Konuk yazarımız Kenan Serkan listeledi, haberiniz olsun. (Kenan Serkan)
Her ne kadar “Adamlar artık bir tuşa basıyor şehirler yok oluyor, tank ne ki?” diye düşünenlerimiz çok ise de tanklar hâlâ ülkelerin çuvalla para akıttığı, binlercesini elinde tuttuğu savaş araçlarından biri.
Bir ülke diğerini tehdit eder gibi olduğu zaman analistlerin ilk açıp baktığı şey iki tarafın kaç tankı var, modeli ne gibi özellikler oluyor. Onlarca tonluk bu korkutucu araçlar ilk ortaya çıktıkları 1916 senesinden bugüne kadar bir sürü değişim geçirdi.
Tanklar hâlâ var evet ama bu tankların karşısında geçmişten bugüne ne vardı… İşte buyrun huzurlarınızda geçmişten bugüne 15 mühim anti-tank makinesi.
Mauser T Tüfeği
Tanklarla karşılaşınca ne yapacağını bilemeyen Almanlar, tankın normal tüfeklerle delinmediğini görünce daha büyük bir tüfek gerektiğini düşünmüşler. 1916’da Hulk gibi bir arkadaşı dahi zorlayacak 17 kiloluk böyle bir silah yapmışlar. Yaprak sarma gibi 13 mm mermiler atan bu silahın biraz geri tepeceğini savaşın heyecanı içinde unutmuş olsalar gerek, zira tank görüp bu tüfeği omuzlayıp “Ya Allah!” diyen her asker ikinci mermide omzunu çıkarmış.
Boys Anti-tank
Bu da tüfek konseptine bir İngiliz yaklaşımı. İngilizler rahatına düşkün millet denirse es geçmemek lazım. Yukarıdaki T tüfeğinin eşek ölüsü ağırlığını azaltamayınca bari konforu artıralım diyerek tüfeğin arkasına bir yastık, altına bir sehpa, namlusuna da fren koymuşlar.
Satchel
Dünya üzerinde her sorun yeteri kadar patlayıcı ile çözülür derler. Tanklar savaş meydanında bela haline gelmeye başlayınca bu düsturu raftan indirip kullanmaya çalışanlar da çok oldu. Satchel bir sırt çantasının içine istiflenmiş patlayıcı. Tank görünce gidip tankın altına üstüne atıp kaçıyorsunuz. Plan bu yani. Nice koç yiğitler bu satchel charge uğruna şehadet şerbetini içti bilinmiyor ancak sırtınızda 3 kilo TNT ile ordan oraya koşmak bir kere bir dert. Unutup çantayla sırtüstü yere yatsanız parçanızı bulamazlar. Devreniz ne taşıdığınızı bilmez eşşek şakası yapar etrafta kurtulan olmaz. Kısacası o tank bırakın gelsin hiç uğraşmayın.
Mayın
Bunu da tankın geçeceği yere koyuyorsunuz. Tank üstünden geçince patlıyor. Ancak geçmeyince de patlamıyor. Biri üzerinden geçene ya da kendisini bulup alana kadar yıllarca bekliyor. Bahar geliyor çiçekler açıyor, güz geliyor yapraklar düşüyor ancak mayın hep tankı bekliyor. Sonra siz savaş bitince çoluğu çocuğu arabaya koyup işte babanız burada kahramanca çarpıştı diye lafa giriyorsunuz sonra birden bir şey oluyor, bir şimşek çakar gibi oluyor, ortalık bir ısınıyor bir sıcak yeller esiyor alttan alttan. İşte öyle bir şey.
Molotof Kokteyli
Molotof Kokteyli’nin tanklara karşı ortaya çıktığını biliyor muydunuz? 1939-40 Finlandiya ile Sovyetler Birliği arasında geçen kış savaşında Rus tanklarına karşı pek silahı olmayan Finler ülkede savaş gereci üretmeyen tek fabrika olan Tekel fabrikasını (Alko) anti-tank Ar-Ge çalışmasına zorluyorlar. Onlar da metanol, zift, deterjan, votka, bal, gazyağı gibi çok alakasız bir simya formülü ile her koşulda yanan tam böyle tankların orasına burasına atmalık bir yangın bombası geliştiriyorlar. Her nasılsa çok da etkili oluyor, eksozuna atıyorsunuz motor boğuluyor, tepesine atıyorsunuz mürettebat yanıyor. 55 saat hiç durmadan yanarmış bunlar. Bir ufak votka fiyatına bir tank götürüyorsunuz.
Anti-tank Topu
Tankın başına asıl bela işte bu arkadaş. 75 mm aşırı hızlı bir zırh delici mermiyi 3 kilometre öteye maharetle atıyor. Denk getirdi mi zırh falan dinlemiyor ancak bir kere nerde olduğu tespit edildi mi de ordan kaçamıyorsunuz.
Köpekler
Dünyada ruh hastasından bol ne var… Yunusların denizaltı aramakta kullanıldığını duyan Ruslar hayvanların savaş sanatına olan bu katkısından çok etkileniyor ve benzer Ar-Ge çalışmasına girişiyorlar. İnsan dostu bir hayvan konsepti olarak karada zavallı köpekleri seçiyorlar ve köpek davranışları uzun süre inceleniyor. En sonunda hayvanların sırtına birer kiloluk TNT düzenekleri bağlayıp semer tarzı bir şekilde bunu köpeğe giydiriyorlar. İki gün dövülüp sindirilen ve çok korkutulan köpekler bir tank savaşının vuku bulduğu yerde savaş meydanına salınıyor ve klasik köpek davranışı sergileyerek korkudan altına girebilecekleri bir yer arıyorlar. Çayırda da tek saklanabilecekleri yer düşman tanklarının altı oluyor. Köpek oraya can havliyle kendisini atıp patlıyor. Sonra da savaş neden kötüdür diyorsunuz.
