Şüphesiz, Dostoyevski’nin edebiyat alanına kazandırdığı eserleri, dünya klasikleri arasında en vazgeçemediklerimizden. Kusursuz bir edebi yönün yanı sıra, yaşamı da büyük ölçüde dikkatimizi çekiyor onun. Çocukluğunu çoğu zaman sarhoş bir baba ve hasta bir anne arasında geçirmiş biri çünkü Dostoyevski. Genç yaşında, annesini tüberkülozdan kaybetmiş ve sert disiplinli bir okulda almış eğitimini. Sonrasında da zaten orduda görev almış. Ancak askerlikten her zaman nefret etmiş ve bu yüzden kısa zaman içinde yazarlıkla tanışmış. Yaşadıkları ve çok da kolay sayılmayacak hikayesi, yansımış her zaman eserlerine.
Ellili yaşlarında içine bazen bir karamsarlık ve ağırlık çöken Dostoyevski, bu durumu ikinci eşi Anna Grigoriyevna Snitkina’ya “Sanki bir suç işlemişim gibi bir çeşit sebepsiz hüzün ve keder içindeyim” diye açıklamış. Eşi Anna, onun en bunalımlı anlarında sığındığı bir liman olmuş daima.
Anna ile aralarındaki aşk, bize bilmediğimiz bir Dostoyevski’yi gösterecek. Bu yüzden hep birlikte bakalım istedik bu çok sevdiğimiz yazarın eşiyle yaşadığı aşka.
1. Anna ve Dostoyevski arasındaki aşk, ilk görüşte olmasa da sonrasında kuvvetli bir aşka dönüşecekti
Dostoyevski, Ekim 1866’da çalışmalarını kağıda aktarması için henüz 20 yaşındaki Snitkina’yı işe alır. İlk görüşte aşk olmasa da, zamanla aralarında karşılıklı bir çekim belirir. Anna Grigorievna Snitkina, Dostoyevski’yi ilk gördüğü anı şu sözleriyle anlatmıştır: “Hiçbir şey Fyodor’la ilk kez karşılaştığımdaki zavallı görünüşünü tarif edemez. Kafası karışık, endişeli, aciz, yalnız, asabi ve neredeyse hasta gibi görünüyordu.”
2. Dostoyevski, Anna’ya olan hislerini küçük bir oyunla ortaya koydu
Anna ile Dostoyevski birlikte çalışmaya başlayalı daha bir ay bile olmamışken, Dostoyevksi, aklına bir fikir geldiğini ve Anna adında bir kadına aşık olan yaşlı bir sanatçı hakkında bir roman yazmak istediğini söyler. Ve Anna’ya sorar: “Böyle bir ilişki mümkün olabilir mi?” Anna ise olabileceğini ve gerçek aşkın görünüşe hapsedilemeyeceğini söyler Dostoyevski’ye.
3. Ve beklediği karşılığı da gördü aşkına
Dostoyevski sözlerine şöyle devam eder: “Kendini onun yerine koy. Farz edelim ki, o sanatçı, yani ben, sana aşık olduğunu itiraf ediyor ve senden karısı olmanı istiyor. Ne derdin?”
Anna bir an bile düşünmeden: “Onu sevdiğimi ve hayatım boyunca seveceğimi söylerdim.” der ve üç ay sonra da evlenir aşıklar.
4. Dostoyevski’nin kumar bağımlılığı yüzünden evlilikleri her zaman düz bir çizgide gitmedi
Evliliklerinin ilk yılları Dostoyevski’nin kumara olan düşkünlüğü yüzünden sarsıntılı geçer. İkisi kız dört çocukları dünyaya gelir ancak bunlardan sadece ikisi uzun ömürlü olur. Yine de çocukları olduktan sonra Dostoyevski’nin kumar bağımlılığı belli ölçüde azalır. Maddi sorunlar yaşamaya devam etseler bile Dostoyevski’nin ölümüne kadar mutlu bir şekilde yaşarlar.
5. Ama o her zaman çok sevdi Anna’sını
Anna, Dostoyevski’nin ona bakışıyla ilgili olarak şu sözleri söylemiştir:
“Öyle göz alıcı bir güzelliğim de yoktu, ne özel bir yeteneğim ne de sıradışı bir zekam vardı, düz bir eğitim almıştım. Buna karşın zeki, üstün yeteneklere sahip bir erkekten büyük saygı görüyor, neredeyse tapılıyordum.”
6. “Beni hayatta anlamış olan tek kadın sensin”
Dostoyevski ise bu cümleyi çok değer verdiği Anna’sı için söylemiştir. Anna, onun her zaman en büyük destekçisi olmuş, eserlerini ortaya koyduğu en verimli döneminde de yanında bulunmuştur. Hiçkimsenin anlamadığı kadar anlamaya çalışmıştır Dostoyevski’yi.
7. Anna Grigorievna Snitkina da, aralarındaki aşkı ve hatıralarını “Fyodor Dostoyevski” isimli kitapta anlatmış
Bu güzel aşıkların hatıralarından oluşan “Fyodor Dostoyevksi” kitabı, Dostoyevski’yi dönemin içinde tanımak ve sosyal hayatta nasıl bir insan olduğunu görme imkanı sağlaması açısından oldukça önemlidir. Kitap, Anna’nın hatıralarından oluşmaktadır. Ve kitabı özel kılan şey ise, duygusal bir bakış açısıyla eşi tarafından yapılmış olması.
8. Kitapta bilmediğimiz bir Dostoyevski gözler önüne seriliyor
Anna, kitapta ilk olarak 17 yıl boyunca hayat arkadaşlığı yaptığı Dostoyevski ile tanışmalarını anlatır. Sonrasında ise kocasına iyi gelmeye çalışan bir Anna görülür. İyi bir eş olmanın dışında; Suç ve Ceza, Kumarbaz, Karamazov Kardeşler gibi kitapların oluşum süreçlerinde de yer alıyor olduğu için, o süreçlere de değinir Anna. Birçok romanın, borçları kapatmak üzere yazılmış olduğundan bahseden Anna, bizleri bilmediğimiz bir Dostoyevski ile karşılaştırır.
9. Sonunda gördüğümüz de “Anna’nın fedakarlıklarından beslenen bir Dostoyevski” oluyor
Anna’nın gözünden Dostoyevski’yi gördüğümüz bu kitap aynı zamanda edebiyat dünyasına kazandırılmış bir kaynak niteliğinde. Bize, onun edebi yanının dışında; iyi bir baba, iyi bir eş olduğunu ve Anna’nın fedakarlıklarından beslendiği gerçeğini gösteriyor.