Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Huzur’u, 1928 yılında yaklaşık olarak 4 ay boyunca Cumhuriyet gazetesinde bölüm bölüm yayımlanmış (tefrika edilmiş); daha sonra ise tek ciltlik bir kitap olarak basılmıştır. Türk edebiyatının önemli eserlerinden olan Huzur, üzerinden 69 yıl geçmiş olmasına rağmen; bugün bile yaşadığımız benzer toplumsal sorunlar olduğu için; okuyucuya yine çeşitli mesajlar verir; yani hala güncelliğini korumaktadır…
Ahmet Hamdi’nin bu çok anlamlı eserinde verdiği mesajlardan bazılarını aşağıda sizin için bir araya getirdik. Ancak sizleri bu anlamlı cümlelerle baş başa bırakmadan önce; bir de, bu özel romanla ilgili son günlerde ortaya çıkan oldukça ilginç bir gelişmeden haberdar etmek istiyoruz.
Edebiyat profesörü İbrahim Şahin, İstanbul Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü’nde, Ahmet Hamdi’ye ait bazı özel notları ortaya çıkardı ve bu notlar arasında Ahmet Hamdi’nin Huzur adlı romanında bahsedilen ve kendisinin yayımlamayacağını söylediği; Suat karakterine ait kayıp mektuplar da vardı. İlginç olansa bu kayıp mektupların, romanın seyrini tamamen değiştirebilecek olması. Eğer bu mektuplar yayımlansaydı; yaklaşık olarak 130 sayfayı bulacaktı. Bulunan mektupların kitabın yeniden basımını gerektirip gerektirmediği henüz bir tartışma konusu. Ancak olur da yeniden basım yapılarak okucuyla buluşturulursa; gerçekten ciddi biçimde dikkat çekecek gibi görünüyor…
İşte Ahmet Hamdi Tanpınar’ın, bugün de güncelliğini koruyan anlamlı kitabı Huzur’dan 18 mesaj veren alıntı…
İlginizi Çekebilir: Ahmet Hamdi Tanpınar Kitapları
“Bazı kapıların bize kapalı görünmesi, önünde değil; arkasında bulunduğumuz içindir.”

“Ben insanı seviyorum. Onun şartlarıyla döğüşme kudretini seviyorum. Kaderini bile bile hayatı yüklenmesini, o cesareti seviyorum…”

Hangimiz yıldızlı bir gecede kainatı bütün ağırlığıyla sırtımızda taşımayız? Hiçbir şey, insanoğlunun cesareti kadar güzel olamaz.
“Her şey değişebilir, hatta kendi irademizle değiştiririz. Değişmeyecek olan; hayata şekil veren, ona bizim damgamızı basan şeylerdir.”

“Hiçbir intikam hissi, hiçbir adalet duygusu; ferde başkasını öldürmek hakkını vermez.”

“İnsanoğlu güzel şeye düşmandı. Nasıl bilmeden kendi saadetini, başkasının saadetini yıkmak isterdi? İnsanoğlu huzurun, iyiliğin düşmanıydı; kendi kendisinin düşmanıydı.”

“Bir şeyden korkmak, biraz da onun geleceğini beklemektir.”

“Asıl büyüklük, ölüm şuuruna rağmen gösterdiğimiz cesarette.”

“İnsan kanla her olmaz. Kanla elde edilen hürriyet, hürriyet degildir; kirlenmiş bir şeydir.”

“Vücutlarımız, birbirimize en kolay vereceğimiz şeydir. Asıl mesele, birbirimize hayatlarımızı verebilmektir. Baştan aşağıya, sadece bir aşkın olabilmek, bir aynanın içine iki kişi girip oradan tek bir ruh olarak çıkabilmektir.”

“Fakirlik insanı güzelleştirir ve asilleştirir. Fakat sefalet hoyratlaştırır; ruhen sefil eder. İnsanda insanı öldürür.”

“Ne yaparsınız, hayatımızı olduğu gibi kabul etmek lazım. İnsan istediği kadar hür olamıyor…”

“Her düşüşün altında bir başkası vardır. Ve herkes kendinin mezarıdır.”

“Ölmek başka şey, ölüme geçmek başka şey.”

“İnsan doğduğu günden itibaren mağluptur, şefkate muhtaçtır.”

“Her yerde, ancak getirdiğini bulabilirsin!”

“Hayır, insan sade ölürken ayrılmıyor; arkada bırakmıyordu. Belki bütün ömrünce her an birçok şeyler onu arkada bırakıyordu.”

“Yaşamak güzeldi; sabahlar, akşamlar vardı. Bin türlü güzel şeylerle doldurduğumuz saatler vardı. Uyumak ve uyanmak vardı; rüyalar vardı, hayaller vardı.”

“Kim bilir böyle ısrarla baktığı bu kaldırım taşlarında hayatın hangi parçasını görüyor?”
































