Sanat sanat için midir? Peki sanatçılar ne yapmalıdır? Robin George Collingwood, 1938 yılında yayımlanan Sanatın İlkeleri (The Principles of Art) adlı kitabında ‘sanat nedir’ sorusuna kendince bir cevap buluyor. Ona göre sanat, “temel olarak duyguların yaratıcı ifadesi veya dışa vurumudur”. Peki ya sanatçı? Sanatçılar söz konusu olduğunda tıpkı sözcüğün yapım eki almadan önceki hali gibi bu son hali de fazlasıyla tartışmaya açık. Bunun pek çok sebebi var ancak akademik bir içerik yazmadığımız için işin o kısmına yüzeysel değinmemiz yerinde olacak.
Gerek sanat, gerekse sanatçılar için farklı tanımlarla karşılaşabiliyoruz. Ayrıca lise yıllarından bu yana mizahi sohbetlerin dahi malzemesi olmayı başaran bir ikilemden de söz etmemiz mümkün. O ikilem, “Sanat sanat için midir yoksa toplum için midir?” repliği ile karşılık buluyor. O halde, şimdi, çıkmaz sokaklara girmeksizin konumuza dönelim. Ve içinde bulunduğumuz dönemlerin, yani 21. yüzyılın 17 sanatçısı olarak derleyebileceğimiz listemizi sunalım.
21. yüzyıldaki ressamlar da daha önceki sanatçılar gibi kendi dönemlerindeki bazı koşullardan etkilenerek üretimde bulunuyorlar. Her dönem, kendi içindeki sanatçıların üretimlerini etkiler. Bu durum bilinen bir gerçek olarak duruyor. Dolayısıyla içinde bulunduğumuz çağdaki sanat anlayışı da bu önermeye uygun üretimlerle kendine has bir konuma sahip olabiliyor. Örneğin, çağımızdaki etkileşim, başka bir deyişle izleyicinin/ okuyucunun sanata katılma şansını elde etmesi bir anlamda sanatın bu yüzyıldaki üretimlerine etki edebilecek bir denklemin parçası. Bununla birlikte göstergebilimin, postmodernizmin ve feminizmin de günümüzdeki sanat anlayışının şekillenmesi hakkında mesnet oluşturabilecek yetkinlik taşıdığını belirtebiliriz.
Son yüzyıl ressamları da bu saydıklarımızın etkileri sonucunda üretimlerinde kendilerini daha özgün kılacak yolları deneyimliyorlar. Örneğin, İngiliz küratör Kurt Beers’e göre yarının sanatçıları belli. Kendisi, bu isimleri, 2014 yılında yayımladığı “Yarının 100 Sanatçısı” adını alan kitabında paylaştı. Ne yazık ki o kitapta yer alan tüm isimleri listemize dahil edemeyiz ancak özellikle 5 ressamdan söz edebiliriz.
1. Kristina Alisauskaite – Ressam
Kristina Alisauskaite, 1984 doğumlu. Alisauskaite, yukarıda sözünü ettiğimiz o önemli kaynakta bulunan tek Litvanyalı kadın ressam olarak dikkat çekiyor.
Genç kadın, minimalist tabloları, gerçeğin dondurulmuş anlarını, özlem ve yalnızlık hallerini anlatıyor. Ünlü tablolar yapacak kadar popüler olmadı henüz ancak sanatıyla başkalaştığı kesin.
Kendisini Instagram üzerinden takip etmenizi önerebiliriz.
2. Ewa Juszkiewicz – Ressam
Prestijiyle ün yapan Bielska Jesień Resim Bienali yarışmasını kazanan sanatçı, 1984 doğumlu. Bu sayede özellikle ülkesi Polonya’da dikkat çeken bir isim olan Juszkiewicz; kafaları tuhaf şekillerde deformeye maruz kalmış, devasa böcekleri hatırlatan, buketli, kabile maskeli ve halılara sarınmış, sürrealist kadın portreleri ile ilginç bir profil ortaya koyuyor.
Sanatçının odak noktalarından biri kadının yüzyıllar boyunca farklı biçimlerdeki resmedilişi oluyor.
3. GL Brierley – Ressam
İngiliz sanatçı, 1965 doğumlu. Avrupa ve ABD’de pek çok sergisi yapılan sanatçının, “bir oyuncak bebeği giydirmek gibi” söylemi, onun, sanatına gösterdiği özenin bir özeti adeta.
4. Kinga Nowak- Ressam
Gelenekselci sembolik ressamlar arasında yer alan Nowak, 1977 doğumlu.
