Ağlamak, bazen mutlulukla da ilgili olabilir. Ancak bu ilginç eylem çoğunlukla üzücü veya duygusal olay ve durumlara verdiğimiz bir tepkidir. Bununla birlikte ister mutluluktan olsun ister kederden, ağladığımız zaman yalnızca gözümüzden yaşlar süzülmez. Gözlerimiz kızarır, burnumuz akar, zaman zaman korkunç bir baş ağrısı yaşarız. Fakat ağlamanın belirtileri bunlarla da sınırlı değil. Üzgün olduğumuzda, ağlamanın eşiğine geldiğimizde veya ağladığımızda, vücudumuz bu ilginç fenomene ilginç bir tepki verir, boğazımıza bir yumru oturur!
Peki, ama neden? Neden çoğunlukla psikolojik ve duygu durumumuzla alakalı ağlama eylemi sırasında, vücudumuz böylesine ilginç bir fiziksel tepki veriyor? Boğazımız neden düğümleniyor, neden boğazımızda bir yumru varmış gibi hissediyoruz? Neyse ki bilimin, bu konu hakkında söyleyebileceği bazı şeyler var. Detaylara birlikte bakalım…
Ağladığımız zaman neden boğazımızda bir yumru varmış gibi hissettiğimizi anlayabilmek için, neden ağladığımızdan ve ağladığımızda vücudumuzda neler olduğundan bahsetmek gerekiyor
Bilim insanlarına göre ağlamak, tam olarak açıklanabilen bir fenomen değil. Ancak neden ağladığımızla ilgili büyük oranda kabul gören bazı teoriler var. Bunlara göre ağlamak, inanılmaz derece sosyal canlılar olarak evrim geçiren insanlığın sözlü olmayan bir iletişim biçimi.
Ağlamak, etrafımızdaki insanlara duygusal durumumuzu anlatmanın ve onların desteğini almanın en kolay ve en etkili yollarından biri
İnsan yaşamında son derece önemli olan bu duygusal anlar, kişisel ilişkileri sağlamlaştırmak için de oldukça önemli. Yani ağlamak toplumsal yaşamda ve insan ilişkilerinde sandığımızdan daha önemli bir işleve sahip.
Neden ağladığımızın yanıtını arayan başka bir teorinin cevabı hayli ilginç: Hayatta kalmak için!
Bilim insanları binlerce yıl önce yaşayan insanların, kendisinden kuvvetli bir düşman karşısındaki en önemli boyun eğme göstergesinin ağlamak olduğu kanaatinde. Çünkü bu çaresiz boyun eğme gösterisi karşısında en zalim düşmanlar bile merhamet gösterecek, en azından ağlayan insanını öldürmeyecektir!
Bununla birlikte ağlayan bir insanı görerek merhamet edecek canlı da elbette yine bir insan! Çünkü vahşi doğadaki yırtıcıların ağlayan bir insanın duygularını hissetmesi, onunla empati kurması ve ona acıması, çoğu zaman mümkün değil.
Kısacası ağlamak, evrimsel olarak gelişen, bireysel olduğu kadar toplumsal, duygusal olduğu kadar rasyonel süreçlerin sonunda ortaya çıktı
Bununla birlikte ağladığımız zaman vücudumuzda da ortaya çıkan bazı fiziksel değişimler var.
Ağlama sırasında vücutta meydana gelen fiziksel değişimlerden sinir sistemimiz sorumlu!
İşte, ağladığımızda boğazımızda bir yumru varmış gibi hissetmemizin altında yatan sebep de sinir sistemimizin devreye girmesiyle ortaya çıkan bazı vücut reaksiyonları…
Sinir sisteminin devreye girmesiyle boğazda bulunan ve oksijenin akciğerlere yönlendirilmesinden sorumlu olan glottis isimli bir açıklık genişliyor ve uzun süre açık kalıyor
Çünkü ağladığımız zaman vücudumuz normalden daha fazla oksijene ihtiyaç duyuyor ve biz daha ağır nefes alıp vermeye başlıyoruz. İşte glottis bu durumu dengeleyebilmek için daha fazla açılıyor ve daha uzun süre açık kalıyor. Fakat biz bu açıklığın genişlediğini hissetmiyoruz. Bunun yerine hissettiğimiz şey, yutkunduğumuz zaman bile gırtlağımızı açık tutmaya çalışan kaslarda meydana gelen gerginlik. Yani, boğazımızdaki yumrunun ta kendisi!
Normal zamanlarda sürekli açılıp kapanan glottis, ağladığımız süre boyunca açık kalmaya çalışıyor
Yutkunduğumuz zamansa, kapanmaya zorlanıyor ve buna karşı bir direnç gösteriyor. İşte boğazımızdaki yumru hissi de de bu fizyolojik durumdan kaynaklanıyor. Boğazımızda yumru varmış gibi hissetmemize, bilimsel olarak “globus hissi” adı veriliyor. Bu his, glottis açıklığı normal düzeyine döndüğü zaman ortadan kayboluyor.
Kaynak: 1