Eğer siz de casusluk hikayelerinden ve gizemli faaliyetlerden etkilenen biriyseniz, Washington’da yaşananları mutlaka dinlemelisiniz. Washington, casusluk hikayelerini dinlemek için oldukça uygun bir yer. Hatta yeryüzünde casusluk hikayeleri konusundaki beklentilerinizi karşılayabilecek daha iyi bir yer yok. Öyle ki bu hikayeleri dinlemek ve mekanları görmek için turistlere özel turlar dahi düzenleniyor. Amerika’daki en ünlü casusluk noktalarının gezildiği bu heyecan verici yolculuğa, eski bir istihbarat ajanı da eşlik ediyor. Independent’ın konuyla ilgili yaptığı habere göre, turistik gezi Japonların İkinci Dünya Savaşı sırasında casusluk yaptıkları “Alban Kuleleri”nde başlıyor. Ardından Rus Büyükelçiliği ve Çinlilerin casusluk noktaları ziyaret ediliyor. Peki bu gezilerden neler öğreniliyor? Amerika Birleşik Devletleri’nde casuslar tam olarak nasıl çalışıyor? Detaylara birlikte bakalım.
Amerikan istihbaratı ve Casusluk Müzesi’nin değerlendirmelerine göre başkent Washington’da 10 binden fazla casus bulunuyor
Federal Soruşturma Bürosu (FBI) da bu verilen rakamı onaylayarak, casusluk faaliyetlerinin daha önce görülmemiş bir düzeye ulaştığını belirtiyor. FBI, Çin başta olmak üzere birçok ülkeden gelen casusun Washington’da olduğunu söylüyor. Öyle ki adım attığınız her yerde casusluk merkezi bulma ihtimaliniz çok yüksek.
Çoğu zaman casusların diplomatik bir kimlikle dolaştığı ya da istihbarat merkezlerinin asli üyeleri olarak çalıştığı düşünülüyor. Bu genel görüşün aksine casuslar; üniversite öğrencileri, sokaktaki market çalışanı ya da maça giden fanatik bir futbolcu olabilir.
İstihbarat yetkilileri, diğer ülkelerdeki en yetenekli kişilerin Washington’a casus olarak gönderildiğini düşünüyor
Gizlilik konusunda usta olan bu kişiler, farklı kimliklere bürünerek kendilerinden istenen görevleri yerine getiriyorlar. Görevlerini yaparken; şifreli platformlar, karışık logaritmalar ve diğer teknolojik gelişmelerden faydalanıyorlar. Bu da FBI’ın onları tespit etmesini oldukça zorlaştırıyor. Ülkenin başkentinde tam 175 elçilik ve diplomatik temsilcilik bulunuyor. Aynı zamanda Washington’da on binlerce yabancı öğrenci, girişimci, iş insanı ve akademisyen bulunuyor. Bu kişilerin önemli bir kısmı, kendi ülkelerindeki istihbarat servisleriyle iletişim halinde. Casuslar, gece gündüz bilgi-belge toplamak ve sır hırsızlığı yapmak için çabalıyor.
Örneğin; Rus istihbaratına kafa tutan en ünlü Rus casus Sergey Tracikov’un 2010 yılındaki ölümünden hemen önce Rusya’nın Amerika’daki faaliyetlerine yönelik açıklamaları oldukça ilgi çekici. Tracikov, Soğuk Savaş’ın henüz sona ermediğini, bu nedenle Moskova’nın en iyi casuslarını Washington’a gönderdiğini ifade etmişti. Gerçekten de Rusya’nın ABD’de birçok casusu bulunuyor. Ancak casusların sayısı kesin olarak bilinmiyor. Rusya’nın en ünlü casusluk hikayelerinden bir diğeri de Robert Hanssen vakası olarak bilinen olay. FBI’ın casuslukla mücadele biriminde görev yapan Hanssen, 50 bin dolar karşılığında gizli bir belgenin kaçakçılığını yaparken yakalanmıştı. Hanssen 2002 yılında yargılanarak ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı.
Hassas noktalarda çalışan Amerikan vatandaşlarının parayla kandırılması, yetkililerin casusluk konusunda en fazla korktuğu durumların başında geliyor
CIA’de kilit mevkilerde çalışanlar ya da en üst düzey güvenlik bilgilerine erişimi olan kişiler, ülkelerin açık hedefi haline geliyor. Bu kişiler işten çıktıktan sonra söz konusu risk artıyor. Çünkü mali durumunu iyileştirmeye çalışan emekli kişiler, para karşılığında bildiği bilgileri diğer ülkelere aktarabiliyor. Çin asıllı bir Amerikalı olan Jerry Chung Lee olayı, bu durumun en açık örneklerinden biri. Jerry Chung Lee 2007 yılına kadar CIA’de görev yaptıktan sonra Çin’in hizmetine girdi. Daha sonra Çin’deki Amerikan casuslarının isimlerini ifşa etmeye başladı. Bu olay, yaklaşık 20 muhbirin ABD’nin en başarısız operasyonlarından birinde öldürülmelerine neden oldu. Öte yandan Jerry Chung Lee’de tutuklanarak cezaevine gönderildi. Lee’nin mahkemedeki ifadelerinden anlaşıldığı kadarıyla onun görevi sadece Çin’e casusları ifşa etmek değildi. Amerikan vatandaşlarını kandırmak ve para karşılığında Çin’e çalışmalarını sağlamak için de faaliyetler yürütüyordu.
Amerika’daki casuslar dendiğinde akla hemen Rusya ve Çin gelse de Küba, İran, Kuzey Kore ve Venezuela gibi gerilim hattında bulunan başka ülkeler de var
Öte yandan sadece Amerika ile gergin ilişkileri olan ülkeler değil “dost” ülkeler de Washington’da casusluk yapıyor. Ama böyle durumlarda diplomatik temaslar ve ülkeler arasındaki iş birlikleri göz önünde bulunduruluyor. Dost ülkeler arasındaki casusluk hikayelerinin en meşhuru Jonathan Pollard vakasıdır. ABD donanmasında istihbarat görevlisi olarak çalışan Pollard, 1984 yılında İsrail İstihbarat Teşkilatı Mossad’a gizli belgeler göndermeye başladı. Bir sene sonra suçüstü yakalanan Pollard, ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı. İsrail, Pollard’ın bırakılması için ABD’ye baskı yapsa da bu taleplerin hepsi reddedildi. Pollard’ın serbest bırakılması için yapılan baskılar, 30 yıl sonra Barack Obama döneminde meyvesini verdi. Obama döneminde şartlı olarak serbest bırakılan Pollard, günümüzde New York’ta bir bankada çalışıyor.
Teknolojinin, şifreleme yöntemlerinin ve logaritmaların her geçen gün gelişmesi, casusların arkalarında iz bırakmadan görevlerini yapmalarıyla sonuçlanıyor
Teknolojik ilerlemeler, gelecekte kolay yoldan ve çok miktarda para kazanmak isteyen daha fazla kişinin casus olarak istihdam edilmesine katkı sağlayabilir. Öyle ki Amerikalı yetkililer, Çin’in casusluk tehditlerini azaltmak için vatandaşlarından sadece ABD üretimi teknoloji ürünlerini kullanmasını talep ediyor. Hatta vatandaşlarına, yabancı istihbaratların cömert tekliflerini kabul etmemeleri gerektiğini de sık sık hatırlatıyor.
İlginizi çekebilir:
İkinci Dünya Savaşı Casusu Olduğunu Duyunca Çok Şaşıracağınız 6 İsim
Kaynak: 1