Alkolün keyif verici etkisi, sosyalleşmeye katkısı, kişiyi öz haline döndürmesi, o hülyalı kafalar, koyuverip gitmiş bakışlar, neşeyle patlayan kahkahalar, saydıkça uzayıp gider. Sonuçta seviyoruz da içiyoruz; hatta başımızda kafası kıyak nesil diye bik bik edildikçe daha da bi zevkle sefayla takılıyoruz. Ama işin diğer tarafından bakan yaklaşımlar da var ve haklılar da. Alkol tüketmenin hem fizyolojik hem de ruhsal olarak kişiye çektirdikleri var.
Geçtiğimiz günlerde James Swanwick adlı bi Avustrulyalı arkadaşın alkolü bıraktıktan sonra yaşamındaki değişimleri aktardığı yazısıyla karşılaştık. Neler yaşadığını nasıl değiştiğini güzel güzel anlatmış. James kardeş alkolik falan da değil, çoğumuz gibi sosyal içici. Arada bir dışarı çıktığında ya da kafasına estiğinde evde takılıyor. Bakalım alkolü bırakmak ona neler yaşatmış ve hayatı nasıl değişmiş.
Her şey bundan 4 yıl önce başlamış. Amaç bir aylığına hiç alkol tüketmemek
Bir aylığına başlayan karar 4 yıllık bir serüvene dönüşmüş ve James komple alkolden uzak kalmış. Tabii ki çevresi ve birlikte dışarı çıktığı arkadaşları sadece soda limon takılan James’e “ne oldu da böyle oldu” diyerek merak etmeye başlamışlar. Aslında James’e ne olduğu belli, hepimizin alkol sonrası yaşadıklarımız.
Eğlencenin patladığı alkollü bir gecenin sabahı
İnsanlıktan çıkarcasına yemek yemek. Normal şartlarda bayılarak yemediğin ürünlere bile saldırmak. James’in hangover kahvaltılarında yaşadığı ülkenin pancakeleri, ağır, yağlı, şekerli ürünleri ön plana çıkıyormuş. Biz de ise gecesinde ıslaklar, dürümler, işkembeler sabahında okkalı menemenler, kaymaklar, ballar, reçeller. Bu durum özellikle 20’li yaşların ortalarına doğru hafiften yağ birikimine ama daha da beteri hiç bitmeyen bir hantallığa, yani fiziksel yorgunluğa dönüşmekte. James kanka da bu etkileri azaltmak için yola çıkmış ve ilk bir aylık alkol arasını böyle vermiş. Bir aydan sonra yeniden “sabahlar olmasın” hayatıma dönerim diye düşünüyormuş.
İlk 2 hafta gerçekten de zor geçmiş
Özellikle dışarı çıktığında millet buz gibi biraları götürürken, soda ya da diet cola takılan kadersiz James, dalga konusu olmuş. “Sen ne biçim Avustralyalısın birader” demişler, hor görmüşler, eziklemişler Jamie kardeşi. Muhtemelen biz yapsak da sadece memleketin ismi değişir, gerisinde tıpatıp aynılarını derler. Göze almak lazım. İnsan James’in yazdıklarını okudukça gaza bile geliyor.
Mis gibi uykular, pırıl pırıl bir zihin
O ilk 2 haftadan sonra güzel günler gelmiş. Alkolü absorbe etmekle meşgul olmayan beden derin uykunun tadını almış, kaslardaki alkol sonrası gerginlik azalmış, alkolü vücudun her yanına taşıyan kan temizlenmeye başlamış. Kısaca vücudun üstünden kalkan yükten sonra beden toparlanmaya başlamış.
İlk bir ayın ardından vücuttan yaklaşık 6 kilo gereksiz yağ gitmiş
İşte James bu
Muhtemelen hepsi yağ değildir ama sonuçta yaklaşık 6 kilo hafiflemiş. Bunun sebebi belli. Alkol öncesi ve sonrası gereksiz beslenme ve alkolün kendi doğal getirisi olan kilolar eriyip gitmiş.
Vücuttan kilo kaybederken üstüne para kazanmak
James Avustralya’da para biriktirmişse biz alkolün gelire oranında dünyanın en pahalı ülkesi olarak milyoner oluruz. 2 sene önce en fazla 2.5 liraya (33 cl.) alınan bira bile artık 4 liradan pahalı, hatta bakkalda markette 33’lük kutu satımı bile yasaklandı. Rakı deseniz ithal votkaları geçmiş, dünyanın en ucuz içkisi servet haline gelmiş. Eğer kullanılıyorsa yanında sigarası, şans yaver giderse barda tanışılan kız arkadaşı derken, alkollü gece demek ufak bir servetle vedalaşmak demek.
Sabah erken uyanan bedenen ve sağlıklı yaşam istediği
Geyik değil var böyle bişey. Vücuda ne verirseniz o yönde ilerliyor ve ona alışıyor. Alkolden kurtulmaya başlayan bünye, güne erken başlıyor ve aktivite istiyor. Ufak ufak egzersizler başlıyor. Egzersiz demek endorfin demek, endorfin demek mutluluk demek ve ister inanın ister inanmayın hayata pozitif bir dokunuş geliyor. Yürüme isteği, belki bisiklet, hatta yüzme gibi atraksiyonlar kendiliğinden hayatın içine giriyor.
