1890 yılında İngiltere’nin Devon Kontluğu’nda doğan Agatha Christie, küçük yaşlarda öykü yazmaya başladı. Yalnız bir çocukluk geçiren ve evde eğitim gören yazar disleksiden muzdaripti. Buna rağmen okumayı, hayal kurmayı ve yazmayı hiçbir zaman bırakmadı. Christie, ilk edebi denemelerini duygusal konular üzerine yazmıştı. 1920 yılında “Ölüm Sessiz Geldi” isimli polisiye kitabını yayınladı. İlk polisiye romanı Agatha Christie’ye büyük bir ün kazandırmıştı. Ardından tam 79 polisiye roman daha yazarak dünyanın en çok tanınan yazarlarından biri oldu. Agatha Christie kitapları bugüne kadar tam 45 dile çevrildi ve tüm kitapları iki milyardan fazla sattı. 1971 yılında İngiltere’nin en yüksek onur nişanına layık görülen yazar, 1976 yılında Oxfordshire’de hayatını kaybetti. İşte en çok satan Agatha Christie kitapları …
Polisiye-gerilim türü kitaplara ilgi duyuyorsanız Tess Gerritsen kitapları listemize göz atmanızı tavsiye ediyoruz!?
1. Ölüm Sessiz Geldi (1920)
Miss Inglethorp St. Mary köyünde bulunan Styles Köşkü’nün sahibidir. Yıllardır huzur içinde yaşanan köşkte bir süredir tuhaf olaylar meydana gelmektedir. Köşkün çalışanı Evelyn, Inglethorp için hem dost hem de güven kaynağıdır. Ancak onun ani bir şekilde işi bırakması köşkün huzurlu atmosferini tamamen değiştirmeye başlamıştır. Evelyn köşkten ayrıldıktan kısa bir süre sonra Miss Inglethorp ölür. Tıbbi araştırmalar sonucunda zehirlendiği ve cinayete kurban gittiği anlaşılır. Koca evde artık herkes birbirine kuşkuyla bakmaya başlar. Bu noktada hikayeye zekasıyla ün salmış dedektif Poirot dahil olur. Cinayet, Poirot’un ipuçlarını birleştirmesiyle aydınlatılacaktır. Peki katil kimdir?
Dedektif Poirot bir gün “Tanrı aşkına hemen gelin!” yazılı bir mektup alır. Mektup zengin iş adamı Paul Renauld’dan gelmiştir. Poirot yardım çağrısını aldığında artık çok geçtir. Renauld, Merlinville’deki malikanesinde ölü olarak bulunur. Renauld’un mirasında gözü olan pek çok kişi şüpheliler arasındadır. Polis, malikanede yaptığı araştırmalar sonucunda katili bulduğunu düşünür. Ancak dedektif Poirot’un hala birtakım kuşkuları vardır. Suçlu yakalandıktan sonra işlenen ikinci cinayet, Poirot’un haklı olduğunu ortaya çıkarır. Sürükleyici bir Agatha Christie klasiği olan Dersimiz Cinayet, şaşırtan sonuyla okuru etkilemeyi başarıyor.
Agatha Christie ilk kez 1926 yılında İstanbul’a gelir. Kentin tarihi ve sosyal dokusundan etkilenen yazar, 1933 yılında tekrar şehre gelerek Pera Palas Otel uzun bir süre kalmaya karar verir. Doğu Ekspresinde Cinayet romanını da İstanbul’da kaldığı sırada kaleme alır. Bu nedenle kitapta geçen mekanlar ve şehirler okuyucu için oldukça tanıdıktır. Christie’nin ana karakteri hepimizin aşina olduğu dedektif Poirot’tur. Poirot’un yolculuk yaptığı tren, hava şartları nedeniyle yoluna devam edemeyecek durumdadır. Karlar altında kalan trende, Amerikalı bir yolcu defalarca bıçaklanarak öldürülmüştür. Demiryollarının üst düzey bir yetkilisi, Poirot’tan soruşturmayı üstlenmesini ve polis gelene kadar cinayeti aydınlatmasını ister. Dedektif Poirot vakit kaybetmeden trendeki yolcuları tek tek sorgulamaya ve delil toplamaya başlar. Soruşturma sırasında dedektifin en büyük yardımcısı Yunan doktor Constantine’dir. Planlı ve kusursuz bir şekilde işlenen bu cinayet, Poirot’un zekasıyla bir değil tam iki şekilde çözülecektir.