Stuka
“Tankların başına bela dediğimiz anti-tank topları iyi hoş amma biz bunları uçağa da taksak hem uçsak hem atsak” gibi bir şakanın espri kabiliyeti gelişmemiş Alman milleti tarafından ciddiye alınıp, Alman mühendisliği tarafından da gerçeğe dönüştürülmesi sonucunda Stuka G uçakları ortaya çıkmış. Tankların en zayıf zırhları tepesinde olduğundan tam tepeden tanka top atmak da işte böyle bir zihniyetin ürünü. Adamlar yapmış. Nitekim çok da işe yaramış. Pilot Hans Ulrich Rudel bununla 519 tank vurmuş.
Tank Avcısı
Tanka karşı tank biraz maliyetli bir sistem olduğundan, tanka karşı tank avcıları geliştirenler de yok değil. Bunların rakipleri tanklardan farkı tepelerinde dönen bir kulelerin, taretlerin olmaması. Haliyle daha ucuza geliyor ve tek amaçları tank vurmak. Tanklardan daha güçlü silahları var, daha hızlılar ama başka bir işte kullanamıyorsunuz. Parası olan düşman tankını bunlarla patlatıyor diyelim.
Panzerfaust
Mansiyon ödülü bu aletle yine Almanlara gidiyor. Bir çocuğun bile taşıyabileceği kadar hafif, tetiği çekilince 50 metre fırlayıp tankı yandan konserve gibi açan bir tür bomba atar. O kadar etkili ki pek çok devlet işi gücü bırakıp bunların kopyalarını üretmeye başladı. Tank vurmanın molotof kadar ucuz olmasa da ucuz, molotof’tan 50 metre daha güvenli metodu işte bu. Zamanının optimum tank patlatma aygıtı bizce bunlar.
Bazuka
Amerikalı da boş durur mu. O da kendince tüpten ateşlenebilen yeniden doldurulabilir pratik bir anti-tank roketi yapmış. Düşman tankını deldiğini gören bilen yok ama Hollywood deliyor diyor. Marshall yardımı ile de ülkemize bolca gelen bazukalar halen pek çok karakolda soba borusu işlevi görüyor diyorlar. Araştırmalar sürüyor…
RPG7
Rusların bir savaştan ders çıkarma yeteneği bu alette görülebilir. Panzerfaust konsepti Rusların elinde böyle muazzam bir hale geliyor. Hafif, yeniden doldurulabilir, ucuz, tek kişi tarafından atılabilen dünyadaki her tankı saf dışı bırakabilen ancak kolayca elde edilmesi sayesinde de (Rusya dâhil) her ülkenin başına bela olmuş RPG7 modern dünyanın tank patlatmada ki tercihi. Ortamda tank yoksa 9 farklı çeşit başlığıyla günün anlam ve önemine uygun hedefler de patlatabiliyor. 2003’te Amerikalıların medar-ı iftiharı M1A2 Abrams tankını delen 50 dolarlık kaçak bir RPG7 idi. Siz hesap edin gerisini.
A10 Thunderbolt
Tank tank olalı böyle zulüm görmedi sayın okurlar. Ses altı hızlarda uçan yavaş bir uçağın burnuna dakikada 3.000 mermi atan 30 mm 6 namlulu GAU8 diye bir top koymuşlar. O kadar güçlü ki ateş edilince uçak yavaşlıyor falan. Nitekim attığı mermiler zayıflatılmış uranyum çekirdekleri (DU) ve tungsten-carbide içerdiği için tank mank dinlemeden her şeyi deliyor. 1990 Körfez Savaşı ve 2003 yılında Irak’ın işgal edilmesi sırasında kendisinin ortamda olduğunu sanıp tankları bırakıp kaçan Irak Cumhuriyet Muhafızları boşuna can derdinde değiller, onlara da hak vermek lazım. Pahalı bir alet nitekim o tanklar patlayacak!
TOW
Bu da bir roket. Ancak atınca rüzgâr esti, güneş battı, inek dağa kaçtı gibi bahanelerle ıska geçmeyi minimuma indirmek için bir de güdüm sistemi koymuşlar. Attığım rokete havada nasıl güdüm veriyorum demekte haklısınız. Telle veriyorsunuz. Roketin yanında 1 kilometre de ince tel veriyorlar. Attıktan sonra roket teli yanında sürüklüyor. Sonra fikir değiştirip “Yok roketim sağa gitsin” diyorsanız sağa gidiyor, “Sola gitsin” diyorsunuz ama bakıyorsunuz tel bitmiş roket gitmiş. Siz karar vermeden tetiğe basmayın.
Javelin
Tank patlatmanın geldiği son nokta bu oluyor efendim. Tek kişi tarafından taşınan polimer bir tüp ve laptop ağırlığında bilgisayarı ile tankı görünce resimde görüldüğü üzere minibüsü patlamış İlyas Salman gibi yere çöküp roketinizi tanka kilitliyorsunuz. Tetiğe basıyorsunuz. Bu kadar… Roket ilk kademesiyle tüpten fırlıyor. İkincisiyle göğe yükseliyor, üçüncüsüyle tankın en zayıf yeri olan tepesinden girerek yok ediyor. İndirekt ateş ettiğiniz için duvarların arkasından da atabiliyorsunuz. Sonuç: Güvenli, hafif, ölümcül ama pahalı.