fazla süredir kadınların hatta dişi hayvanların girmesi bile yasak. Peki neden?
Athos Dağı bölgesi, keşişlerin ibadet ettiği kutsal bir bölge olarak görülüyor. Dünyevi zevklerden uzaklaşıp keşişlerin inzivaya çekildiği bu bölgenin kadınlara yasak olmasının nedeni; Hristiyan din adamlarının ettiği bekâret yeminini çiğnenmemesini sağlamanın en basit yolu olarak düşünülerek oluşturulmuş. Athos Dağı’nı farklı kılan ise, bütün bir yarımadanın tek bir dev manastır olarak sayılması ve kadınlara yasaklanması. Ancak kadınların yasaklanmasının, Ortodoks gelenekle bağlantılı olan bir nedeni daha var.
‘Athos Dağı: Cennette Yenilenme’ adlı kitabın yazarı Dr Graham Speake bu durumu şöyle açıklıyor: “Hikâyelerden birine göre, Azize Meryem Kıbrıs’a gitmek isterken gemisinin yoldan çıkması nedeniyle Aynoroz kıyısına gelmiş. Adayı öyle sevmiş ki oğluna dua ederek, adanın kendisine verilmesini istemiş. Oğlu İsa Mesih ise bunu kabul etmiş. Aynoroz bugün hala “Tanrının annesinin bahçesi” olarak adlandırılıyor. Bu nedenle de adada kadın cinsini yalnızca Azize Meryem’in temsil etmesi gerektiğine inanılıyor.”
Bu ilginç yere 1045 yılından beri tek bir kadın ayak basmadığı söylense de, özellikle savaş zamanında bazı istisnaların olduğu biliniyor;
1946-49 yılları arasındaki Yunan iç savaşında, yarımadaya kaçan hayvanlarını almaya gelen köylülerin arasında kadınlar da vardı. Ayrıca, 1953 yılında Maria Poimenidou adlı bir kadın da, erkek kılığına girerek adaya gitmeyi başardı ve bunun sonucunda kadınların Aynoroz’a gidişini yasaklayan bir yasa çıkarıldı.
Öte yandan tarihte sadece bir kadın Athos Dağı manastır topluluğunun izniyle bölgeye ayak basabildi. Bu kadın ise ortaçağ Sırp İmparatoriçesi Jelena’ydı (Helena). Tarihteki en güçlü Sırp hükümdarı olan Kudretli Dusan’ın eşiydi
Athos Dağı bölgesi kutsal bir alan sayılıyor. Bölgede birbirinden kale surlarıyla ayrılmış geniş avlulu 20 ortodoks manastır bulunuyor. Aynoroz, 20 manastırı temsil eden 20 kişilik bir meclisle yönetiliyor
Bölgede bulunan 20 Manastır’dan en eskisi MS 10. yüzyılda kurulan Megisti Lavra manastırı. 17 manastır ise Rumların egemenliği altında. Rus, Sırp ve Bulgar ortodoksların her biri tek bir manastır işletiyor.
Athos Dağı’nda söylentilere göre dişi hayvanların bile beslenmesine izin verilmiyor, bölgeye tavuklar alınmıyor, horozlar besleniyor
Ancak adada istisna olarak dişi kediler bulunuyor.
Bu adaya gelmek için özel izin almak gerekiyor. Her isteyen erkek Athos Dağı bölgesine giremiyor. Bu halkın başlıca gelir kaynağı ise zeytin ve üzüm yetiştiriciliği
Gelir, üretim, tüketim üçlüsü buna bağlı durumda. Keşişlerin yaşadığı bu bölgede komün bir yaşam tarzı hakim ve bölgede 2 bin kişi yaşıyor.
Her gün, 100 Ortodoks ve 10 Ortodoks olmayan erkek hacı adayı, yarımadanın 20 manastırından birinde üç gece kalmak için kabul ediliyor. Rahipler burada dünyevi zevklerden arınıyor
Yine söylentilere göre, burada rahipler günde 2 öğün olarak besleniyor. Ancak rahiplerin yemeklerden zevk alması da yasak. Bu nedenle yemek yerken konuşulması ve diğer rahiplerle göz göze gelinmesi yasak. Öte yandan rahiplerin yemeklerini yerken zevk almamaları için bir keşişin yemek sırasında eski yazıtlardan mide bulandırıcı hikayeler okuduğu söyleniyor.
Athos Dağı’ndaki gelenekler ve kurallar hakkında bir başka ilginç detay da şu şekilde;
Manastırlardaki bir geleneğe göre adada ölen rahipler ölünce dualarla gömülüyor. 3 yıl sonra ise mezarları açılıyor ve kemikleri çıkarılıp şarapla yıkanıyor. Eğer kemiklerin rengi beyaza dönerse, bu o kişinin günahsız olduğu anlamına geliyor. Günahsız olan keşişlerin kafatasları raflara koyulup, kemikleri ise farklı bir yere kaldırılıyor. Bu keşişlere saygı amacıyla yapılıyor. Ayrıca rahipler bu geleneği “Her gün ölümü hatırlarsan, seni kötülükten alıkoyar.” diyerek açıklıyor.