Sanayi Devrimi’nden sonra iyi bir yaşam arayan binlerce insan şehirlere akın etmeye başladı. New York’ta 1800’den 1880 yılına kadar her on yılda bir nüfus ikiye katlanıyordu. Bir zamanlar tek bir ailenin yaşadığı konutlar giderek birden fazla yaşam alanına bölündü. Kiralık daire olarak bilinen bu dar, alçak tavanlı alanların neredeyse tamamı havalandırmadan yoksun ve karanlıktı. 1900’lü yıllara gelindiğinde New York şehrinde yaşayan yaklaşık 2.3 milyon insan (şehir nüfusunun üçte ikisi) kiralık konutlarda yaşıyordu. Kısa bir süre sonra apartman inşa etme modası tüm dünyaya yayıldı. Ancak insanlar kötü koşullarda yaşıyordu. Bir apartmanda yaşayan 40 kişiye sadece bir tuvalet düşüyordu. Bu durum pek çok salgın hastalığın çıkmasına neden oldu. Gelin, ilk apartmanlar nasıl ortaya çıkmış birlikte bakalım.
Kiralık konutların yükselişi
19. yüzyıldaki büyük göç nedeniyle şehirdeki varlıklı insanların büyük çoğunluğu daha sakin gördükleri bölgelere taşındılar. Şehirler ise iş bulma umuduyla yola çıkan insanlarla doldu. Zenginlerin bıraktıkları tek ailelik konutlar, çok daireli apartmanlara dönüştü. İnsanlar, ilk başlarda bu evlere taşınmaya başladı. Daha sonra tek bir konutta onlarca ailenin yaşamasını mümkün kılan apartmanlar inşa edildi. Tipik bir apartman beş ile yedi kattan oluşuyordu. İlk apartmanlar tek ailenin yaşadığı konutların düzenlenmesiyle oluşmuştu. Bu nedenle mevcut binaların üstüne yeni katlar inşa edildi. Aynı zamanda eskiden müstakil ev olan konutların arka bahçelerine de yeni binalar yapıldı. Binalar arasında boşluk olmadığı için dairelerin içine çok az hava ve ışık girebiliyordu. Birçok apartman dairesinin odasında pencere yoktu sadece apartman girişi ışık alıyordu. Daha sonra müteahhit olarak isimlendireceğimiz insanlar yeni apartmanlar inşa etse de bu konutlar da güvensiz ve rahatsızdı.
Reform çağrıları
1900’lü yıllarda artan nüfusu barındırmanın bir yolu olarak ortaya çıkan apartman daireleri sadece New York’ta bulunmuyordu. Bu yıllarda Londra ve Chicago gibi kentlerde de şehrin çeperlerine düşük gelirli insanların yaşayabilmesi için apartmanlar inşa edildi. Ancak hiçbir yerde kiralık konut sorunu New York’ta özellikle aşağı doğu yakasında olduğu kadar vahim olmadı. 1849 yılındaki bir kolera salgını çoğu, apartman dairelerinde iç içe yaşayan insanlar olmak üzere yaklaşık 5000 kişinin canını aldı. 1863 yılında şehri paramparça eden meşhur New York isyanı sırasında, insanlar hem yeni askere alma politikasını hem de içinde yaşadıkları dayanılmaz koşulları protesto ediyordu. 1867 tarihli Kiralık Ev Yasası, ilk kez bir apartmanı yasal olarak tanımladı ve inşaat düzenlemelerini belirledi. Bu düzenlemelerin arasında 20 kişiye bir tuvalet zorunluluğu getiren bir yasa maddesi de vardı.
Kiralık konut mevzuatının varlığı, onun uygulanmasını garanti etmiyordu. Danimarka doğumlu yazar ve fotoğrafçı Jacob Riis’in çığır açıcı kitabı “Diğer Yarım Nasıl Yaşıyor”da Amerikan halkının yaşadığı korkunç koşullara dikkat çekildi. Bu kitapta aynı zamanda insanların hayatını gösteren oldukça canlı fotoğraflar vardı. Riis’in kitabında yer alan bir fotoğrafta 13 metrelik bir odada 12 yetişkinin uyuduğu görülüyordu. Bu görüntüler Amerika başta olmak üzere tüm dünyayı hayrete düşürdü ve görüntüler reform için yeni bir protesto döneminin başlamasına yol açtı. 1901 yılında 25 metrekareden küçük arsalara apartman inşa edilmesi yasaklandı. Işığa erişimi ve yangın merdivenlerini zorunlu kılan yeni bir Kiralık Ev Yasası çıktı. İlk çıkan yasanın aksine bu yeni yasa gerçekten uygulanıyordu. Yasadan önce inşa edilen evler yeniden yapıldı. Sonraki 15 yıl boyunca 200.000’den fazla apartman denetlendi ve insani koşulların oluşması için mücadele edildi.
Apartmanlardan sonra hayat
1920’li yıllara gelindiğinde büyük şehirlerdeki birçok apartman yıkılmıştı. Yerine büyük, özel olarak tasarlanan apartmanlar yapıldı. Gecekondular şehrin çeperinden temizlendi ve düşük gelirli insanların yaşayabilmesi için konut projeleri planlandı. Tamamen devlet tarafından inşa edilen ilk toplu konut projesi 1936’da New York’ta tamamlandı. First Houses olarak adlandırılan bu proje, günümüzde A Caddesi ve 3. Aşağı Doğu Yakası’nın önemli bir parçası. Ulusal Tarihi Sit Alanı ilan edilen bu mahallede bir de müze bulunuyor. Müzede ilk apartman dairelerinin örnekleri, o dönemden kalan eşyalar ve ailelerin fotoğrafları bulunuyor.
İstanbul’un ilk apartmanları
İstanbul’da apartmanların ilk örnekleri Beyoğlu ilçesinde Pera ve Galata bölgelerinde ortaya çıktı. Rivayete göre ilk apartman sözcüğü II. Abdülhamit döneminde inşa edilen ve Şehzadebaşı’nda bulunan Serasker Rıza Paşa’nın konağı Letafet Apartmanı için kullanıldı. Dört katlı bir bina olan bu yapı, 1950’li yıllarda yıkılarak ortadan kaldırıldı. Bu bina ülke tarihimiz için oldukça önemli birikimlere sahipti. İstanbul Şehir Tiyatroları’nın çekirdeği olarak kabul edilen Darülbedayi burada kuruldu. Öte yandan Türkiye Futbol Federasyonu da 1923 yılında bu apartmanın bir odasında Yusuf Ziya Bey tarafından kuruldu. Ne yazık ki kültür tarihimin en önemli yapılarından biri bugün yok. Ancak İstanbul’un ilk apartmanları arasında bulunan diğer konutları görebilmek mümkün: Sıraevler (Akaretler – Beşiktaş), Harikzedegan Evleri (Laleli – Fatih), Sünget Apartmanı (Haydarpaşa – Kadıköy), Frej Apartmanı (Şişhane – Beyoğlu), Sarıca Apartmanı (Moda – Kadıköy), Bazlamacı Apartmanı (Cihangir – Beyoğlu), Botter Apartmanı (Tünel – Taksim), Mısır Apartmanı (Galatasaray – Taksim – Beyoğlu), Ragıp Paşa Apartmanı (Taksim – Beyoğlu).
Bu listemiz de ilginizi çekebilir: