Kurtuluş Savaşı’nın en enteresan ve ilgi çekici hikayelerinden birine değiniyoruz bu yazımızda. 1. Dünya Savaşı’nda “İttifak Devletleri” adına çarpışmış olan ve Mustafa Kemal’e büyük bir hayranlık besleyen Alman Yüzbaşı Hans Tröbst’ün hikayesi. İstiklal Madalyası almaya hak kazanmış tek yabancı olan Hans Tröbst, nasıl oldu da kendini Milli Mücadele saflarını desteklerken buldu?
1891 doğumlu Hans Tröbst 1. Dünya Savaşı’nın başından sonuna kadar Alman imparatorluk ordusunda yüzbaşı olarak görev yaptı
Almanya beş yıldır kaynaklarını ve insan gücünü sömüren kanlı ve amansız bir savaşta yorgun ve bitkin düşmüştü. Ruslara karşı açılmış Doğu Cephesi yarım yamalak bir başarıyla kapatılmış, Alman ordusu yüzünü Batı’ya dönmüştü. Amerika Birleşik Devletleri’nin savaşa katılması ve ivedilikle Fransa’ya sevk ettiği yeni ve eğitimli birlikler cephede Almanlar için durumu daha da zorlaştırıyordu. Çok geçmeden 28 Haziran 1919’da Alman İmparatorluğu belki de tarihteki en ağır koşullu antlaşmayı imzalayarak savaştan resmi olarak çekildi. Savaşın ardından Alman topraklarının işgaline yetkililerden kimse ses çıkartmadı. Savaşta büyük başarılara imza atan Prusyalı subayların apoletleri sökülüp rütbeleri elinden alındı. Zorla emekli edilen subaylar aç kalmamak için prestijlerine göre ufak işler yapmak zorunda kaldılar. Bütün bu durum, tabiri caizse, Hans Tröbst’ün kanına dokunuyordu.
Buna karşın Anadolu’daki durum oldukça farklıydı
1. Dünya Savaşı’nda Osmanlı ordusunun sayılı başarılarından birçoğuna kendi imzasını atmayı başarmış, Türk halkının ve subayların desteğini toplamış başarılı bir komutan vardı: Mustafa Kemal. Emperyalist güçlerin dayattığı Sevr Antlaşması’nın şartlarını kabul edilemez bulan Mustafa Kemal, Bandırma adlı vapura binip Anadolu’yu kasıp kavuracak bir direnişin ve mücadelenin ilk adımlarını atıyordu. Savaş boyunca Alman müttefiki olan Türklerin Milli Mücadele ruhu Hans Tröbst’ü derinden etkilemiş ve Alman yüzbaşı bu haklı davaya destek verme kararı almıştı.
Hans Tröbst, 1920 sonbaharında bir avuç eşyasını bir bavula sığdırdı ve Anadolu’ya uzanan yolculuğuna çıktı
1921 baharında ancak İstanbul’a varabildi. O zaman İngiliz ve Fransız donanmalarının ablukası altında bulunan ve işgal edilmiş İstanbul, Anadolu’ya geçiş yapmak için pek kolay bir yer değildi. Haliyle Milli Mücadele ve direniş rüzgarı İngilizlerin de kulağına gitmişti. Anadolu’ya geçişleri mümkün mertebe kısıtlamaya çalışıyorlardı. Hatta İngilizler, açtıkları başvuru bürolarıyla Anadolu’ya geçmek isteyenleri tespit edip sürgüne yolluyorlardı. Hans Tröbst’ün görüştüğü ve mücadeleye destek veren Türk subaylar da casus olabileceği gerekçesiyle ona pek güvenmediler. Türk subayları Mustafa Kemal Paşa’nın güvenliği gerekçesiyle çok sıkı önlemler alıyorlardı. Paşa’nın suikasta uğrama riski oldukça yüksekti. Ayrıca henüz bir savaş gücü haline gelmemiş Milli Mücadele kırılmaya oldukça müsait bir durumdaydı. Hans Tröbst tüm güven kaygılarına rağmen İnebolu üzerinden Ankara’ya vardığında bu elzem önlemleri anlayacak ve gecikmeye hak verecekti.
Ülkesine döndükten sonra Milli Mücadele sırasındaki anılarını bir kitap halinde derledi
Hans Tröbst, Türk milletinin bağımsızlık gayesini bu kitabında şöyle betimleyecekti: “Burası, umudunu yitirmeyen ve ulusal varlığı için savaşmayı sürdüren tek ülkeydi, bedeli tamamen yok olmak olsa bile.” Hans Tröbst’ün Milli Mücadele sırasında birçok olayı kendi gözünden anlattığı ve yorumladığı Asker Kanı-Baltık Denizi’nden Mustafa Kemal Paşa’ya eseri akademisyen Yüksel Pazarkaya tarafından çevirilmiş ve Mustafa Kemal’in Ordusunda Bir Alman Yüzbaşı olarak Kırmızı Kedi Yayınevi tarafından Türkiye’deki raflarda yerini almış durumda.
Yakın bir zamanda Hans Tröbst’ün oğlu Christian Tröbst de Türkiye’yi ziyaret etmişti
Almanlar tarafından inşa edilen Berlin-Bağdat demiryolu hattının açılışının yüzüncü yıldönümünde Hans Tröbst’ün oğlu Cord Christian Tröbst, babasının büyük bir Türk ve Atatürk hayranı olduğunu söyledi. Christian Tröbst’ün anlatımına göre Hans, kendisini özgürlük savaşçısı olarak nitelemiş ve ısrarla Türk ordusuna katılmak istemiş. Teptiği onca yolun sonunda istediği olmuş fakat cephede aktif bir rol oynamasına izin vermemişler. Sırasıyla Eskişehir demiryolunda, daha sonra Konya Ereğli demiryolunda subaylık yapmış. Hatta Hans Tröbst, döndükten sonra kızının adını Gülnar koymuş.
Hans Tröbst 1939’da, 2. Dünya Savaşı’nın arifesinde hayata gözlerini yumdu
Hans Tröbst, ölümünün ardından bizlere Milli Mücadele dönemine ait birçok anı bıraktı ve Kurtuluş Savaşı’nın unutulmaz isimlerinin arasında yerini aldı. Tüm baskılara, imkansızlıklara ve zorluklara rağmen Mustafa Kemal önderliğindeki direniş Türk’ün makus talihini yendi ve modern Türkiye Cumhuriyeti’nin temelleri atıldı. Yazımıza Hans Tröbst’ün Asker Kanı-Baltık Denizi’nden Mustafa Kemal Paşa’ya eserinden bir alıntıyla nokta koyuyoruz: “Dünya Kurtuluş Savaşı’nı şaşkınlıkla izledi, dünya kendi kendine soruyordu: Bu nasıl mümkün oldu? Evet, yenilmiş ve yıkılmış bir ülke en korkunç savaşlardan birinin ardından hemen silaha sarılmış; muktedir İngiltere ve uydularının dikte ettiği, sonsuza kadar geçerli olmasını istediği barış antlaşmasını paramparça etmişti. Bu Türk kahramanlık savaşı bugün biz Almanlar için özel anlam taşıyor: Ardımızda kalan onursuz yılları unutalım, tekrar kendimize ve kendi gücümüze güvenelim.” Mustafa Kemal’e, Hans Tröbst’e ve Türk bağımsızlık mücadelesine gönlünü vermiş nice ölümsüz kahramana selam olsun.