Dünyanın en sert coğrafyalarından birinde, Antarktika’nın kalbinde, keşfedilmeyi bekleyen sayısız gizem saklı. Bu kıta kara alanının %98’i devasa buz tabakalarıyla örtülmüş, sıcaklıkların kemiklerinizi titretecek kadar düşük olduğu bir yer. Öyle ki, termometrelerin -98°C’yi gösterdiği bu bölge, sadece soğuk bir çöl değil; aynı zamanda Dünya’nın milyonlarca yıl öncesine ait sırlarını saklayan bir zaman kapsülü. Antarktika, adeta gezegenimizin son sınır noktası. Her yıl, buzların altından gelen yeni bulgular, bilimin sınırlarını zorlamakla kalmıyor, bildiğimizi sandığımız her şeyi sorgulamamıza neden oluyor. Tarih öncesi yaratıklardan zifiri karanlık mağaralarda saklı bambaşka dünyalara kadar, burada keşfedilenler bilim kurgu filmlerinden çıkmış gibi görünebilir. Ancak şaşırtıcı gerçek şu ki, bu hikâyelerin hepsi gerçeğe dayanıyor. İşte Antarktika’daki inanılmaz keşifler…
1. Erebus Dağı’nın altındaki dünya
Antarktika’nın en aktif yanardağı olan Erebus Dağı, sıradan bir dağ gibi görünse de altında sakladığı gizemle dikkat çekiyor. Dağın derinliklerinde, sıcaklığı 25°C kadar çıkan ve tamamen karanlıkta hayat bulan bir mağara ağı keşfedildi. 2017 yılında yapılan bu keşif, bu mağaralarda evrimleşmiş ve bilim dünyasına henüz tanıtılmamış canlı türlerinin DNA’sını ortaya çıkardı. Turistler bu gizemli mağaralara erişemese de, Ross Adası’na düzenlenen geziler sayesinde Erebus Dağı’nı ve yakındaki McMurdo İstasyonu’nu ziyaret etmek mümkün. Burada yer altı dünyasına dair sergiler ve etkileyici manzaralar sizi bekliyor.
2. Weddell Denizi’ndeki dünyanın en büyük balık çiftliği
2022’de Weddell Denizi’nde yapılan bir keşif, bilim insanlarını hayrete düşürdü. 241.5 kilometre karelik bir alana yayılan devasa bir buz balığı üreme alanı bulundu. Bu alanda yaklaşık 60 milyon yuva, her biri 1.700 yumurtayı koruyan yetişkin balıklarla doluydu.
Bu devasa balık çiftliği turistlere açık olmasa da, Weddell Denizi’ni ziyaret eden kruvaziyer yolcuları, bu balıklarla beslenen fokları sıkça görebilir. Deniz yaşamını yakından izlemek isteyenler için bu bölge adeta bir cennet.
3. Buzların altındaki dev Snow Eagle Gölü
Doğu Antarktika Buz Tabakası’nın altında, tam 34 milyon yıldır el değmemiş bir göl bulunuyor: Lake Snow Eagle. Bu şehir büyüklüğündeki göl, 370.17 kilometre karelik bir alanı kaplıyor ve 3 kilometre kalınlığında buzun altında, 1.6 kilometre derinliğinde bir kanyonun içinde saklanıyor.
Bu göl, ABD’nin meşhur göllerinden çok daha eski ve soğuk. Ziyaretçiler doğrudan gölü göremese de, bölgenin üzerinde yapılan manzaralı uçuşlar sayesinde bu eşsiz alt buzulu yukarıdan izleme fırsatını yakalayabilirler.
İlginizi çekebilir:
Antarktika Hakkında Muhtemelen Daha Önce Duymadığınız 20 Gerçek
4. Factorian: Antarktika’nın en derin noktası
Güney Okyanusu’nda keşfedilen Factorian Deep, Antarktika’nın en derin noktası olarak kayıtlara geçti. 2019 yılında haritalandırılan bu bölge, deniz seviyesinin 7.437 metre altına iniyor.
Bu çukurun derinliklerinde ne olduğu hala bilinmiyor. Ancak araştırma gemileri için yeni bir macera rotası olarak öne çıkıyor. Turist gemileri bu bölgenin yakınından geçerken, ziyaretçilere Dünya’nın en derin noktalarından birinin üzerinden süzülme deneyimi sunuyor.