“Realistik bir tavırla yaptığı erken dönem resimleri kendi çocukluk hatıralarına atıf yapıyor. Sanatçı, bir söyleşisinde, bu erken dönem işlerini ‘(…) geçmişi anma ve beni şekillendirenin ne olduğuna bakarak kendi[n]i anlama çabası’ olarak nitelendiriyor. Nowak, son eserlerinde, dünya imgesinin nasıl inşa edildiğine bakıyor; ‘Bu tablolar bundan hareketle, çağrışımların, duyguların ve çeşitli sezgilerin bir sonucu, tıpkı bir rüyada gibi, bu tabloların gerçekliği bir yaratım ve ben sembolik, güvenilir ve yine de imkansız olmasını istiyorum,’ diye ekliyor.”
5. Carla Busuttil – Ressam
Kırkına merdiven dayayan İngiliz ressam, üretkenliği ile saygı uyandırmasını biliyor. Busuttil, eserlerinde genellikle “kamuya mâl olmuş figürlerle toplumun karikatürize bir betimlemesini yapıyor. Sanatçı, “Büyük İngiliz Gülümsemesi”, “Uyan Rod” ve “Alles Ist Schwindel” tablolarında, Margaret Thatcher imgesini, kolektif hafızada bulunduğu biçimde yeniden üretiyor: Tipik saç stili, geniş omuzlar ve bir dizi inci. British Art Now temsilcisi Busuttil’in işleri artık Saatchi Koleksiyonu’nun da bir parçası.”
6. Víkingur Ólafsson – Piyanist
Beethoven’ı ve özellikle de Chopin’i farklı bir şekilde yorumlamasıyla ayakta alkışlayacağınız Ólafsson, 1984 doğumlu. İzlandalı piyanist, daha şimdiden bol ödüllü sanatçılar arasında yer almayı başardı.
7. Alan Anthony Silvestri – Müzisyen
Sinemaseverlerin yakından tanıdığı bir müzisyen Silvestri. Amerikalı sanatçının müziğini bestelediği kült yapımlar arasında bakın hangi film ve diziler var:
- Geleceğe Dönüş film serisi,
- Forrest Gump,
- Yenilmezler serisi,
- Cosmos: A Spacetime Odyssey televizyon dizisi bulunmaktadır.
71 yaşındaki sanatçı, iki Akademi Ödülü ve Altın Küre Ödülü adaylığı, üç Satürn Ödülü ve iki Primetime Emmy Ödülü sahibi…
8. The Strokes – Müzisyen
The Strokes, 5 müzisyenin bir araya gelerek kurduğu Amerikalı bir rock grubu. Grup, bu yüzyılın oldukça dikkat çeken sanatçıları arasında duruyor.
Grubun üyeleri ise; Julian Casablancas, Nick Valensi, Albert Hammond Jr., Nikolai Fraiture ve Fabrizio Moretti.
9. Vahit Tuna – Çağdaş sanatçı
İktidarın çeşitli propaganda aygıtlarını, ifade özgürlüğünü ve algı yönetimi gibi konuları kendine özgü bir estetikle yorumlayan Tuna’nın, çok yönlü bir kültür sanat yelpazesi söz konusu. Söz gelimi, kendisi blog yazarı olduğu gibi müzisyendir. Aynı zamanda “ben grafik tasarımcısı ve sanatçıyım” diyor. Ve kimliğini bu şekilde özetliyor.
10. Kutluğ Ataman – Çağdaş Sanatçı
Cesur çalışmalarıyla çağdaş sanatçılar arasındaki yerini alan Ataman 1961 doğumlu. Sanatçı, video ve film çalışmalarındaki konularını marjinal bireylerin yaşamlarından ilham alarak üretiyor. Filmlerine merkez aldığı kişiler saplantılarını, mikro ve makro iktidar ile kurdukları ilişkileri, bilinçaltı sorunlarını ya da cinselliklerini açık sözlülükle dile getiriyor, ifşa ediyorlar. Ataman çalışmalarında bu bireyleri tercih etme nedenini şöyle açıklıyor: “Benim yaptığım, bu insanları gösterip işi şova dönüştürmek değil. Beni o kişiyle çalışmaya iten tek neden, onda kendimi görmem oluyor.”
Ataman’ın zaman zaman siyasi polemiklere dahil olması ya da bazı politik konularda taraf olması farklı kesimlerden farklı tepkilerin gelmesine neden olmuştu.
11. Nuri Bilge Ceylan – Yönetmen /Fotoğraf Sanatçısı
Ülkemizde yeterince popüler olmasa da sanat dünyasında saygı uyandıran Ceylan, prestijli ödüllerin de sahibi.
1959 doğumlu sanatçımız, yapıtlarıyla göğsümüzü kabartıyor. Ceylan, yönetmenliğini yaptığı Kış Uykusu filmi ile 2014 Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye’nin sahibi olmuştu.
