Ahmet Ümit, edebiyatımızın polisiye alanındaki en önemli yazarları arasında yer alır. Eserlerindeki dünya, bildiğimiz ve üzerinden geçtiğimiz sokakların yaratılmasıyla kendini var eder. Çünkü onun yaşamı, yarattığı eserlerin yaşamıyla yan yana yürümekte, aynı sistemin ortasında benzer acıları çekmektedir. Ahmet Ümit, romancılığı tam olarak böylesi bir düzlemden hareket eder.
Ahmet Ümit‘in insan ruhunun haritası hakkındaki yazısından alıntıladığımız altı çizilesi cümleler, onun yaşamı ve yaşamın katmanlarını ne şekilde algılayıp yorumladığını gözler önüne seriyor ve pek çok şey hakkında fikir kazandırıyor.
1. “Ruhumuzun haritasını çıkarabilseydik, karşılaşacağımız en yıkıcı sonuç, yaşamın bitmek bilmez bir sıkıntı girdabına düşmesi olurdu”
2. “Sıkıcı bir yaşam büyük bir cehennemdir ve böyle bir cehennemi Dante bile anlatamamıştı. Böyle bir harita yok tabii”
3. “İnsan ruhunun kıraç düzlüklerini, başı bulutlu dağlarını, korkutucu uçurumlarını, fırtınalı vadilerini, güneşli denizlerini, karanlık göllerini, verimli ovalarını gösteren bir harita çizilebilir mi, ondan da hiç emin değilim”
4. “İnsan ruhu diye bir şey var mı? O bile tartışmalı. Kimi felsefe akımlarına göre, insan ruhu (tin) diye bir şey yoktur”
5. “O, sadece zihinsel bir aktivitedir. Kimilerine göre ise ruh tümüyle bir enerji olayıdır. Ama çoğunlukla bu görüşlerin tersine inanılır”
6. “Hatta kimileri ölen kişilerin ruhlarını çağırarak, onlardan geleceğe dair tüyolar koparmaya bile çalışır.”
7. “İnsan ruhunun varlığının kanıtlandığı temel alan sanattır, özellikle de edebiyat”
8. “Yaşamın mucizesiyle, insan ruhunun mucizesi aynıdır: Gizemini parça parça sunmak ama hiçbir zaman gerçekliği tümüyle vermemek”