Mezopotamya’da Cinayet, Irak’ın Hassanieh kentinde bulunan bir kazı alanında geçer. Hikayenin anlatıcısı Amy Leatheran, bu kazı alanına görevlendirilen bir hemşiredir. Amy’nin Irak’taki görevi, ünlü arkeolog Doktor Leidner’in hasta olan eşiyle ilgilenmektir. Amy, kazı alanına gittiğinde ekibin üzerindeki gerginlik gözünden kaçmaz. Bu gerginliğin ve huzursuzluğun sebebi arkeoloğun hasta eşi Louise’yle ilgilidir. Louise’in uzun bir süredir korkunç halüsinasyonlar görmesi onun sinirini oldukça yıpratmıştır. Birilerinden ya da bir şeylerden korktuğu belli olan Louise, bir gün tehdit mektubu alır ve kısa bir süre sonra öldürülür. Irak polisinin cinayeti aydınlatamaması sebebiyle soruşturma dedektif Poirot’a devredilir. Poirot bölgeye gittiğinde sadece katili değil kamp alanındaki hırsızlık olaylarını da aydınlatmak durumundadır. Peki katil ve hırsız aynı kişi midir?
Aristide Leonides, ailesiyle birlikte üç kuleli malikanede mutlu bir hayat sürmektedir. Ailenin güzel giden hayatı Aristide’nin cinayete kurban gitmesiyle altüst olur. Cinayetin ardından yapılan bütün araştırmalar, katilin aile içinden biri olduğu göstermektedir. Bu nedenle soruşturma, evin en büyük torunu Sophia’nın nişanlısı Charles Hayward’a verilir. Peki cinayeti gerçekten aileden biri mi işlemiştir? Yoksa katil malikanenin dışından biri midir? Yazarın alışıldık karakterlerinin olmadığı bu roman, bir solukta okunabilen akıcı bir anlatıma sahip. Agatha Christie kitabın ön sözünde Çarpık Evdeki Cesetler’in en iyi romanlarından biri olduğunu belirtir.
Agatha Christie kitapları listemizde sıra Bilinmeyen Hedef’te. Çok sayıda bilim insanı bilinmeyen bir sebeple ortadan ani bir şekilde kaybolur. Bu durum hiçbir ipucu bulamayan güvenlik güçleri ve istihbarat servisleri için endişe verici olmaya başlamıştır. Bilim insanlarına şantaj mı yapılmıştır? Yoksa onların beyni mi yıkanmıştır? Bütün bu soruların cevabı tek bir kadında saklıdır. Ancak o da geçirdiği bir uçak kazası nedeniyle ağır yaralı olarak hastanede yatmaktadır. İngiliz istihbaratı, bilim insanlarınıın Sovyetler Birliği’ne kaçırıldığını düşünmektedir. Ama hiç kimsenin beklemediği bir gelişmeyle gözler Fas’ın Kazablanka şehrine doğru çevrilir. Agatha Christie, bu romanıyla gerilim ve heyecan dolu bir hikaye sunarken okurları daha önce hiçbir kitabında geçmeyen yeni karakterlerle tanıştırıyor.
Londra’nın en zengin ailelerinden olan Arglyle’lerin hayatı korkunç bir cinayetle sarsılır. Zengin, zarif ve temiz kalpli bayan Arglyle, çalışma odasındayken başına sert bir cisimle vurularak öldürülmüştür. Tüm deliller evin oğlu Jacko’ya işaret eder ve kısa bir sonra tutuklanarak hapse gönderilir. Ancak Jacko iki sene sonra zatürre sebebiyle hapishanedeyken ölür. Onun ölümünden sonra Doktor Arthur Calgary isminde biri hikayeye dahil olur ve cinayetle ilgili yeni bilgiler ortaya çıkarır. Jacko’nun suçsuz olduğu ve haksız yere hapse girdiği anlaşılır. Bu gelişme gerçek katili harekete geçirir ve ikinci bir cinayet gerçekleşir. Bundan sonra Arglyle ailesinin her bir üyesi korkunç olaylar yaşamaya başlayacaktır.
