1933 yılında o zamanlar Büyük Britanya İmparatorluğu’nun sömürgesi olan Hindistan’da zengin bir toprak sahibi ailenin genç oğlu Amarendra Chandra Pandey cinayete kurban gitti. Olay duyulur duyulmaz hem Hindistan hem de Avrupa’da büyük bir panik yaşandı. Cinayet, bazıları tarafından modern tarihin ilk bireysel biyolojik terör saldırısı olarak nitelendi. Dünya gazeteleri de cinayeti yakından takip ediyordu. Time dergisi olayı “bakteriyle cinayet” olarak tanımlarken birçok medya kuruluşu bunun bir biyolojik saldırı olduğunu ifade ediyordu. Gelin 20. yüzyılda tüm dünyayı sarsan bu olaya yakından bakalım.
26 Kasım 1933 tarihinde Hindistan’ın Kalküta şehrinde Amarendra Chandra Pandey isimli genç bir toprak sahibi, ailesiyle birlikte tren istasyonunda yürüyordu
Yürüdükleri esnada yanlarından geçen bir adam ona hafifçe çarptı. O sırada sağ kolunda, sanki iğne batırılmış gibi hafif bir acı hissetti. 20 yaşındaki Pandey, bu olaydan sonra ailesine “biri bir şey batırdı” şeklinde seslendi. Ona çarpan adam çoktan kalabalığın içine karışıp gözden kaybolmuştu. İlk başta bu olay çok önemsenmedi. Amarendra Chandra Pandey ve ailesi komşu eyalet Carkhand’daki evlerine doğru gitmeye karar verdiler. Bu sırada bazı aile üyeleri ona hemen kan testi yapmasını söylemişti. Pandey’den 10 yaş büyük olan üvey abisi Benoyendra, davet edilmediği halde tren istasyonuna gelmişti. Kimse onun neden orada olduğunu bilmiyordu. Benoyendra, üvey kardeşine olayı sorun yapmaması gerektiğini söylüyordu.
Olaydan 3 gün sonra bir doktor Amarendra’yı muayene etti. Ateşi yükselen genç adam Kalküta’da kalmak zorundaydı
Amarendra’yı muayene eden doktor, onun vücudunda deri altı iğnesi izlerine rastlamıştı. Muayeneden birkaç gün sonra Amarendra’nın ateşi daha fazla yükselmeye başladı. Koltuk altları kabarmaya ve akciğer hastalığının ilk belirtileri kendini göstermeye başlamıştı. 3 Aralık 1933 tarihinde komaya giren Amarendra Chandra Pandey, ertesi günü hayata veda etti.
Doktorlar Amarendra’nın akciğer iltihabı nedeniyle öldüğünü söylemişti. Ancak bir süre sonra gelen laboratuvar sonuçları, kanında vebaya neden olan Yersinia pestis bakterisinin olduğu gösteriyordu
Pire ve kemirgen hayvanlardan insanlara geçen veba hastalığı, 1896 ve 1918 yılları arasında sadece Hindistan’da 12 milyondan fazla insanın ölümüne sebep olmuştu. Bu sayı 1929 – 1938 yılları arasında beş yüz bin civarına düşmüştü. Fakat Kalküta şehrinde 1930 yılından beri tek bir tane vakaya bile rastlanmamıştı. Hindistan polisinin olayla ilgili soruşturmasında Amarendra’nın karmaşık bir aile entrikasının ortasında kaldığı anlaşıldı. Üvey kardeşler, babalarından miras kalan mülk nedeniyle yaklaşık iki yıldır rekabet halindeydi. Öyle ki Hindistan basını erkek kardeşlerden birini “şeytan” diğerini “melek” olarak aktarıyordu. Amarendra; iyi eğitim görmüş, ahlaklı, terbiyeli ve halkın sevdiği kişiydi. Üvey kardeş Benoyendra ise alkol bağımlısı, kadın düşkünü ve ahlaksız bir adam olarak resmediliyordu.
Mahkeme kayıtlarına göre; Benoyendra cinayetten bir yıl önce, 1932 yılında Amarendra’yı öldürmeyi planlamıştı
Benoyendra, doktor arkadaşı Bhattacharya’dan veba bakterisi kültürüne ulaşmasını istemişti. Bhattacharya ise en az dört kere veba bakteri kültürüne ulaşmaya çalıştı. Bu kültür sadece Mumbai’deki Haffkine Enstitüsü’nde bulunuyordu. Ancak Haffkine Enstitüsü, doktorun bu kültürü kullanmasına izin vermedi. Bunun üzerine Bhattacharya, Kalküta’da bir başka doktora gidip ona veba hastalığının tedavisini bulduğunu ve kültürü kullanarak bir test tapmak istediğini söyledi. Mahkeme kayıtlarına göre Bhattacharya en sonunda deney yapmak için enstitü laboratuvarlarını kullanması için yetkilileri ikna etti. Bu sırada Benoyendra da Mumbai’ye geldi. Doktor arkadaşıyla birlikte iki veterinere rüşvet vererek veba bakterisi kültürünü kaçırmayı başardı.
Benoyendra ve Bhattacharya daha sonra Arthur Road Enfeksiyon Hastalıkları Hastanesi’nin laboratuvarında çalışmaya başladı. Beş gün sonra “deneylerini” yarıda bırakan ikili birlikte Kalküta’ya döndü
Kalküta polisi, cinayetten üç ay sonra üvey kardeş Benoyendra ve doktor Bahattacaharya’yı tutukladı. Soruşturma sırasında iki adamın seyahat belgeleri, otel kayıtları ve laboratuvarla yazışmalarını ele geçirdi. Yargı süreci tam dokuz ay devam etti. Sonunda mahkeme, ikilinin Mumbai’den çaldıkları veba bakterisi kültürüyle cinayet işlediklerine hükmetti. İki adam ilk önce ölüm cezası almıştı ancak 1936 yılında cezaları müebbet hapse çevrildi. Zamanın çok ötesinde bir suikast planlayan Benoyendra ve doktor arkadaşı, modern dönemin ilk bireysel biyolojik saldırısını gerçekleştirmişti. Amarendra Chandra Pandey’in ölümünün üzerinden tam 88 sene geçti. Ancak onu öldüren enjeksiyon iğnesi hiçbir zaman bulunamadı.