“Hayatımı kaos, acı ve ölüm üzerine inşa etmem kesinlikle imkânsız. Dünyanın yavaş yavaş bir çöle dönüştüğünü görüyorum, bir gün bizi de yok edecek olan gökyüzü gürültüsünün sesini duyabiliyorum. Ama yine de gökyüzüne baktığımda her şeyin düzeleceğini, bu zulmün sona ereceğini, huzur ve sükunetin geri geleceğini bir şekilde hissediyorum.” Bu sözler, henüz 15 yaşındayken Nazi toplama kampına götürülen ve orada kaptığı tifüs nedeniyle hayatını kaybeden Anne Frank’a ait. Anne, ailesiyle birlikte SS subayları tarafından yakalanmadan önceki 2 yıl boyunca, Hollanda’da saklandıkları küçücük evde yaşadığı tüm korkuları ve umutlarını bir günlüğe yazdı. Holokost’a dair en önemli belgelerden biri olan bu günlük, bir kitap haline getirilip 70 dile çevrildi. Aynı zamanda hikâye, beyaz perdeye ve sahneye de uyarlandı. Gelin şimdi tüm dünyada yankı uyandıran bu önemli günlüğün yazarı Anne Frank kimdir ve hikayesi dünyayı nasıl değiştirdi birlikte inceleyelim.
Anne Frank 1929 yılında Almanya’nın Frankfurt şehrinde doğdu
Doğduğu yıllarda Almanya’da işsizlik oranı yüksekti, halk yoksulluktan kırılıyordu. Aynı zamanda bu dönem, Adolf Hitler’in giderek taraftar topladığı ve yaygınlaşan antisemitizm duygulardan faydalandığı yıllara denk geliyordu. Hitler, tabiri caizse Yahudilerden nefret ediyor ve Almanya’daki neredeyse tüm problemlerden onları sorumlu tutuyordu.
Yahudilere karşı artan nefret söylemleri ve kötü ekonomi nedeniyle Anne Frank ve ailesi Hollanda’ya gitmek zorunda kaldı
Babası Otto, Amsterdam’da pektin ticareti yapan bir şirket kurdu. Kısa sürede Anne Frank da Hollanda’yı sevmeye başladı. Yerel dili öğrendi, yeni arkadaşlar edindi ve bir Hollanda okuluna kaydoldu.
Çok geçmeden Nazi Almanya’sı 10 Mayıs 1940’ta Hollanda’yı işgal etti
5 gün sonra ise Hollanda ordusu Almanya’ya teslim oldu. Naziler, yavaş ama emin adımlarla Yahudilerin Hollanda’daki hayatını zorlaştıracak yasa ve düzenlemeler getiriyordu. Parklar, sinemalar yasaklanıyor, sahibi Yahudi olmayan dükkanlara girmeleri engelleniyordu. Kurallar gün geçtikçe ağırlaştı ve son olarak Yahudilerin kendi işlerini yapmaları yasaklandı. Bunun sonucunda Anne’nin babası Otto şirketini kaybetti. Anne dahil tüm çocuklar ise ayrı olan Yahudi okullarına gitmek zorunda kaldı.
Naziler her seferinde bir adım daha ileri giderek Hollanda’daki Yahudiler için hayatı zorlaştırıyordu
Yahudiler, artık yakalarına Davut Yıldızı takmak zorunda bırakılırlarken, diğer taraftan Hollanda’dan sürülecekleri dedikodusu halk arasında hızla yayılıyordu. Tam bu sıralarda Anne’nin kendisinden 3 yaş büyük ablası Margot, 5 Temmuz 1942’de Nazi Almanya’sı tarafından çalışma kampı için rapor vermesi adına ülkeye çağırıldı. Bu durumdan şüphelenen ve çağrının rapor için olmadığını düşünen aile, ertesi gün saklanmaya karar verdi.