Cömert yeğeninin hediyesi olarak Karayip adalarında güneşin tadını çıkaran Miss Marple, aile işletmesi olan bir otelde konaklamaktadır. Kısa sürede otelde kendine bir arkadaş grubu kurmuştur. Otelin müşterilerinden emekli subay Palgrave, Miss Marple’ın en iyi anlaştığı insanlardan biridir. Arkadaşlıkları ikisinin tatiline de renk katmıştır. Bir gün Palgrave, geçmişte iki kişiyi öldüren bir adamın hikayesini anlatırken tuhaf davranışlar sergilemeye başlar. Palgrave, Miss Marple’a katilin fotoğrafını gösterecekken bir anda vazgeçer ve ertesi gün ölü olarak bulunur. Onun ölümünün ardından adada peş peşe cinayetler gerçekleşir. Katilin kim olduğu Miss Marple’ın çabalarıyla çözülecektir.
Agatha Christie kitapları listemize yazarın en beğenilen romanlarından biri olan Üçüncü Kız’la devam ediyoruz. Londra’da aynı evde yaşayan üç genç kız, birbirinden tamamen farklı meslekler yapmaktadır. Kızlardan biri üst düzey yönetici, diğeri ise yetenekli ve azimli bir sekreterdir. Üçüncü kızın kim olduğunu ise dedektif Poirot çözmek zorundadır. Poirot bir gün ofisinde çalışırken içeri genç bir kız girer. Bir cinayet işlemiş olabileceğini anlatan kız hemen ortalardan kaybolur. Bu kızın kim olduğunu çözmek isteyen dedektife, polisiye yazarı Adriadne Oliver yardımcı olmaktadır. Ancak ikisi de araştırmalarının bir sonuç vermediğini ve çıkmaza girdiklerini hissederler. Peki kimdir bu üçüncü kız?
Agatha Christie’nin Ölüm Adası isimli romanını okuyanlar, bu kitaptaki karakterleri yakından tanıyacaklar. Miss Marple, Karayip adaları gezisinde tanıştığı Rafiel’den bir gün mektup alır. Marple mektubu okuduğunda oldukça şaşırmıştır. Çünkü Rafiel kısa bir süre önce hayatını kaybetmiştir. Rafiel mektubunda, Marple’nin adalet duygusuna güvendiğini ve aydınlanması gereken bir cinayet olduğunu belirtir. Marple için yanıtlanması gereken birçok soru vardır. Mektupta bahsedilen cinayeti kim işlemiştir? Cinayet ne zaman ve nerede işlenmiştir? Marple elinde hiçbir ipucu yokken bu cinayeti çözebilecek midir?
Filler de Hatırlar, ünlü polisiye romanları yazarı Adriadne Oliver’ın bir toplantıya katılmasıyla başlar. Toplantıda Adriadne’e gerçek hayatta olmuş bir cinayetin iç yüzü sorulur. Bu konuda kendisinin de bir fikri yoktur. Ancak olayı aydınlatmak için hummalı bir araştırma başlatmaya karar verir. Bunun üzerine yıllardır dostu olan dedektif Poirot’dan yardım ister. Yazar ve dedektif soruşturma boyunca beklenmedik olaylarla karşılaşır. Olayın iç yüzünü aydınlatabilecekler midir?
Zeki dedektif Poirot hayatı boyunca pek çok cinayeti aydınlatmıştır. Artık yaşlanan ve dinlenmek isteyen dedektif, Styles köşküne taşınır. Christie’nin ilk romanına konu olan bu köşk, pansiyon olarak işletilmektedir. Köşkün yöneticisi olan kadın, aniden bir cinayete kurban gider. Dedektif kendini yaşlı ve yorgun hissediyordur. Bu nedenle cinayet soruşturmasında kendine yardım etmesi için eski dostu Arthur Hasting’i çağırır. İki eski dost son kez bir cinayeti aydınlatmak için çalışmaya başlar. Peki başarılı olabilecekler midir?
Agatha Christie kitapları listemizin sonuncusu olan Uyuyan Ölüm, yazarın kaleme aldığı son kitaptır. İngiltere’de yeni bir hayata başlayan Gwenda, evini dekore etmek için oldukça heyecanlıdır. Taşındığından beri evde pek çok değişiklik yapmış olmasına rağmen evi tam istediği gibi olmamıştır. Hala ürkütücü bir havası olan bu ev, Gwenda’yı korkutmaya başlar. Evin merdivenlerinden her çıktığında hayatını hayaletlerin kuşattığı hissine kapılır. Bu durumdan kurtulmak için Miss Marple’dan yardım ister. İki kadın yıllar önce bu evde işlenmiş cinayeti çözmek için bir araya gelirken okur son kez sürprizlerle dolu bir maceraya sürüklenir.
