Amfitiyatrolar, Antik Roma medeniyetinde çok önemli bir role sahip. Genellikle daire ya da oval şekilli merkezi üstü açık bir alan etrafında seyirciler için basamak şeklinde oturma yerleri olan amfitiyatrolar atlı araba ve atletizm yarışmalarından, gladyatör karşılaşmalarına hatta infazlara kadar halka açık etkinliklerin düzenlendiği arena ve stadyum benzeri yapılar.
Pompeii gibi cumhuriyet döneminde inşa edilen bazı amfiler, imparatorluk dönemine geçildiğinde daha da popüler hale geldiler. Günümüzde daha uzun gökdelenler, daha büyük stadyumlar ve gösterişli anıtlar inşa ederek birbiriyle rekabet eden şehirler gibi; Roma İmparatorluğu çağında da şehirler, daha büyük ve gösterişli amfitiyatrolar inşa etmek için yarıştılar. Bu yapılar imparatorluk kültünün büyümesinde, Roma dini açısından imparatorların tanrısallaştırılmasında ve onlara tapılmasında önemli bir araçtı. Antik Roma İmparatorluğu sınırları boyunca inşa edilmiş 230 amfitiyatronun bir kısmı onarım görürken bir kısmı da yıkılmış durumda. İşte en muhteşem amfitiyatrolardan bazıları…
1. Tipasa-Cezayir
Eski bir Roma eyaleti olan Mauretania Caesariensis’de yani şimdiki Cezayir’de kıyıdan 20 km uzaklıkta üç küçük tepe üzerine inşa edilen Tipasa antik kenti, 2002’den beri UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde… MÖ. 2. veya 3. yy başlarında inşa edilmiş olan şehir, başlangıçta küçük bir Pön ticaret merkeziyken, İmparator Claudius tarafından askeri bir koloniye dönüştürüldü. 4. yy’da 20 bin nüfusa ulaşan şehir ve amfitiyatrosu otantik harabeleri gezmekten hoşlananların ziyaret etmek isteyebileceği bir yer.
2. Caerleon-Galler-Birleşik Krallık
Şimdilerde çimle kaplı olan Caerleon amfitiyatrosu, İngiltere’deki en iyi korunmuş Roma amfisi örneği. MS. 90’da yapılan amfi, İsca Kalesi’nde konuşlanmış askerlerin eğitim alanıydı. Ortaçağ’dan beri bilinen bir yer. Yerliler, köylerine bina yapmak amacıyla buradaki dev blokları kullanmışlar. Galler’deki Liverpool Kazı ve Araştırma Komitesi tarafından 1909’da başlatılan kazı çalışmaları sayesinde heyecan verici keşifler yapıldı. Roma Lejyon Müzesi’nde görülebilecek olan buluntulardan en ilgi çekici olanı “Caerleon Laneti”. Yazarı bilinmemekle birlikte muhtemelen bir gladyatör ya da asker tarafından, botlarını ve pelerinini çalan hırsızın öldürülmesi ya da yaralanması için ceza tanrıçası Nemesis’e hitaben yaklaşık 10 cm’lik bir tablete yazılmış…
3. Pula Arena-Hırvatistan
Yandaki dört kulesi ve tümüyle duran cephesi ile Roma mimarisinin en iyi korunmuş amfisi durumundadır. MÖ. 27-MS. 68 yılları arasında inşa edilen amfi, ayakta kalmayı başarmış altı Antik Roma arenasından biridir. Hırvatistan’da bulunan en iyi korunmuş durumdaki antik anıt olma özelliğine de sahiptir. Bugün buy arena; konser, performans gösterisi ve hatta buz hokeyi gibi pek çok etkinlik için kullanılıyor.
4. Nimes Arena-Fransa
Roma mimarisinin görkemli bir örneği olan amfi, MS. 70’de inşa edilmiş ve bir Roma geleneği olarak acımasız sporlara ev sahipliği yapmış. 1863’de biçimi değiştirilen amfi, boğa güreşlerinin yapıldığı hala popüler bir festival olan Feria d’Arles sırasında kullanılmış. 1989’da amfitiyatroya hareketli bir paravana ve ısıtma sistemi eklenmiş.
5. Arles-Fransa
Güney Fransa’daki amfitiyatro, MS. 90’da 20 bin seyirci kapasitesine sahip olacak şekilde inşa edildi. Pek çok amfitiyatronun aksine hem gladyatör karşılaşmalarına hem araba yarışlarına ev sahipliği yaptı. Tıpkı Nimes Arena gibi Feria d’Arles festivali sırasında gerçekleştirilen boğa güreşlerine ev sahipliği yapıyor.
