Dokuz günlük tatil çok iyi çok güzel de bu tatilin bir de sonu var. Tatilde İstanbul’dan uzaklaşanların kederli dönüşü bir yana, Bayram sakinliğinde şehrin tadını çıkaranların insan konservesi modunda gerçekliğin içine düşüşü bir yana… Yeni sezon tüm yoğunluğuyla bizleri içine vakumlamadan, bir hafta sonu daha var önümüzde. Tadını çıkarmayıp ne yapalım?
1. Müzik – Nachtbraker / 25 Eylül
indigo / saat 23.30
Girişimcilik ve marketing’in akademik dünyasında süzülürken, birden kariyerine müzik yaparak devam etmeye karar veren Hollandalı müzik prodüktörü Maurits Verwoerd, yeraltından çıkarıp özenli perküsyonlar ve dalgalı groove’lar ile bezediği setlerini Cuma gecesi huzurumuza sunuyor. Saatler sabaha yanaşıyor, ayaklar ne kadar yorulduklarını anlayamayacak denli uyuşuyor ama Nachtbraker yine kimseleri uyutmuyor.
2. Müzik – Kevin Over / 26 Eylül
Cue Istiklal / saat 21.00
Techno-house üretkenliğinde doygunluğa ulaşıp tur bindiren Alman tekno sahnesinin parlak gençlerinden Kevin Over, 14 yaşından beri plaklarının başında harikalar yaratıyor. 90’ların tanıdık etkilerini müziklerinde hissettiriyor. Oliver Koletzki ve Thomas Schumacher gibi abilerle kabin paylaşıyor. İsmini Beatport’un Top listelerine kazıyor ve haftalarca orada kalıyor. Kendisi Cumartesi gecesi şehrimizde duraklıyor.
3. Konferans – Aşkın Metafiziği / 25 – 26 Eylül
Dragos Arkeolojik Kazı Alanı / saat 15.30 – 21.00
Aşkın hakikati, düşüncedeki yeri, Batı’dan Doğu’ya yansımaları, kültürel yorumlanmaları, şiirle ilişkisi, psikanalizdeki yeri… Aşkı çekirdeğine alan derin mi derin mevzular bu haftasonu Dragos’ta sorgulanıyor. Hem de Alain Badiou, Slavoj Zizek ve Judith Balso eşliğinde.
MonoKL yayınları ve Kartal Belediyesi işbirliğiyle gerçekeleşecek etkinlik iki gün sürecek ve etkinlik süresince mekana Beşiktaş, Bostancı ve Kadıköy’den ücretsiz servisler kaldırılacak. Programla ilgili detaylı bilgi için sizi şöyle alalım.
4. Tasarım Pazarı – Pop-Up Kadıköy / 27 Eylül
Walter’s Coffee Roastery / saat 13.00
Pop-Up Kadıköy, yeni sezonun ilk tasarım pazarını Pazar günü açıyor. Bu sefer Kadıköylü tasarımcıların yanı sıra farklı çevrelerden tasarımcıların da yer alacağı Pop-Up’ta yine kıyafetten takıya, seramikten deftere envai çeşit tasarım sergilenecek. Yeni sezon başlamadan, kahve kokuları eşliğinde moral depolanacak.
5. Müzikal – Mamma Mia! / 29 Eylül – 4 Ekim
Zorlu PSM
Bir Yunan adasında, kendi düğün arifesinde, gerçek babasının kim olduğunu öğrenebilmenin derdine düşen Sophie; annesinin günlüğünden öğrendiği ipuçları ışığında üç baba adayını düğününe davet eder. Bir insan hiç tanımadığı babasını bu kadar mı eğlenceli, bu kadar mı komik, bu kadar mı romantikçe arar? ABBA’nın ölümsüz şarkıları eşliğinde klasikleşen Mamma Mia! bir kez daha şehrimizde.
6. Sinema – Christian Petzold ile Film Gösterimi ve Söyleşi / 29 Eylül
Goethe Institut Sinema Salonu / saat 19.00
Alman sinemasının son yıllarda çıkardığı en iyi filmlerden biri olarak yorumlanan 2012 yapımı Barbara, vaktiyle ülkemizde de gösterime girmiş ve hatta çok beğenilmişti. 80’li yılların Doğu Almanya’sında rejime karşı muhalifliğinden ötürü taşraya sürülen bir doktorun Doğu Almanya’dan kaçma çabalarına odaklanan film, o sene yönetmeni Christian Petzold’a da Berlin Film Festivali’nde ‘En İyi Yönetmen’ dalında Gümüş Ayı kazandırmıştı.
