Ai Weiwei gayet kendi halinde, yaratıcı, espirili ve duyarlı bir dille üretimlerine devam ederken Çin devletinin gözünü üzerinden ayırmadığı bir santçıya dönüşür. Bu durum sanatçının popüleritesini güçlendirirken, onu sessizleştirmek yerine aksine güçlendirir.
1. Kural Tanımaz Ruhunu Babasından Alır
Heykel, enstelasyon, kürotörlük, fotoğraf ve film alanlarında aktif oluşuyla tanıdığımız Ai Weiwei’nin babası da oldukça önemli bir isim olan Çinli şair Ai Qing’dir. Sanatçının babası 1958’de Sağ Karşıtı Hareket sırasında kınanarak, karısı Gao Ying ile beraber Xinjiang işçi kampına gönderilir. Asi ruhunu babasından aldığını tahmin ettiğimiz Ai Weiwei bu sırada 1 yaşındadır. Sanatçı 16 yaşına kadar Shihezi’de yaşar. 1975’de ailesi ile Pekin’e geri döner.
2. Yirmibir Merakı ve Ai Weiwei
1978’de Pekin Film Akademisi’ne girer ve Çinli yönetmen Chen Kaige ve Zhang Yimou ile beraber okur. Sonraki yıllarda ABD’de çoğunlukla New York’da hazır objelerle kavramsal sanat yaparak yaşar. Parsons School of Design ve Art Students League of New York’da okur. Bu sırada Yirmibir oyunundan çok etkilenir ve Atlantic City Kumarhanelerine sıklıkla uğrar. blackjackchamp.com’da yayınlanan bir makaleye göre halen en önemli profesyonel Yirmibir oyuncuları arasında yer alır.
3. Birçok Sanatsal Projeye İmzasını Atar
1993’te babasının hastalığı sebebiyle Çin’e geri döner. Deneysel sanatçılarla beraber Beijing East Village’ın kurulmasına yardım eder ve dönemin sanatçıları hakkında üç serilik bir kitap dizisi yayınlar. Black Cover Book (1994), White Cover Book (1995), ve Gray Cover Book (1997). 1997’de kurulan ve ortağı olduğu China Art Archives & Warehouse (CAAW) da sanat yönetmenliği yapar. 2005’de Çin’in en önemli internet platformu Sina Weibo tarafından blog tutması için davet edilir. Bu meşhur blog sık sık yasaklanır. Aynı yıl İsveç, Almanya, Avusturya ve ABD’de sergilenen Mahjong: Contemporary Chinese Art from the Sigg Collection’ın küratörleri arasında bulunur.
4. Çinin Asisi Diye Tanımlanır
Politik dili, mesaj içerikli çalışmaları, zekice üretimleri ile dikkat çeken cesur sanatçı “Çinin Asi Dehası” olarak tanımlanıyor. Üretimlerinde Çin’de neler olduğuna ve Çin-Batı arasındaki ilişkiler gibi konulara değinen sanatçı, Çin’de yaşananları gizli tutmamaya kararlı. Başı devamlı
belaya girse ve hapis, ülkeden çıkma yasağı, darp gibi birçok yıpratıcı olayla karşılaşsa da bildiğini okumaktan yana.
5. Aynı Zamanda Cesur Bir Eleştirmen
Çin hükümetinin demokrasi ve insan hakları konularında duruşlarını her daim açık bir dille eleştirir, işlerine taşır. Görür, önemser ve en önemlisi de gösterir. Zaten bu yüzdendir tüm başına gelenler. 2008 Siçuan Depremi’inde yıkılan ve çok sayıda ölüme sebebiyet veren devlet okullarının inşaatı ve kullanılan yetersiz malzemeleri kamu oyu ile paylaşır. Köy okullarında hayatını kaybeden çocukların izini sürdüğü belgeseli de bu muhalif tavrının en güzel örneklerindendir. Ölümleri, hükümet tarafından hasır altı edilmeye çalışılan 5000 çocuğun isimlerini ortaya çıkarmaya çalışan Ai Weiwei, bu dönemde resmi makamların hedefi olur, hatta polisin fiziksel şiddetine maruz kalır.