Anne’in babası Otto Frank, 1942 baharında iş yerinin ek binasında bir saklanma yeri hazırlamaya başladı
Eski meslektaşlarından yardım alarak bir yaşam alanı oluşturmaya çalışan Otto’ya, kalacakları yer sıkışık olmasına rağmen 4 kişi daha katıldı. Saklanmaya gitmeden kısa bir süre önce ailesi Anne’ye 13. yaş günü için bir günlük hediye etmişti. Anne Frank, saklandıkları Prinsengracht 263 adresindeki küçük evde yaşadığı tüm olayları iki yıl boyunca bu günlüğe yazdı. Aynı zamanda duygu ve düşüncelerine de günlüğünde yer veren Anne Frank, aslında tüm dünyada yankı uyandıracak bir savaş belgesi yazdığının farkında değildi.
O sırada İngiltere’de bulunan Hollanda’nın Eğitim Bakanı, Radio Orange verdiği bir demeçte, savaş günlüklerinin ve belgelerinin saklanması için özel bir çağrı yapmıştı
Bunu öğrenen Anne Frank, Gizli Ek adını verdiği tek bir hikâyede yaşadıklarını daha detaylı olarak yeniden yazmaya başladı. Anne, günlüğü tekrar yazmaya başladı ancak yazısı bitmeden o ve diğer saklanan insanlar 4 Ağustos 1944’te polis memurları tarafından yakalandı. Baskına rağmen Anne’nin yazılarının bir kısmı onların saklanmasına yardım eden Miep Gies tarafından uzunca bir süre korundu.
8 Ağustos’ta Westerbrok’a gönderilen Frank ailesi, bundan bir ay sonra SS subayları tarafından Polonya’daki Auschwitz Toplama Kampı’na giden bir trene bindirildi
3 gün süren yolculuğun sonunda doktorlar, kimlerin ağır işlerde çalışıp çalışamayacağını kontrol edebilmek için yaklaşık 1000 kişiyi muayeneden geçirdiler. Anne, kız kardeşi Margot ve anneleri Edith Frank, kadınlar için ayrılan toplama kampına götürülürken, baba Otto Frank kendisini erkekler kampında buldu.
Kasım 1944’te Anne Frank ve ablası Margot, Bergen-Belsen toplama kampına götürülürken ebeveynleri Auschwitz’de kaldı
Bergen-Belsen toplama kampında şartlar daha zorlayıcıydı; yiyecek kıtlığı, soğuk hava ve salgın hastalıklar nedeniyle her gün onlarca kişi ölüyordu. Kampa getirildikten kısa bir süre sonra Anne ve Margot kardeşler de tifüs kaptı. 1945 yılının şubat ayında önce Margot, daha sonra Anne Frank hastalıktan dolayı hayata veda etti. Anneleri Edith ise 1945 yılının ocak ayında Auschwitz’deki toplama kampında vefat etti. Bu korkunç yolculukta hayatta kalan tek kişi baba Otto Frank oldu. Sovyet Kuvvetleri’nin Auschwitz toplama kampındakileri serbest bırakmasının ardından Hollanda’ya dönen Otto, kızlarının ve eşi Edith’in artık hayatta olmadığını burada öğrendi.
Anne Frank’ın saklandıkları süre boyunca korkularını, umutlarını ve yaşadıklarını kaydettiği günlüğü, Frank ailesinin gizlenmesine yardım eden Miep Gies tarafından korunmuştu
Baba Otto Hollanda’ya döndüğünde Gies, Anne Frank’ın tuttuğu günlüğü Otto’ya teslim etti. Arkadaşlarının ısrarıyla Otto Frank kızının yazdığı günlüğün yayınlanmasına onay verdi ve ilk etapta 3.000 kopyası basıldı. Daha sonra 70 dile çevrilen günlük hem sahneye hem de beyaz perdeye uyarlandı. Saklandıkları yer ise 1960 yılında müzeye dönüştürüldü. Böylece dünyanın her yerinden insanlar, Anne Frank’ın hikâyesiyle tanışıp Holokost’un korkunç yüzüne birebir şahit oldu. Uzun bir süredir Anne Frank’ın mirasını yaşatmak isteyen birçok kurum, kuruluş ve kişi yoksul çocukların hayat şartlarını iyileştirebilmek için sayısız burs programı uyguluyor. Bugün de Anne Frank adına gençleri yetiştirmek için yapılan çalışmalar hız kesmeden devam ediyor.
Bu içeriğimiz de ilginizi çekebilir:
17 Maddede Bir Savaşın Kirli Yüzünü Belgeleyen Anne Frank’ın Hatıra Defteri