Konuk yazarımız Ayhan Ökmen listeledi, haberiniz olsun. (@ayhanokmen)
Hayatımızın, siyasetimizin, şehirlerimizin vazgeçilmez parçaları AVM’ler, AVM’lerimiz…
O kadar şehir hayatının bir parçası olmuşlar ki artık kendi şehirliklerini ilan etmişler neredeyse. Bakalım bu minik şehirlerin olmazsa olmazı insan tipleri nelerdir, kimlerdir, bir AVM’ye girdiğinizde kimlerle muhakkak karşılaşırız?
Aylak bakkallar: “Bugün hiç işim yok abi”
Yapacak işi gücü olmayan adam ne yapsın? Nispeten steril bir ortam, bedavaya saatler geçirilecek bir yer, ortada dolaşan güzel kızlar/yakışıklı delikanlılar olasılığı… Bütün bunlar hayat meşgalesi olmayan yurdum insanının zamanının AVM’de geçirmesi için başlı başına sebeplerdir.
Erkenciler: “Karga beslenmeden oradayız”
Güzel yurdumda neredeyse 7/24 çalışacak AVM’ler için karga kahvaltısını etmeden kapıya dayanan, açılış saati öncesinde girişte bekleşen bu tür için 10:00 olan resmi açılış saati hayatın da başlangıcıdır. Kapılar açılır açılmaz girerler, bütün AVM’yi şöyle bir dolaştıktan sonra ya terasta ya da kapı dışında sigaralarını içerler. Dükkan daha yeni açılmış, “satış danışmanının” afyonu patlamamış, hiç umurlarında olmaz.
Ergenler: “Bir hamburger mi patlatsak?”
Okul çıkışlarında ve resmi tatillerde her daim AVM’de en çok rastlanan kuşaktır. Şöyle bir elektronik mağazalarını dolaştıktan sonra food court’a (yemek alanı) çökerler, toplu halde oturup cep telefonlarıyla bireysel takılırlar. Neşeli kahkahaları, bağıra çağıra konuşmaları ile zaman zaman rahatsızlık verip uyarılırlar.
Food court sakinleri: “Yediğimiz önümüzde yemediğimiz arkamızda”
Onlar için AVM demek food court demektir. Diğer katlarla ve satılanlarla çok alakaları yoktur, bir çay/kahve alıp saatlerce yanmış yağ kokusu içinde takılırlar. Genellikle hamburger menüsü tüketirler.
Aktivite/indirim takipçileri: “Duydun mu yüzde 70 diyor!”
Hangi AVM’de hangi etkinlik var, düzenli takip ederler. Sanatçı mı geldi, imza günü mü var, promosyon bir şeyler mi dağıtılacak herkesten önce onlar bilir. Aktivite saatinde en ön sırada yer almak onlar için hayatın anlamıdır, geç kalsalar da kalabalık arasında sıyrılmayı iyi becerirler. İndirim zamanlarında dükkanlardan onlara mesaj gelir, sabahtan kapıya dayanırlar.
Ne işim var buradacılar: “Allah’ım neydi günahım”
AVM’lerin küçük esnafı öldürdüğünü, kültürel olarak toplumu Amerikanlaştırdığını ve tüketim toplumunun bir aktörü olduğunu düşünseler de ya karısının/sevgilisinin ya da çocuklarının hatırına AVM’nin yolunu tutarlar. Yüzlerinde “Ne işim var burada, mis gibi Cadde’de alışveriş yapmak varken?” ifadesiyle dolaşırlar.
Mevsimsiz ziyaretçiler: “Başımızı sokacak bir bina olsun da…”
Taş da yağsa, mis gibi bahar havası da olsa AVM’ye gelirler. Onlar için AVM bir yaşam tarzıdır. Her şeylerini oradan alırlar, sonra AVM servisiyle evlerine dönerler.
Trendy takılanlar: “Anadolu yakası out, Avrupa yakası in”
Her yeni açılan AVM’den haberleri olur, ilk açılış gününde de kapıya dayanırlar. Genel olarak uyumlu tiplerdir, içlerindeki keşfetme duygusunu yeni AVM’nin koridorlarında dükkan arayarak ve çıkışı bulmak için tahminler yaparak tatmin ederler.
Memnuniyetsizler: “Koskoca AVM’de bir Gucci bile yok, hıh”
Yaşamlarındaki her şey gibi geldikleri AVM’yi de beğenmezler. 250 tane dükkan da olsa “Burada da doğru dürüst hiçbir şey yok!” sözünü her geldiklerinde kullanırlar. Sürekli Galerie La Fayette müşterisi oldukları için hiçbir markayı beğenmezler, beğendiklerine de paraları yetmez zaten.
Gece kuşları: “Şuna da bakayım çıkacağım”
Bütün gün torbaya girmiş gibi gecenin bir vakti, kapanış saatine doğru gelirler, “Hadi artık kapatıyoruz, tekrar bekleriz.” anonsunu duymadan da çıkmazlar. Tezgahtarlar bütün gün yorulmuş, eve gitmek için can atıyormuş onlar için sorun değildir; almayacakları bir eteği saat 22:00 de olsa kabine girip denemekten çekinmezler.
Sadık müşteri: “O mağaza 2. katta yürüyen merdivenin solunda”
AVM’nin açıldığı günü bilirler; hangi dükkan nerede, neresi iyi kahve yapar, kimin tezgahtarı güleryüzlüdür hepsini bilirler. Gönüllü danışma masası gibidirler; tuvaleti, asansörü tarif etmeye bayılırlar.
Gönül avcıları: “Pardon ateşiniz var mı?”
Bilmem hangi dükkandaki sarışın kız/mavi gözlü çocuk hatırına gelirler, alakasız olsa da içeride kızın dikkatini çekecek bir şey almak için zaman geçirirler. Kız/erkek sigara molası verdiğinde onun peşinden giderler.
Gün kadınları: “Vallahi evde onca yemek, bulaşık zor oluyordu”
Evde oturmanın suyu çıkmış olsa gerek, “kısır günü” faaliyetini AVM’de toplaşarak eda eden teyzeler vardır. AVM servisiyle topluca gelirler, beraber dükkanları gedikten sonra yeme içme alanında masaları birleştirip oturur, saatlerce lak lak ederler. Çocuklarla ilgilenmek genellikle küçük çocuğu olan anneye düşer.
“American mall” ailesi: “Mutlu ve çocukluyuz”
Ailece gelip Amerikan yaşam tarzını birebir yaşarlar. AVM’yi içselleştirmişlerdir, her yeri bilirler. Market alışverişini sona bırakırlar, önce sinema, sonra yemek ve mağaza ziyaretleri en son market arabasıyla erzak alımı yaparlar; otoparkta arabayı nereye park ettiklerini bilirler.