5. Milyon yıllık DNA zaman kapsülü
Antarktika’daki inanılmaz keşifler yazımıza devam ediyoruz. Scotia Denizi’nde yapılan bir diğer büyüleyici keşif, deniz tabanından alınan tortular arasında bir milyon yıl öncesine ait antik mikroorganizma DNA’sını gün yüzüne çıkardı.
Bu genetik materyal, eski diyatomların izlerini taşıyor ve bu canlıların geçmişteki küresel ısınma dönemlerinde nasıl geliştiğini anlamamıza yardımcı oluyor. Antarktika gezilerine katılanlar, bu tarih öncesi zaman kapsülünün bulunduğu Scotia Denizi’ni sık sık geçiyor.
6. Ross Buz Sahanlığı’nda keşfedilen anemonlar
Bilim insanları Ross Buz Sahanlığı’nı deldiklerinde sadece boş bir su tabakası bulmayı bekliyordu. Ancak buzun derinliklerinde baş aşağı duran, yarı saydam anemonların oluşturduğu eşsiz bir ekosistemle karşılaştılar. Dünya dışı bir görünüme sahip bu yaratıklar, Edwardsiella andrillae adıyla tanımlandı ve buzda yaşayan ilk deniz anemonları türü olarak tarihe geçti. Bu benzersiz yaratıklar, bilim dünyasında büyük bir heyecan yaratırken, turistler Ross Buz Sahanlığı’nın kenarındaki bölgelerde benzer ekosistemleri gözlemleyebilir.
İlginizi çekebilir:
Dünyanın Dibi Antarktika’da Yaşam Hakkında 10 İlginç Bilgi
7. Yer altındaki dev nehir sistemi
Antarktika’daki keşifler arasında en ilgi çekici olan belki de bu nehir ağı. Bu buz kıtasının derinliklerinde, İngiltere’nin Thames Nehri’nden daha uzun bir yer altı nehir ağı keşfedildi. Bu devasa sistem, dört ayrı buz kütlesinin altından geçiyor ve Fransa ile Almanya’nın toplam yüzölçümüne eşit bir alana yayılıyor. Çevresindeki buzlar eridiğinde küresel deniz seviyesini 4 metreye kadar yükseltebileceği tahmin ediliyor. Bu nehir sistemi yer altında olduğu için ziyaretçiler tarafından doğrudan görülmese de, yüzeyde oluşturduğu ilginç şekiller helikopter turları sırasında fark edilebiliyor.
8. Fosilleşmiş bitkiler
Antarktika’nın en duygusal keşiflerinden biri, Robert Scott’ın talihsiz keşif gezisinde ortaya çıktı. Ekip, ölümle burun buruna geldikleri bir anda, fosilleşmiş Glossopteris bitkisinin yapraklarını bulmayı başardı. Bu fosiller, kıtanın bir zamanlar Güney Yarımküre’deki diğer kara parçalarıyla bağlantılı olduğunu kanıtladı. Ziyaretçiler, bu tarihi kalıntıları Ross Adası’ndaki Scott’ın korunmuş keşif kulübesinde görebilir ve bu dramatik keşfin izini sürebilirler.
9. Dev Polynya
Antarktika’nın Weddell Denizi üzerinde yapılan uydu gözlemleri, yaklaşık olarak 77.699 kilometre kare büyüklüğünde devasa bir delik ortaya çıkardı. “Polynya” adı verilen bu buzsuz alan, kıtanın en büyük ve en gizemli fenomenlerinden biri olarak kabul ediliyor. Her ne kadar bu dev delik geçici olsa da, Antarktika’ya düzenlenen gemi turları sırasında daha küçük polinyaları görmek mümkün.
10. Seymour Adası’nın deniz canavarı
Antarktika’daki inanılmaz keşifler yazımızın sonuna geldik. Antarktika’nın Seymour Adası, devasa bir keşfe ev sahipliği yaptı. Paleontologlar burada 40 metre uzunluğunda, tarih öncesi bir deniz sürüngeni olan plesiosaur’un fosillerini buldular. Bu dev avcı, dinozorların yok oluşundan hemen önce yaşamış ve Antarktika’nın Mezozoik Dönem’de yaşam dolu olduğunu kanıtlamıştı. Ziyaretçiler, Seymour Adası’nın fosil açısından zengin sahillerini keşif gezileri sırasında ziyaret edebilir ve tarih öncesi bu devlerin kalıntılarına yakından bakabilir.
Kaynak: 1