6. İftira Atılarak Tutuklanır
3 Nisan 2011’de Pekin Havalimanı’nda Çin hükümeti tarafından vergi yolsuzluğu suçlamasıyla tutuklanır, 22 Haziran 2011’de salıverilir. Herkesçe bilinir ki tutuklanışının esas sebebinin vergi kaçırmak ile alakası bile yoktur. Gözdağı vermek, susturmak ve uyarmak içindir bu tutuklama kararı. Ancak bu Ai Weiwei’yi yıldırmaz.
7. Yılmak bilmez bir insan hakları savunucusudur
Sanatçı kişiliğinin yanında sosyal, siyasal ve kültürel bir eleştirmen olan Weiwei, aynı zamanda insan hakları savunucusudur da. “Sunflowers Seeds” sergisi için yapılan porselen ayçekirdeklerini yapmaları için bir koca köy halkını istihdam eder ve Çin devletinin bedava çalıştırdığı insanlara haklarını verir. Bu sebeptendir ki hükümet tarafından bir kere daha hapse atılır.
8. Espirili dilinden asla ödün vermez
1300 adet paslı demirden oluşan enstalasyon ”F Grass”, Weiwei’nin 2010 senesinden Tate için hazırladığı “Sunflower Seeds” işinin devamı niteliğini taşır. Vancouver Bienali kapsamında Harbour Green Park’ta sergilenen enstalasyon, dünyanın en ünlü küfrüne gönderme yaparak kaligrafik bir f oluşturuyor.
9. Asla pişman olma filmi
Alison Klayman imzalı “Ai Weiwei: Never Sorry” (Ai Weiwei: Asla Pişman Olma), sanatçının hikâyesini gözler önüne seren bir belgesel. Weiwei’nin polisten gördüğü şiddeti, atölyesinin yıkılışını ve uzun süre gözaltında tutulduktan sonra serbest bırakılışı gibi önemli anlarını izleyiciye aktaran film, sanatçının öyküsünü başarılı bir şekilde özetliyor ama haliyle günümüze dek uzanamıyor.
10. Sanat dünyasının en güçlü ismi
Devlet bu çalkantılı tutuklanma, geri salınma ve darp dönemlerinde istemeden de olsa Weiwei’nin daha ünlü bir sanatçı olmasına sebep olur. Sanatçı 2011’de yaşadığı mücadeleyi tebrik etmek amacıyla Art Review dergisi tarafından sanat dünyasının en güçlü ismi seçilir.
11. Kendisine “Neden” diye sorulduğunda ise
Başarılı sanatçıya hayatı pahasına olsa da devletle mücadelesine devam etmesinin sebebi sorulduğunda şöyle cevaplıyor: “Eğer sanatçılar insanlık onuru ve insan haklarından bahsedemeyecekse, bunu başka kim yapacak ki?”. Önünde saygıyla eğilmekten başka ne yapabiliriz ki.
12. Weiwei geçtiğimiz ay pasaportuna kavuştu
Polis, Ai’nin pasaportuna, 2011’in Nisan ayında, Beijing havaalanında, mevcut rejimi devirmek için gerçekleştirilen komünist protestonun akabinde el koymuştu. Sanatçı, olayı takriben 81 gününü hapiste geçirmiş ve içerideyken, uzun süren sorgulama ve psikolojik şiddet gördüğünü söylemişti.
Sanatçı geçtiğimiz ay 4 yıldan fazladır Çin hükümeti tarafından el konulan pasaportunun geri verildiğini Instagram hesabından duyurdu. Weiwei yeni pasaportunu tuttuğu fotoğrafını “ Bugün bana bir pasaport geldi” başlığıyla paylaştı. Uzaktan yürütmek zorunda kaldığı sergilerine katılmasının ve bir yıldır kavuşamadığı ailesini ziyaret etmesinin önündeki engel sonunda kalktı.
13. Sanatçı 58 yaşına adım atıyor
28 Ağustos’ta 58 yaşına girecek olan sanatçının bundan sonra huzurlu bir şekilde sanatını icra edebileceğini umuyoruz. Weiwei, 2011 yılında serbest bırakılmasından ve şimdilerde de pasaportuna kavuşmasından sonra siyasi aktivisitliğini bir adım geride tutacak gibi görünüyor. Ama çok da içinizi ferah tutmayın diyoruz. Asi ruhlu dahiden belli olmaz.