Düşünme yetisinin insana özgü olduğu söylenir. Ancak özellikle maymunlar başta olmak üzere başka hayvanlar da yüksek zeka ve düşünme belirtisi gösterebiliyor. Tabii ki hayvanların bu davranışı iç güdüsel olabilir. Ancak matematik işlemlerini yapabilen bir fil ya da atın bunu iç güdüsel olarak yaptığı söylenebilir mi? Şimdi size 20. yüzyılda yaşayan ve matematik dehası olan bir attan bahsedeceğiz. Akıllı Hans isimli bu atın hikayesine gelin birlikte bakalım.
Televizyon şovlarında boy gösteren birbirinden yetenekli köpekler ya da ana haber bültenine zekasıyla konu olan maymunlar… Bugüne kadar pek çok zeki hayvan gördük
Ancak bu hayvanlardan biri zehir gibi matematik bilgisiyle tarihe adını yazdırdı
1900’lü yılların başında Almanya’da Akıllı Hans isimli bir at Almanya’da gittiği her yerde yeteneklerini sergiliyor ve ünü gittikçe yayılıyordu
Nam-ı dilden dile dolaşan bu Hans’ın sahibi matematik öğretmeni olan Wilhelm von Osten’di. Sahibi Hans’a pek çok şey öğretmişti
Wilhelm von Osten’in Hans’a öğrettiği en çarpıcı şey ise şüphesiz matematik işlemleriydi
Hans, basit matematik işlemlerini yapabiliyor bu işlemlerin cevabını ise toynağıyla yere vurarak veriyordu
Mesela “Üç kere dört kaçtır?” diye sorulduğunda, Akıllı Hans toynağını 12 defa yere vuruyordu. Yazılı bir mesajla, “Yirmiden on bir çıkarsa kaç kalır?” diye sorulduğunda, bu defa Hans, toynağını tam dokuz defa yere vuruyordu.
Bunun yanı sıra Akıllı Hans, sahibi ile iletişim de kuruyordu. “Evet” demek istediğinde kafasını bir kez sallıyor “hayır” demek istediğinde ise kafasını sağa sola sallıyordu.
Akıllı Hans’ın ünü sınırları aştı ve Hollanda’ya kadar yayıldı. Çarpmadan bölmeye, toplamadan çıkarmaya kadar pek çok işlemi gerçekleştiren Akıllı Hans’ı Dr. Oskar Pfungst adlı bir psikolog incelemeye geldi
Dr. Oskar Pfungst başlangıçta hem Akıllı Hans’ı hem de sahibi Wilhelm Von Osten’i dikkatlice inceledi. Gösteriler sırasında Osten, soruyu bir kartona yazıp Hans’a gösteriyordu. Dr. Oskar Pfungst’ın izlenimlerine göre Hans’ın sahibi asla ona ipucu vermiyordu.
Gördükleriyle yetinmeyen psikolog Hans’a soruları kendi sormak istedi. Ancak Akıllı Hans tüm sorulara doğru cevap vermeye devam etti
Ancak Dr. Oskar Pfrungst’in ifadelerine rağmen bilim insanları Hans konusuna şüpheyle yaklaşmaya devam etti.
1907 yılında ise 13 bilim insanı “Hans Komisyonu” adı altında bir araya geldi ve araştırmalara başladı
Akıllı Hans kesinlikle bir yeteneğe sahipti Ancak bilim insanları bu yeteneği keşfetmek istiyorlardı. Bu nedenle Hans’ın yeteneklerini test etmeye başladılar. Testlerde Hans’a çok fazla soru soruldu. Sorulan soruların cevapları bazen biliniyordu, bazen bilinmiyordu. Soru soranların Hans’a olan mesafeleri her soruda farklıydı.
Yapılan tüm araştırmalar sonucunda ise Hans’ın doğru cevap verebilmesi için soru soran kişiyle görsel bir temas kurması gerektiği belirlendi
Ayrıca testler sonucunda belirlenen bir diğer şey, Akıllı Hans’ın doğru cevap verebilmesi için soru soran kişinin sorunun cevabını bilmesi gerektiğiydi. Eğer soru soran kişi sorunun cevabını bilmiyorsa Akıllı Hans da doğru cevap veremiyordu.
Bilim insanları çalışmalarının sonucunda soruyu soranların farkında olmadan ipuçları verdiğini, Hans’ın ise bu beden dilini okuduğunu açıkladı
Akıllı Hans doğru cevaba yaklaştığı zaman izleyiciler arasında tansiyon yükseliyor, alkış başlıyor ve heyecan artıyordu. Hans ise tüm bunları gözlemleyip ona göre tepki veriyordu. Alkış yükseliyordu Hans doğru cevabı bulduğunu düşünüp toynaklarını yere vurmayı bırakıp duruyordu.
Psikologlar bu olay sonrası bir kişi veya canlının davranışının çevre şartlarından ve ortamın atmosferinden etkilenebildiğinin farkına vardılar. Psikologların keşfettiği bu yeni durum “Clever Hans Effect”(Akıllı Hans Etkisi) olarak literatüre geçti
Kaynak: 1