Tarih boyunca müziğin insan ruhuna belki de en iyi gelen şeylerden bir tanesi olduğu biliniyor. Öte yandan dünyaya gelmeden önce anne karnındayken seslerin sıvılardan süzüldüğü bilimsel olarak kanıtlanmış bir gerçek. Kısaca aynı müzik de su altınının verdiği algıyı yaratabiliyor. Belki de bu, su ve müzik arasındaki kombinasyonun, John Cage’den Michel Relolfi’nin su altındaki kompozisyonlarına kadar her zaman sanatsal hayal gücü ve üretimi teşvik ettiği nedenlerden bir tanesidir…
İşte o nedenleri referans alan Danimarkalı bir grup, Aquasonic projesi altında su altında yaptıkları müziklerle tüm dikkatleri üzerlerine çekiyorlar.
Kurucu üyelerden Laila Skovmand ve Robert Karlsson’ın öncülüğünde, özel yapım sualtı aletleri ile donatılmış beş müzisyen ve şarkıcı, bireysel tanklara batırıldı.
Klostrofobik akvaryumlara benzeyen ve en büyüğü 1600 litre su alan tanklarda, sanatçılar aynı anda büyüleyici ve sarsan müzik üretiyor ve ses çıkarıyor.
Boğazları yavaş hareket ederken, sanki sahnede konser veren müzik grupları gibi su altında oynuyor ve şarkı söylüyorlar. Melodi ve beyaz ses içeren kendi müzikleri, hidrosonlar vasıtasıyla yayılıp, güçlendirilirken, hoparlörler vasıtasıyla da kitleye yayılıyor.
Müzisyenler birbirlerini dinlemek için özel kulaklıklar takıyorlar ve alternatif olarak nefes almak için arada yüzeye çıkıyorlar.
Skovmand ve Karlsson, Torornto ve Aarhus Üniversitesi’ndeki araştırmacılar, Amerikan inşaatçılar ve mekanik mühendisleri, deniz akustiği profesörleri, bilimadamları ve cymatics uzmanları (ses dalgalarının konuyla etkileşimi üzerine çalışma) ile yıllarca çalışıyorlardı.
Cirque du Soleil’in yapımcıları, kullanılacak en uygun araçların hangileri olduğunu anlamak için teknoloji, sanat ve felsefe hakkında görüşüyorlardı.
Bir hatırlatma yapalım; Aquasonic’in kullandığı Steve Mann tarafından yaratılan hidrolik ses adlı enstrüman 1985’de icat edilmişti. Fakat uzun yıllar değer görmemişti.
Kaynak: 1,