Barbara’yı yeniden ya da tekrar izlemek istiyorsanız, film Salı akşamı Goethe Institut’te yönetmenin katılımı ile gösterilecek. Gösterim sonrasında da Christian Petzold ile bir söyleşi gerçekleştirilecek. Haberiniz olsun.
7. Sunum – Macaristan’da Osmanlı Türk Mimarisi / 30 Eylül
Macar Kültür Merkezi / saat 19.00
Macaristan’daki Osmanlı dönemi mimari eserleri inceleyen ‘Macaristan’da Osmanlı Türk Mimarisi’ kitabı geçtiğimiz sene basılmış ve kitap Budapeşte’de tanıtılmıştı. Kitabın grafikleri, Budapeşte’de bulunan Gül Baba Türbesi’nin 1996 yılındaki restorasyon projesini çizen mimar Tamás Pintér tarafından, metinleri ise türkolog Balázs Sudár tarafından hazırlanmıştı.
İşte bu kitabın konseptini de oluşturan, ‘Macaristan’da Osmanlı Dönemi Mimari Hatıraları’; Çarşamba akşamı mimar Tamás Pintér’in sunumu ile Macar Kültür Merkezi’nde olacak. İlgilenenlere duyurmuş olalım.
8. Müzik – Baba Zula / 30 Eylül
Babylon Bomonti / saat 21.30
Bayram tatili bitiş düzlüğünü geride bırakmışken, tatil sonu depresifliğini hafifletecek pek sesli bir etkinlik var sırada. Türkiye’de saykedelik müziğin dur durak bilmeyen neferleri Baba Zula, yine halk müziğinden girip reggae’den çıkıyor, Çarşamba akşamımızı dolduruyor, kulaklarımızı güzelliyor.
9. Müzikal – Cahide Sonku Müzikali / 1 Ekim
Borusan Oto Dolmabahçe Sahne / saat 20.30
Türkiye sinema tarihinin belki de en çok merak edilen isimlerinden biridir Cahide Sonku. Türkiye’nin ilk kadın sinema yönetmeni olması, vaktiyle kendi yapım şirketini kurmuş olması, yer aldığı yapımlar ve dramatik hayat hikayesi hala kendisini hayranlıkla ve merakla anmamızın önemli sebepleri.
Tiyatro Keyfi de bizleri heyecanlandıran bir haberle, yeni sezonu Cahide Sonku’nun yaşamını müzikalleştirdikleri yepyeni bir oyunla açıyor. Sonku’yu sahnede Nilüfer Açıkalın canlandırıyor.
10. Gösteri – ‘biz’ / 1 Ekim
İstanbul Modern / saat 20.00
Üç dansçı, fiziksel teması yitirmeden gerçekleştirdikleri üçlü hareket formları ve bir başlarına ifade ettikleri taşkınlık anları arasında ‘cem’ oluyor. Bedenleri ve belleklerini konuşturarak ‘biz’ olabilmeyi keşfediyorlar. Cem Yıldız’ın oyuna nefes veren, ‘cem’i yürüten müzikleri ile Bedirhan Dehmen, Ejder Keskin, Alper Marangoz ve Canberk Yıldız ‘biz’i, YAP İstanbul Modern için yeniden yorumluyor.
YAP: Yeni Mimarlık Programı kapsamında kurulan Katı Olan Her Şey alanında gerçekleştirilecek etkinlik ücretsiz olacak. Aklınızda bulunsun.
11. Sinema – 45 Yıl / 25 Eylül
45. evlilik yıldönümlerine sadece bir hafta kala gelen bir mektupla, Mercer’lerin sadece kutlama planları değil dillere destan evlilikleri de alabora olacaktır. Kolay değil tabii. 50 yıl öncesinde kalan ilk aşkın, İsviçre Alpleri’nde donarak saklı kalmış bedeninin ortaya çıkarıldığı haberini getirir bu mektup. David Constantine’nin kısa öyküsünden uyarlanan bu nefis dramanın yönetmeni, sinema dilinin soğukkanlılığı ile övgülere doymayan Andrew Haigh.
Filmin başrol oyuncuları Charlotte Rampling ve Tom Courtenay da, izleyiciyi yer yer duvardan duvara savuran performanslarıyla Berlin Film Festivali’nde ‘En İyi Aktris’ ve ‘En İyi Aktör’ ödüllerini kimseye kaptırmadılar. Film, geçtiğimiz İstanbul Film Festivali’nde de gösterilmişti. Kaçırmış olanlara hatırlatmadan geçmeyelim.