David Charles Hahn’ın hikayesi gerçekten de alıştıklarımızdan çok farklı. 1976 yılında doğan David çocukluğundan beri kimyaya ve bilime bitmek bilmez bir ilgi duyuyordu. Oyun olarak küçük yaşta deneyler yapmaya başlamıştı. Tabii ki hiç kimse bu tutkunun 1994’te arka bahçeye nükleer reaktör yapmakla sonuçlanacağını tahmin etmedi.
Bir izci olan David Hahn her zaman bilimle ilgileniyordu. Anne babası boşandıktan sonra kendini sadece bu işe verdi ve bitmek bilmeyen deneyler yapmaya başladı. Dedesinin hediye ettiği “Kimya Deneylerinin Altın Kitabı”nı aldıktan sonra evlerinin bodrumuna bir laboratuvar kurdu. Yaşı büyüdükçe çeşitli işlerde çalışıp ekipman almak için para biriktirdi.
İzci arkadaşlarının söylediğine göre bir gün toplantılardan birine yüzü turuncu bir şekilde geldi. Bunun sebebi kantaksantin adı verilen bir tür kimyasal pigmentti. Bununla yapay bronzlaşma yöntemlerini test ediyordu. Bir başka gün ise gece kampında yanlışlıkla toz halindeki bir yığın magnezyumu tutuşturup çevreyi ateşe verdi. İstediği şey havai fişek yapmaktı.
En büyük vukuatlarından birisi de evde kurduğu laboratuvarı havaya uçurması oldu. Kırmızı fosfor dolu bir kavanozun patladığı ve David’in hastanelik olduğu söyleniyor.
Bu noktada çoğu ailenin çocuklarından artık bu işe bir son vermelerini isteyeceğini düşünebilirsiniz. Bunun yerine ev alev alınca annesi laboratuvar’ı evin arkasındaki kulübeye taşımasını söyledi. Bu sayede artık deneyler gözden uzakta olacaktı.
14 yaşına geldiğinde izci grubu tarafından verilen Nükleer Bilim Rozet’ini bir nükleer reaktör modeli inşa ederek kazandı. Bu model ona inanılmaz bir fikir verdi Gerçek bir nükleer reaktör üretecekti. Yaptı da. Zaten gözlerden uzak bir laboratuvara sahip olan David 2 sene içerisinde reaktörünü inşa etmeyi başardı
Peki ya 15 yaşındaki bir çocuk nükleer reaktör üretebilmeyi nerden öğrendi ve gerekli malzemeleri nerden buldu? İlk olarak Nükleer Düzenleme Komisyonu ile iletişime geçti ve kendini bir fizik öğretmeni olarak tanıttı.
Materyalleri elde etmek için ise çeşitli devlet ajanslarına ve endüstriyel ajanslara sayısız aramalar yaptı, mektuplar yazdı ve onlardan radyoaktif malzemeler talep etti. Öğretmen kimliğini kullanarak 200 tane duman dedektörü sipariş etti ve bu dedektörlerin içinde bulunan Amerikyum maddesini ayrıştırmak için kullandı
Karanlıkta parlayan saatler sipariş etti ve bunları içlerinde çok küçük miktarlarda bulunan radyumu almak için kullandı. Lityum elde etmek içinse pillere başvurdu. Uranyumu elde etmesi için çılgınlık yapmasına gerek yoktu direkt olarak Çekoslavakya’dan sipariş etti çünkü tam olarak Sovyetler Birliği zamanına denk geliyordu ve uranyum almak yasaldı!
Bütün bu uranyumlar lityumlar, radyumlar ve biraz da bant sayesinde nükleer reaktörünü inşa etmeyi başardı. Başardı başarmasına ama bir aya kalmadan David çevredeki radyasyon seviyesinin durdurulamaz bir şekilde yükseldiğini farketti ve reaktörünü sökmeye karar verdi.
31 Ağustos 1994’te gece saat 02.40’da reaktörünü Pontiac’ına yüklemeye çalışırken onu gören bir komşu bir şeyler çaldığını zannederek polise haber verdi
Polisler olay yerine ulaşınca, David arabanın radyoaktif olduğunu ve yaklaşmamaları gerektiğini söyleyince işler daha da karıştı. Arabada atom bombası olduğunu zanneden polisler David’i tutukladı
David 2 ay içerisinde serbest bırakıldı çünkü ne polisin ne de Nükleer Düzenleme Komisyonu’nun yargı yetkisi vardı. David’in laboratuvar’ı regüle edilen bir devlet kurumu değildi, kimse 17 yaşındaki bir gencin nükleer reaktör üreteceğini düşünmemişti
Bu olaydan birkaç yıl sonra nükleer enerji üzerine Birleşmiş Milletler Donanması’nda çalışmak isteyen David işe yeterli yetkinlikte görülmedi, 17 yaşında bant ve evinin kulübesini kullanarak nükleer reaktör üreten kişiden bahsediyoruz
Üzücü bir şekilde David 2016’da 39 yaşındayken alkol zehirlenmesinden hayatını kaybetti.
Siz siz olun çocuğunuza yeterli ilgiyi gösterin yoksa sizden habersiz bir şekilde arka bahçenize nükleer reaktör inşa edebilir