Yönetmenin muhteşem yapıtları arasında; Üç Maymun, Bir Zamanlar Anadolu’da, Kış Uykusu ve Ahlat Ağacı bulunuyor.
12. Ai Weiwei – Çağdaş Sanatçı
Ai Weiwei, korkusuzluğuyla korkutmayı başaran sanatçılar arasında duruyor. Ülkemizde, uzun bir süre ziyaretçiye açık kalan “Ai Weiwei Porselene Dair” isimli sergisiyle hayranlık uyandırmıştı.
Sözü bu noktada kendisine bırakabiliriz: “İfade özgürlüğü olmazsa, hayatın tadı kaçar. Topluma katılmak, sanatsal bir seçim değildir, insani bir ihtiyaçtır… Bence en önemli sanatım, duruşum ve yaşam tarzımdır”
13. Karsu Dönmez – Müzisyen
Türk asıllı olmasına karşın Hollanda’da büyüdüğü için Türkçe’yi çok iyi bilmeyen genç sanatçı, sempatik tavırları ve jargonuyla unutulmaz konser deneyimleri yaşatabiliyor. Dönmez, piyanonun başına geçtiğinde yalnızca müzik çalmıyor, ufak çaplı bir orta oyunu (stand up) izlemenin keyfini çıkarmak işten değil. Gün geçtikçe popüler sanatçılar arasında da sıyrılan genç sanatçının sanatına hayran kalıyorsunuz.
14. Birsen Tezer – Müzisyen
“Hoş Geldin”, “Delikanlı” ve daha pek çok eseriyle sevenlerinin gönlünde kalıcı bir yer tutan Tezer, Türk müziğinin kült isimlerinden biri olarak “sanatçı”nın açıklamasını nitelendirebilecek bir isim.
15. Fazıl Say- Piyanist
Türkiye’nin yetiştirdiği en büyük değerlerden biri olan Say, 1970 doğumlu. Müzik hayatına, kendisini tedavi eden doktorun önerisi ile melodika çalarak başlayan sanatçı, 4 yaşındayken piyano ile tanıştı. Üstün yetenekli görülen ve bu kapsamda bir öğretime tabi tutulan Say’ın “Nazım Hikmet Oratoryosu” unutulmazlar arasında.
16. Genco Erkal – Tiyatrocu / Sinemacı
Fazıl Say ve “Nazım Hikmet Oratoryosu” demişken Erkal’ı anmamamız saygısızlık olur. Tiyatrocular arasında “yaşayan efsane” olarak andığımız az sayıdaki değerden biri olan Erkal, Nikolay Gogol’a ait olan Bir Delinin Hatıra Defteri’ni ülkemizde ilk kez ‘tek kişilik oyun’ ile seyirciye ulaştıran isim.
17. Ferhan Şensoy – Tiyatrocu
Tiyatronun en asi çocuklarından biri olan Şensoy, 1987 yılından bu yana aralıksız sürdürdüğü Ferhangi Bir Şeyler ile sesini, nesilden nesile milyonlarca insana duyuruyor. Sistem eleştirisinin nadide örneklerinden biri olan “Pardon” filminin senaryosunu da yazmıştı.
Türk tiyatrosunun en önemli geleneksel simgesi olan “Dümbüllü’nün Kavuğu’nu” ustası Münir Özkul’dan almıştı.
Bonus: Rasim Öztekin – Tiyatrocu
Geçen aylarda kaybettiğimiz Öztekin, yaklaşık 44 yıl boyunca tozunu yuttuğu sahneye hüzünlü bir veda etti. Ancak seyircisiyle kurduğu kopmaz bağlar sayesinde tiyatronun en önemli isimlerinden biri oldu.
Öztekin, 2016 yılında, Ferhan Şensoy’dan “Dümbülü’nün Kavuğu”nu almıştı. Rahatsızlığı sebebiyle sahneden uzaklaşmak zorunda kalan çınar, bu önemli simgeyi Şevket Çoruh’a verme kararı aldığını açıklamıştı. Kavuk’un yeni sahibi, geçen yıl düzenlenen tören sonrasında Çoruh olmuştu.
Sanatı, kavramsal olarak tartışmamıza ek, yüzlerce sanatçıyı ve onların özelliklerini de konuşabilmemiz için uzun uzun yazılar yazmamız gerekiyor. Ünlü ressamlar, Türk ressamlar, ünlü şairler, Türk şairler, dublaj sanatçıları, tiyatrocular, müzisyenler, Türk müzisyenler vb. şeklinde, kendi başına çok uzun anlatımlar olması gerekir. Listemizde yer alan sanatçılar ise popüler kültürün şişirdiği isimler arasında yer almayan sanatçıların bir kısmını oluşturuyor.