Şimdi şöyle buz gibi bir bira olsaydı ya da içinde lime ve bir cin tonik
İki ay sonunda sıcak bir Avustralya öğleninde aklına bunlar düşmüş. James kardeşin zihni seraplar görmeye başlamış. Tam ipin ucunu kaçıracakken soğuk bir suyu kafaya dikmiş ve sol omzundaki şeytanı kışkışlamış sağ omzundaki meleği pışpışlamış.
Alkol ve sigara kullananlar bilir, iki madde de ara verildiği zaman kendilerini hatırlatmanın 1001 yolunu bulurlar. Bu yollarda ikisi de çok mahirdirler: Zaten içmiyorum ben, sadece gece çıkınca içiyorum ben, sadece alkolün yanında içiyorum(sigara), sadece sigara içtiğimde arada içiyorum ben (alkol), aslında içmiyorum ben (ikisini de içiyor), ona içmek denmez (ne denir?), o kadardan bişey olmaz, bu kadardan ne olur ki, gibi gibi gibi… Alkol ve sigara içenler bunları çok iyi bilir ve devamlı yaşarlar. James de iki ayın sonunda direkten dönmüş gibi. Muhtemelen o cin toniği yuvarlasaydı, bir hafta sonra bu durum tekrarlanacaktı. Sonra zamana yayılarak yeniden bir sosyal içiciye dönüşecekti.
Erkekler dalga geçerken kızlar duruma ilgi göstermiş, James ortamlarda prim yapmaya bile başlamış
“Eaa eskiden içiyordum ama artık bıraktım, eaa hayır alkol kullanmıyorum, böylesi de çok güzel, eaa ahahh ahahah” Böyle böyle kızları da etkilemiş çakal James. Kızlar da “bak bak ne disiplinli adam, ne kadar özgüvenli, hem kendine de saygısı var belli ki, ayy resmen baba adayı” şeklinde yaklaşınca her şey 10 numara olmuş. Hem içmiyor, hem dışarıda takılabiliyor, hem kızlarla arası süper, hem de muhtemelen diğer elemanlar kafayı bulduklarında bizim çakal James ortamlarda hâlâ prim yapabiliyor.
3 – 6 ay arasında alkolsüzlük artık yaşam biçimi olmuş
E sağlık sıhhat şahane, çevremde güzel kızlar, cebimde para, umurumda mı sanki dünya… Eleman resmen bu kafaya geçmiş. Tabii erkek arkadaşları alttan alta kıl olmaya devam ediyormuş. Yani biz de olmadık değil. Böyle karar verip sonuna kadar gitmeler, pişman olmamalar falan.
6 aydan sonra belirtiler daha da hayatın içinden olmaya başlamış
Alkol başlarda kişiyi sakinleştirse de vücuttaki etkisi azaldıkça hissettirdiği gerginlik hepimizin bildiği bir gerçek. Alkollü ortam kavgası diye bir şey var sonuçta. Kişi daha sabırsız, tutarsız ve saldırgan hâle gelebiliyor. 6 ay sonunda vücudu gibi zihni de parıldamaya başlayan James, daha sakin bir insan olduğunu fark etmiş. Daha sağlıklı kararlar verir olmuş. Olaylara bakışı daha kapsayıcı ve tutarlı hâle gelmiş. Etrafına yardım eden, Pulp Fiction’daki Harvey Keitel’in canlandırdığı o karizmalar karizması The Wolf –Ben Winston Wolf, sorun çözerim– tadında bir eleman olup çıkmış bizim ibibik James.
İş hayatında bile şeytanın bacağını kırmış
Bunca olumlu gelişme haliyle hayatın geneline etki etmeye başlamış. Olumsuz giden noktalar yavaş yavaş küçülmüş, belirsizleşmiş, yok olmaya yüz tutmuş. Bu durum dışarıya da yansıyınca James kardeş diğer insanlar arasından sıyrılmaya ve öne çıkmaya başlamış. Tam bu dönemde Amerika’nın ne önemli spor kanallarından olan ESPN’de ekran yüzü olarak karıldığı seçmeleri bile kazanmış.
Cidden bunları hepsi olacaksa hemen bırakalım içmeyi 🙂 Şaka bir yana ama bu yazdıklarımız James Swanwick’in kendi kaleminden anlattıkları. Ayrıca bir çoğunun doğru olduğunu hepimiz biliyoruz. Alkolü tamamen bırakmak tabii ki kişiye kalmış; ama bu yaşanmış sonuçlar insana gaz vermiyor da değil. Ayrıca oralarda herkes bırakır, sıkıysa gel de Türkiye’de bırak James efendi! (Demesek çatlardık)
Belki de işe tıpkı James gibi azaltarak başlamalı, ya da önce profil fotoğrafını mı değiştirsek 🙂 .
Bu yazı ilginizi çektiyse sigara ile ilgili de sigara vardı. Belki ona da bir göz atmak istersiniz. Hepimize James tadında yaşamlar.
Bonus: Apaçi James kızlarla
James Swanwick’in instagram hesabı: @jamesswanwick