Asbest ya da başka bir deyişle amyant, Anadolu’da uzun zamandan beridir yaygın şekilde kullanılan ve değişik isimlerle anılan kanserojen bir mineral. Sahip olduğu fiziksel özelliklerden dolayı geçmişte sanayide çok sayıda iş için tercih edilen asbestin kullanımı, sağlığa zararlı olduğu anlaşıldığı için pek çok ülkede yasaklanmıştır. Türkiye’de de asbest kullanımı 2011 yılından beri yasaktır.
Çok çok küçük lifleri çıplak gözle görülmeyen asbestin hemen hemen tüm asbest türleri ciddi sağlık sorunlarına sebep olur. Akciğer kanseri, mezotelyoma ve asbestoz bu sağlık sorunlarının en başta gelenlerindendir.
Asbest ısıya, aşınmaya ve kimyasal maddelere karşı son derece dayanıklı kanserojen bir maddedir.
Solunum yoluyla vücuda girdiği zaman hastalıklara yol açmaktadır, ancak bu hastalıkların ortaya çıkması uzun yıllar sürebilir. Özellikle akciğer zarı kanserinin ortaya çıkmasında etkili olmaktadır. Halk arasında ak toprak, çorak toprak, gök toprak isimleriyle de anılmakta olan asbest minerali çok miktarda kanserojen içermektedir.
Akdeniz Üniversitesi’nin eski öğretim görevlilerinden (KHK ile uzaklaştırılmış olan) Gıda Mühendisi Bülent Şık asbest ile ilgili olarak Mimarlar Odası’nda düzenlenen toplantıda şunları dile getirmiştir:
“Asbest eskiden yapılarda yağlacıyı ya da izolasyon sağlamak için kullanılan ama kanser yapıcı olduğu anlaşıldıktan sonra kullanımı yasaklanan bir kimyasal madde. Eski binalar yıkılırken cüruf ve toz ile çevreye yayılır. Asbest tozu camsı ya da lifli bir yapıya sahiptir. Beyaz, mavi ya da kahverengi asbest olarak bilinen türleri, yıkım esnasında açığa çıkan tozun çevreye yayılması ile insan sağlığına büyük zarar verir. Asbest hem sulara karışabilir hem de solunum yoluyla insan vücuduna girebilir. Uluslararası Kanser Araştırmaları Ajansı (IARC) asbesti ‘kesin kanser yapıcı’ madde olarak tanımlamaktadır. Yani bu ifade “kansere neden olduğuna dair hiçbir şüphe yok” anlamına gelmektedir. Yıkım esnasında açığa çıkan toz, yıkım işinde çalışan işçiler, oradan geçen kişiler, yıkım esnasında oradan geçenler, çevrede oturan kişiler için ciddi sağlık riski oluşturur. Ayrıca rüzgârla birlikte asbest tozlarının taşınması da halk sağlığı için tehdidi büyütecektir.”
Asbest’in bolca kullanıldığı bir bina ise şu an Türkiye’nin gündeminde; Ankara’nın merkezinde bulunan eski Havagazı Fabrikası.
İçerisinde 350 ton asbest barındırdığı uzmanlarca belgelenmiş olan tarihi Havagazı Fabrikası’nın, Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından gerekli hiçbir önlem alınmadan yıkılması ciddi bir paniğe neden oldu. Öyle ki uzmanlar derhal bölgenin karantinaya alınması ve okulların tatil edilmesi gerektiğini belirttiler.
Yapısında kanserojen asbest maddesi barındıran, yıkım kararı yargıya taşınan, tüm bunların yanı sıra Kültür Bakanlığı’nın da tescilli endüstri mirası olduğu gerekçesiyle yıkımına karşı çıktığı bir bina neden aceleyle, önlem alınmadan yıkılmaya başlanır, insan gerçekten merak ediyor.
