Ulu Önder Mustafa Kemal Aatatürk’ün Ankara Anıttepe’de bulunan anıt mezarı Anıtkabir, hepimiz için oldukça önemli. Hem mimarisi hem de hissettirdikleriyle büyüleyici bir etkiye sahip olan Anıtkabir elbette merak konusu. Orada bulunan ve görev değişim zamanları dışında gözlerini bile kırpmayan askerler, güvenlik, ziyaretçiler ve Atatürk’ün kabrinin korunması gibi merak edilen pek çok şey var. Askerliğini Anıtkabir’de yapan bir Ekşi Sözlük yazarının verdiği bilgilerle Anıtkabir’in bilinmeyenlerine birlikte göz atalım…
1. Anıtkabir’de askerlerin kaldığı bir birlik binası bulunuyor
Ekşi Sözlük yazarının anlattıklarına göre bu Birlik’te farklı takımlara ait askerler kalıyor. Bunlar Rehber Takımı, Jandarma Takımı, Hizmet Takımı, Kara Takımı, Hava Takımı, Deniz Takımı, Karargah Takımı ve Emniyet Takımı.
2. Kımıldamadan duran askerler yani saygı nöbeti tutan askerler Jandarma Takımı’nın askerleri
3. Askerler hareketsiz durmak için topuktan iğne olmuyor, bu bir şehir efsanesi
Askerler hareketsiz durmak için bazı dayanıklılık eğitimlerinden geçiyorlar. Hareketsiz durmayı öğrendikten sonra yalnızca 1 saat nöbet tutuyorlar. Saat başı izlemesi oldukça keyifli olan nöbet değişimi gerçekleşiyor.
4. Kısa dönem askerlerin birçoğu Anıtkabir Müzesi’nde takım elbiselerle çalışıyor ve gelen gruplara rehberlik yapıyorlar
5. Anıtkabir’in etrafının tellerle çevrili olmamasının sebebi bir askeri alan değil bir anıt mezar olması. Bu nedenle yasalar gereği etrafı çevrilemiyor
6. Anıtkabir’in içinde bir sera, bir köpek eğitim timi ve parkuru, su deposu, malzeme deposu, futbol için küçük bir toprak saha, mini bir golf alanı, dinlenme ve çay bahçesi bulunuyor
7. Anıtkabir’de askerliğini tamamlayan kişiler Atatürk’ün mezar odasına girme şansı buluyor
Anıtkabir’de askerler için düzenlenen terhis töreninin ardından askerler Atatürk’ün mezar odasına girerek saygılarını gösteriyor ve dua ediyorlar.
8. Anıtkabir’de askerlik gelenekleri
Anıtkabir’de askerlik yapanlar için hem eğlenceli hem de farklı bazı gelenekler var. Ekşi Sözlük yazarı farklı gelenekleri şu şekilde anlatıyor: “Bunları kısaca aşti, boyama ve dayak atma olarak sıralayabiliriz. Aşti, kısaca teskeresi yakın olan kişinin çeşitli yiyecek ve içecekleri satın alıp yemek masasını donatarak asker arkadaşlarına verdiği ziyafetin ve jestin adıdır. Yani arkadaşlarını yedirip, içirir gidecek olan kişi. İsmi de zaten Ankara’daki Aşti Otogarı’ndan gelir. İşin boyama kısmı ise muzur tezkerecinin gece koğuş arkadaşları uyurken, gizlice onların el veya ayak parmaklarını oje ile boyamasına denir. Özellikle bu ojelerin zor çıkmasından ötürü oldukça uyuz bir şaka olduğunu söylemek gerek. Dayak kısmı ise tezkeresini alan askerin nizamiye kapısından çıkmasından hemen önce gerçekleşen bir aksiyondur. Özgürlüğüne kavuşacak olan asker 10 tekrar şınav çeker ve diğer herkes ellerinde ne varsa ve Allah ne verdiyse, sırt bölgesi ağırlıklı olmak üzere şanssız kişiyi bir güzel pataklar. Adeta geçmişin ve yaşananların intikamı alınır diyebiliriz.”