Kimilerine göre korkunç bir seri katil, kimilerine göre Amerika’nın ilk seri katili, kimine göreyse yaşadığı vahşet sonrası yaptıklarına rağmen masum olan mağdur bir kadın. Sizleri 20. yüzyılın en tehlikeli seri katilleri arasında gösterilen Aileen Wuornos ile tanıştıralım.
Onu ilginç kılan işlediği cinayetlerden ziyade bu cinayetlerin altında yatan acılarla dolu yaşamı. Killing Joke çizgi romanında Joker’in ‘sen de kötü bir gün geçirmiş olmalısın.” sözünü adeta tescilleyen Wuornos’un tek farkı tek bir gece değil, birçok kötü gece geçirmesiydi. Yaşadığı dram dolu hayatının getirisi olarak acımasız bir seri katile dönüşen kadın, bizlere Artemisia Gentileschi’nin eserlerindeki öfkeyi anımsatıyor.
Hayat hikayesi filme de konu olan Aileen Wuornos, 20 yüzyılın belki de suçluluğuna karar veremediği tek insan olarak da göze çarpıyor.
Aileen Wuornos 29 Şubat 1956’da ABD- Rochester, Michigan’da dünyaya geldi. Kendisi doğduğunda anne ve babası çoktan ayrılmıştı.
Aileen doğduğunda babası çocuk tacizi suçundan hapis yatıyordu. Kısa zaman sonra da hapishanede kendini asarak hayatına son vermişti. Annesi ise Aileen henüz 6 aylıkken ona bir mektup bırakarak terk etmişti. Bebek Aileen’e artık büyükannesi ve büyükbabası bakmak zorunda kalmıştı.
Zor bir çocukluk geçiren Aileen, henüz 13 yaşındayken tecavüze uğramıştı. Bu tecavüzün ardından gayri meşru bir çocuğu olan küçük kız, büyükbaba ve büyükanne tarafından evden kovulmuştu.
Evden kovulan Aileen zaten büyükbabası tarafından sıklıkla tacize uğruyordu. Buna rağmen sesini çıkarmadan gururlu bir şekilde evden ayrılmak zorunda kaldı. Tecavüze uğradığı kişi de zaten büyükbabasının bir arkadaşıdır.
Sefil bir hayat yaşayan Aileen, araba hurdalıklarında yaşama tutunmaya çalışıyordu. En sonunda para kazanmak zorunluluğunu hisseden genç Aileen, mecburen seks işçiliğine başladı.
Bunun yanında genç Aileen, alkol ve uyuşturucuya başladı ve kısa zamanda bir bağımlıya dönüştü.
Her şeye rağmen 70 yaşında bir adamla evlenen kadının saadeti uzun sürmez. Kötü yaşanmışlıklar kendisi 20 yaşındayken yeniden karşısına çıkar ve 70 yaşındaki kocasını bastonla döver. 1 ay süren kısa bir evliliğin ardından Aileen yine yalnızdır.
Aileen tüm bunlara rağmen 1986’da bir kadın olan Tyria Moore’a aşık olur ve hayatının en mutlu zamanlarını aşık olduğu bu kadınla yaşamaya başlar.
Aileen sevdiği kadınla geçinme uğruna hiçbir şeyi umursamadan hayat kadınlığına devam eder.
Kadının hayatının daha da kötü bir hal almasına yol açan ilk olay şöyledir; 1989’da, 51 yaşında olduğu düşünülen bir adam Wuornos’u arabasına alıp bağlamak suretiyle tecavüz eder. Ve kadın bir şekilde tecavüzcüyü silahla öldürür.
Bu kendisinin ilk cinayeti olmuştur. Artık eli kana bulanan kadının işlediği ilk suç bir tecavüzcüyü öldürmekti. Zaten öldürdüğü kişi tecavüz suçundan 10 yıl hapis yatmış eski bir suçluydu. Tecavüzcüyü öldüren kadın cesedi ormanlık araziye atıp hızla kaçmış. Bu da cinayetlerinin ilki olmuştu.
Aileen daha sonra cinayetlerine devam etti. Ve hepsi kendisiyle para karşılığı birlikte olmak isteyen insanlardı. Hepsini de ormanlık arazilere bıraktı.
Öldürdüğü kişiler sırasıyla; 43 yaşındaki David Spears, 40 yaşındaki Charles Carskaddon, 65 yaşındaki Peter Siems, 50 yaşındaki Troy Burress, 56 yaşındaki Charles Humphreysi ve 62 yaşındaki Walter Jeno Antonio oldu.
Kendisini ele veren ise hayatının aşkı olan sırf onu geçindirmek adına seks işçiliği yaptığı Tyria Moore’dan başkası değildi. Sevdiği kadın tarafından ihbar edilen Aileen, bunca yaşadığı drama rağmen belki de hayatının en büyük kazığını yemişti.
Öldürdüğü 7 kişiden sadece 5’inden sorumlu tutulan Aileen, 9 Ekim 2002 Çarşamba günü idam edildi.
İdam edilmeden önce rivayete göre genç kadın tüm bunların altında yatan şeyin öfkesi olduğunu ve de “Ben masumum. Umarım size de tecavüz ederler bok çuvalları!” dediği söylenir.
Aileen Wuornos’un bu hikayesi popüler kültürde başrolünde Charlize Theron’un yer aldığı ‘Monster -Cani’ filminde yeniden hayat bulur.
Kaynak: 1