Mimarlar Odası Ankara Şubesi’nin Başkanı Tezcan Karakuş Candan bu yıkım hakkında gayet ciddi uyarılarda bulundu:
“Ankara halkı önlemini almayan Büyükşehir Belediyesi’ne karşı kendi önlemini almalı ve bölgeden uzak durmalı. Ancak orası şehrin merkezi. Yıkım alanının yakınında Atatürk Lisesi, Gazi Üniversitesi, her gün binlerce kişinin girdiği Ankara Garı ve çok sayıda da konut bulunuyor. Bu yıkım bir cinayettir”.
Ankara’da yaşanan bu asbest faciası meclis gündemine de taşındı.
CHP milletvekili Dr. Murat Emir, yıkılan Havagazı Fabrikası’na ilişkin tartışmaların arsaya ilişkin imar planı değişiklikleri ile sınırlı kalmadığını, alanda bulunan fabrika hafriyatının da önemli bir sağlık sorunu oluşturduğunu belirterek. “İşin bir başka önemli tarafı da yıkılan tarihi fabrikanın hafriyatının kaldırılmasında ortaya çıkacak “asbest”tir. Asbest, ısıya, sürtünmeye ve alkali ortama karşı dayanıklı, yüksek gerilme direncine sahip, lifsel, fleksibl ve ticari önemi olan bir silikat mineralidir. 20. yüzyılın ikinci yarısından sonra karsinojenik olması ortaya çıkınca, ismi “öldürücü toz” olmuştur. Serbest asbest liflerine maruziyetinin sebep olabileceği hastalıklar arasında asbestoz, mezotelyoma, akciğer kanseri ve mide-bağırsak kanseri sayılabilir. Asbest kesinlikle kontrolsüz ve denetimsiz sökülmemelidir. Bu yapıda bulunan 350 ton civarında olduğu belirtilen asbestin, bilimsel kurallara uygun biçimde kaldırılmıyor olması, toplum sağlığı açısından büyük risk yaratmaktadır” diyen CHP’li Emir, Başbakan Binali Yıldırım’a bazı sorular yöneltti.
Yaşanan tüm bu olayların ardından Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, Havagazı Fabrikası’ndaki asbestli bölgede yıkım çalışmalarının henüz başlamadığını söyledi.
Fabrikadaki asbest kaçağının ortadan kaldırılması için kurul kararı alındığını belirten Gökçek, “Orası gerekli teknik özelliklere uyulmak kaydıyla ortadan kaldırılıyor. Bunu özel ihale ettik. Bu konuda ehliyetli olan bir firma var. O firma bu işleri yaparken özel kıyafetler giyiyor. Kaçak olmaması için binanın üzerine özel bir file geçiriliyor. Burdaki borular kesildikten sonra önü ve arkası tamamen özel naylonlarla hava almayacak şekilde kaplanıyor. Etrafı asbestle tehdit edilmemesi amacıyla böyle bir iş yapılıyor. Giderken bunu götüren tankerler hava kaçırmamak üzere özel yapılmış, normalden daha fazla yükseliğe sahip özel TIR’lar, kamyonlar kullanılıyor. Dolayısıyla herhangi bir tehlikesi yok. Tam tersine Ankara’yı bir sıkıntıdan, ilerde maruz kalınacak sızıntıdan kurtarmak için yapılan bir operasyon bu. Şu ana kadar asbestle ilgli bir operasyon başlamadı. En ufak bir toz ortaya çıkmasın diye devamlı olarak sulanıyor. İnşallah yarından sonra(çarşamba) mevcut olan boruların kesilerek özel naylonlara alınması ehliyetli kadro tarafından gerçekleştirilecek.” açıklamasında bulundu.
Ankara Büyükşehir Belediyesi “tüm önlemler alındı” derken meslek odaları gerekli önlemlerin alınmadığını belirterek asbest tehlikesine karşı şu iddiaları dile getirdi:
-Tok Sokak Dış Duvar üstünden, Enerji SA mescit arkasından ve sahada çalışma yapılan 2 kepçeden alınan numunelerde yüzde 15 ila yüzde 40 arasında asbest türünün en tehlikesi olan amphibole tespit edildi.
-Ankara Büyükşehir Belediyesi bu ihaleyi yapamadan önce baca sağlamlaştırılması yapmalıydı. Baca yıkılınca asbestli materyal tüm hafriyat alanına bulaştı.