6. Trier-Almanya
MS. 2. yüzyılda tamamlanan 20 bin kişilik amfi; Afrika aslanları, Asya kaplanları gibi pek çok egzotik hayvanın katledilmesine ev sahipliği yaptı. Şaşırtıcı akustiği nedeniyle Trier, günümüzde açık hava konserleri için kullanılıyor.
7. Leptis Magna-Libya
Leptis Magna, Kuzey Afrika’da önemli bir Roma kenti. MÖ. 146’da Üçüncü Pön Savaşı’nın sonuna kadar Kartaca şehirlerinden biri olarak kaldı. Bağımsız bir şehir olma yönündeki tüm niyet ve uğraşlarına rağmen MÖ. 111’de Roma Cumhuriyeti’nin bir parçası oldu. MS. 56’da tamamlanan amfitiyatro, yaklaşık 16 bin kişilik. Sabahları hayvan dövüşleri, öğlen saatlerinde infazlar ve öğleden sonra da gladyatör dövüşlerine ev sahipliği yapıyordu.
8. Pompeii-İtalya
MÖ. 80 civarında inşa edilen yapı, ayakta kalan ve taştan inşa edildiği bilinen en eski Roma amfitiyatrosu. MS. 79’da Vezüv yanardağının püskürmesiyle toprağın altında kalmıştı. Kendi çağında özellikle tuvaletleri nedeniyle yapımı hayli takdirle karşılanıyordu. Modern stadyumlardaki tuvalet-banyo tasarımı için ilham kaynağı olmuş. Taştan yapıldığı bilinen bir sonraki amfitiyatro, ancak bir yüzyılı aşkın bir süre sonra inşa edilecek olan Roma’daki Kolezyum’dur. O zamanlar amfitiyatrolar için bu terim yerine “spectecula” kullanılıyordu.
9. Verona Arena-İtalya
Hala büyük ölçekli opera ve konser performansları için kullanılan Verona Arena, MS. 30’da inşa edilmiş 30 bin kişilik bir amfi. Günümüzde güvenlik açısından en fazla katılım 15 bin kişiyle sınırlı tutuluyor. Binanın yuvarlak cephesi aslen Valpolicella beyaz ve pembe kireçtaşından yapılmıştı. 1117’de yaşanan büyük bir deprem yılında büyük bir deprem, “ala” adı verilen dış kanat dışında dış cephenin tamamının yıkılmasına neden oldu. Buna rağmen içinde girişi ve çıkışı olmayan bir labirent nedeniyle Orta çağdaki ziyaretçilerini büyülüyordu.
10. Colosseum (Kolezyum)-İtalya
Tüm antik amfitiyatroların gerçek anlamda bir numarası. Hala Roma İmparatorluğu’nun en önemli ikonik sembolü. Aynı zamanda Flavian Amfitiyatrosu olarak da bilinen Roma şehir merkezindeki Kolezyum’un inşaatı MS. 72’de İmparator Vaspasianus egemenliği altındayken başladı; sekiz yıl sonra İmparator Titus zamanında tamamlandı. İmparator Domitian (81-96) zamanında bazı değişiklikler yapıldı. Bu üç imparatorun da Flavius hanedanı olması nedeniyle amfiye Latince “Flavian” adı verildi. Son derece etkileyici ve görkemli bir manzarası olan amfi, 50 ila 80 bin kişi kapasitesine sahip. İçi, ünlü deniz savaşlarının yeniden canlandırılabilmesi için suyla doldurulabiliyordu. Gladyatör dövüşleri, hayvan dövüşleri, infazlar, kahramanlık içeren savaşların yeniden canladırıldığı gösteriler, klasik mitolojiyi anlatan drama gösterileri için kullanılıyordu. İlerleyen dönemlerde zaman zaman konut, atölye, dini tören yeri, taş ocağı, kale ve Hristiyan tapınağı olarak kullanıldı.
11. Emerita Augusta (Merida)-İspanya
MÖ. 8’de gladyatör karşılaşmaları ve hayvan dövüşleri için 15 bin kişilik seyirci kapasitesine ve eliptik bir sahneye sahip amfi. Sahneye en yakın sıralar en yüksek statüye sahip seyircilere ayrılmıştı. Bugün sadece bu sıralar ayakta kalabilmiş. Oyunlar önemini yitirince başka yerlerde kullanılmak üzere amfinin taşları sökülmüş.
12. El Jem-Tunus
MÖ. 238 civarları oval biçimli inşa edilmiş Antik Roma’ya ait en büyük amfilerden biridir. Gladyatör filminin çekimlerinin yapıldığı son derece iyi korunmuş durumdaki amfi, 35 bin kişilik kapasiteye sahip.
Yararlanılan Kaynaklar: 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12 13