Yaşadığı dönemde kadının var olma mücadelesinin simgesi olan Artemisia Gentileschi, yaşadığı tüm zorluklara rağmen sanatından kopmadı ve mücadeleye devam ederek mutlu sona ulaştı.
Artemisia, yaptığı çalışmalarla ataerkil yapının ve erkek egemen toplumun aksine kadınları güçlü ve korkusuz resmederek, feminist sanatçılar arasında kendisine yer bulurken dönemin dayatmalarına başkaldırarak zoru belki de o zamanlar imkansız görünen bir şeyi başarmış.
Artemisia Gentileschi, 1593’de Roma’da dünyaya geldi. Sanat kendisi için her ne kadar tutku olsa da kadınların o yıllarda sanat okullarına gidebilmesi yasak olduğu için eğitimini evinde tamamladı.
Artemisia, ilk eğitimini Caravaggio çizgisinde barok bir ressam olan babası Orazio’dan aldı. Nüdizm akımını kadınların yapması yasak olduğundan genelde herkes portre çalışırken o mitolojik ve dinsel figürleri kullanarak çıplaklığa yer veriyordu.
Güçlü ve kendinden emin kadınlar çizen Artemisia’nın perspektiflerini geliştirmesi için babası dönemin ünlü Floransalı manzara ressamı olan Agostino Tassi ile anlaştı.
Fakat Tassi 19 yaşında olan öğrencisi Artemisia’a tecavüz etti.
Babası Tassi’yi dönemin mahkemelerine verdi birçok kişiye şikayet etti. Fakat Tassi suçsuz bulundu ve hiçbir ceza almadı.
Erkeğin egemen olduğu toplumda bir kadının yapacaklarını elinde olan şeylerle yapabileceğini düşünen Artemisia, sanatını adeta silaha çevirerek başından geçen bu çirkin olaya tepkisini gösterdi.
İncil’deki Judith öyküsünü pek çok kez resmeden Artemisia, Judith’i Holofernes kılıçtan geçirirken çizdi. Resimde güçlü hizmetkârları Holofernes’i tutarken, diğer kadın da boğazını kesiyordu.
“Judith ve Holofernes” İncil’de geçen bir temadır. Bethulia şehri Asur ordusu tarafından kuşatılır. Bu şehirde yaşayan güzel ve zengin bir dul olan Judith, komutan Holofernes’in dikkatini çeker…”
“Judith komutanı baştan çıkarır ve sızınca da yardımcısıyla birlikte komutanın kafasını keserler.”
Uğradığı tecavüzden sonra Artemisia, toplumun baskısı yüzünden evlenmek zorunda kaldı ve kendisini geliştirmeye başladı. Kısa zamanda tüm İtalya’dan siparişler alarak ününe ün kattı.
Öyle bir ün ki dönemin İspanya Kralı IV.Feliipe’den bile siparişler aldı. Artemisia erkek egemen toplumun tüm baskılarına rağmen yılmadı ve sanat ile büyük bir direnişin başarıyla sonuçlanabileceğini kanıtladı.
Bilinen 34 tablosu bulunan sanatçının 1997’de hayatı beyaz perdeye uyarlandı. Fransız yönetmen Agnes Mertlet’in yönettiği Artemisia filminde tecavüzcü Tassi ile sanatçı sevgili gibi gösterilince büyük tepki gördü.
Kaynak: 1