-Gerek bu hafriyat taşınırken gerek işçiler çalışırken bölgeye asbest lifleri yayılmakta.
-Bu yıkımda çalışan işçiler, alana yakın oturan mahalle sakinleri ve çevrede işyerleri bulunan vatandaşlarımızı için önlem alınmalıydı. Yapılmadı.
-Ankara Büyükşehir Belediyesi, hiçbir önlem almadan 350 ton asbest bulunan yapıda yıkım işlemi başlattı.
-Yönetmelik ve yasalarla uygun yıkım yapılmadı. Asbestten korumak için file tül hiç bir işe yaramayacak koruma önlemi alındı.
-Kamyonlar brandasız çalışıyor, bu asbestli hafriyatı çevreye saçarak gidiyorlar. Ayrıca dökümün yapıldığı alanda tarım arazisi ve yerleşim yerleri varsa oradaki insanlar da tehdit altında.
-Çalışma alanında duş araçları yok, iptidai konteynerlar koyuldu. Su sıkılarak asbest yok edilemez kuruyunca tekrar zehir saçılacak. Bina içinde alınmış hava akreditasyon ölçüm sonucu açıklanmadı.
–Yıkımdan çıkan parçalar özel olarak paketlenmeden açıkta kamyonlarla taşındı.
-Bölgedeki okul, üniversite ve işyerleri başta olmak üzere yıkımın çevresindeki bütün vatandaşlar tehdit altında.
-13 bin lira muhammen bedele bu yıkım alındı. Bu bedele gecekondu bile yıkılmaz. Kültür Bakanlığı yıkma dedi. Göz göre göre yıkımı başlatarak herkesin sağlığı tehdit edildi.
Olay sadece meslek odaları ve Büyükşehir Belediyesi arasında cereyan etmiyor elbette, Ankaralılar da yaşanan bu gelişmelerden endişeli.
Bir anne Ankara Valisine şu satırları yazdı: “Sayın Valim. Gazi Vakıf Kolejinde kızım okumaktadır. Havagazı fabrikası yıkımı nedeniyle asbest yayılımı söz konusu olduğundan çocuklarımızı veliler olarak okula göndermeme kararı aldık. Büyükşehir belediyesi bilirkişi taraması, kontrollü söküm ve çevre ölçümleri yapmamış yapmışsa da okulları bilgilendirmemiştir. Çok endişeliyiz, bir inceleme ve açıklama bekliyoruz. Rica ediyoruz bize yardımcı olunuz. Söz konusu çocuklar ve sağlıkları. Çocuklar daha ne kadar okuldan kalacaklar, söküm bitince bulaş ne kadar sürecek ve biz bu kararı anne vicdanıyla vermek zorunda neden kalalım? Kontrol, tarama ve bilirkişi raporu görmek istiyoruz ancak bunu Büyükşehir belediyesinden değil tarafsız bir kuruluştan bekliyoruz zira Büyükşehir halkı hiç önemsememiş ve bir açıklama ve önlem, koruma almamıştır. Vatandaş olarak bizim de güvenimiz kalmamıştır söz konusu hayatlar çocuklar olduğu halde. Rica ediyorum bize bu konuda yardımcı olunuz”
Ve nihayet Mimarlar Odası Ankara Şubesi, içinde asbest bulunan ve yıkımına başlanan Maltepe Havagazı Fabrikası’nın yıkımının gerekli önlemler altında yapılmadığını savunarak yıkımın durdurulması için Bölge İdare Mahkemesine başvurdu.
Ankara 7. İdare Mahkemesi, başvuru üzerine Maltepe Havagazı Fabrikası’nın yıkımının durdurulmasına karar verdi.
Ankara Büyükşehir belediyesi yetkilileri, idare mahkemesinin aldığı karara uyacaklarını belirttiler.
Belediye yetkilileri “Bekleme süresinde çevreye yayılması olası asbestten bu işi durduranlar sorumlu olacaktır. Biz bunu bir an önce ortadan kaldırmak için her türlü önlemi almıştık” açıklamasını yaptı.