2022 yılı, pek çok ülkenin ekonomik açıdan çeşitli zorluklarla karşılaştığı bir yıl oldu. Bazı ülkelerde yüzde 10-15 seviyelerine yükselen enflasyon, ekonomi politikalarında enflasyonla mücadeleyi en öncelikli konu haline getirdi. Bununla birlikte gelişmiş ülkelerin de aralarında bulunduğu pek çok ülke, 2023 yılını da enflasyonla mücadele ederek geçirmeye hazırlanıyor. Buna bağlı olarak 2023 yılı içerisinde dikkate değer bir resesyon yaşanması bekleniyor.
Öte yandan enflasyon, 2021’in ikinci çeyreğinden bu yana geleneksel ekonomi politikalarından uzaklaşan Türkiye’de de ekonomi gündeminin en önemli maddeleri arasında. Değişen ekonomi politikalarına bağlı olarak yükselen enflasyonun, ekonomik kötü gidişatın öncelikli nedenlerinden biri olduğu ifade ediliyor. Peki, 2023 yılında Türkiye ekonomisini neler bekliyor? Detaylara birlikte bakalım…
Faiz indirimleri yeni yılda enflasyonu düşürebilir mi?
Türkiye, 2021 yılının son çeyreğinde uygulamaya başladığı ekonomi politikaları ile dünyanın geri kalanından önemli ölçüde ayrışmıştı. Buna paralel olarak ülkemizde ortaya çıkan ekonomik tablo da pek çok ülkedekinden farklı görünüyordu. Öyle ki enflasyon yıl içerisinde yüzde 85 ile zirve yapmıştı. 2022’nin sonunda ise enflasyonun en iyi ihtimalle yüzde 70 seviyesine gerilemesi bekleniyordu. Türkiye, geleneksel ekonomik yaklaşımların aksine enflasyonla mücadele etmek için faiz indirimi yöntemini tercih ediyordu. Peki faiz indirimi, 2023 yılında enflasyonu düşürebilir mi?
Uzmanlar, yeni yılda Türkiye’deki enflasyonun en fazla yüzde 40 seviyelerine gerileyebileceğini öngörüyor. Uzmanlara göre bu gerilemenin temel nedeni ise Avrupa’daki resesyon ve emtia fiyatlarındaki düşüş olacak. Yani enflasyondaki muhtemel düşüşün arkasında, Türkiye’nin faiz indirme politikasından çok dış faktörler rol alacak.
“Düşük faiz” politikası, ekonomik kötü gidişatın temel sebeplerinden biriydi
Türkiye, geçtiğimiz yıllardan itibaren sıra dışı bir ekonomi politikasını hayata geçirdi. Dünyanın pek çok ülkesi, enflasyon baskısı karşısında faiz artırma yöntemini tercih ederken Türkiye, faizleri indirme yoluna gitti. Bu sıra dışı ekonomi politikasının gerekçesi ise “büyüme ve dezenflasyon” olarak açıklandı. Faiz indirimlerinin düşük kur sayesinde ihracatı artıracağı, bu artışın TL’yi güçlendireceği böylece düşük kur nedeniyle beliren enflasyon tehdidinin ortadan kaldırılacağı ifade ediliyordu. Ancak yıl ortalarında enflasyon yüzde 80 seviyelerine ulaştı…
Böylece düşük faiz politikasının enflasyonla mücadelede etkili bir silah olmadığı da görülmüş oldu. Bu noktadan sonra ise düşük faiz politikasının arkasında, “enflasyonla büyüme” hedefi olduğu dile getirildi. Yani, ekonomik büyüme için yüksek enflasyona razı olunuyordu. Enflasyonla birlikte büyüme hedefinin yeni yılda da sürdürülmesi planlanıyor.
Enflasyonla birlikte büyümek mümkün mü?
Bu sorunun yanıtını ararken, geride bıraktığımız yılın ekonomik verileri oldukça faydalı olabilir. 2022 yılında Türkiye’deki enflasyon 65 puanlık bir artış gösterdi. İşsizlik ise yaklaşık 1 puan azaldı. Öte yandan büyüme rakamları incelendiğinde 2022’deki büyümenin 3,9 gerilediği, iş gücünün gayrisafi katma değer içindeki payının ise bir önceki senenin aynı çeyreğine göre yüzde 29’dan yüzde 26’ya düştüğü görülüyor.
İşte bu veriler ışığında uzmanlar, “işsizliği bir puan azaltmak pahasına, toplumun büyük kesimini yoksulluğa mahkûm etmek doğru bir politika mıydı, işsizliği azaltmanın daha maliyetsiz bir yolu yok muydu?” sorusunu soruyor. Bir başka ifadeyle pek çok uzmana göre “enflasyonla birlikte büyümek” gerçek hayatta karşılığı olan bir hedef değil. Çünkü uzun dönemli enflasyon baskısı hem ekonomik büyümeyi hem de istihdamı olumsuz anlamda etkiliyor. Enflasyon nedeniyle alım gücü düşüyor ve yatırımların sayısında gözle görülür bir azalma meydana geliyor.
2023 seçimlerinden sonra Türkiye’nin ekonomi politikası nasıl şekillenecek?
Uzmanlara göre 2023’ün ilk yarısı, “enflasyonla birlikte büyüme” planının sürdürüldüğü, buna bağlı olarak ekonomik kırılganlıkların da devam ettiği bir dönem olacak. Enflasyon tehdidi, bu dönemde uygulanabilecek yeni tedbirler ve düzenlemelerle bertaraf edilmeye çalışılacak. Öte yandan 2023 seçimlerinde hükûmet değişikliği olmaması halinde, ekonomi politikalarında da ani bir değişiklik beklenmiyor.
Peki, mevcut ekonomik durum nereye kadar daha sürdürülebilir? Uzmanlara göre bu soruyu yanıtlamak kolay değil. Ancak uzmanlar mevcut ekonomik yapının uzun vadede devam ettirilemeyeceğini, er ya da geç geleneksel ekonomi politikalarına dönüleceğini ifade ediyor. Bununla birlikte bazı uzmanlar mevcut politikaların sürdürülmesi halinde, 2023 yılı sonunda yüzde 3-4 civarında bir ekonomik büyüme rakamı ile karşılaşabileceğimizi ifade ediyor.
2023 seçimlerinde hükûmet değişirse ne olur?
Seçimlerin ardından hükûmet değişikliği durumunda, hızlı bir şekilde geleneksel ekonomi politikalarına dönüleceği tahmin ediliyor. Ancak birdenbire faiz oranlarının ciddi şekilde artırılması ekonomide yavaşlama riskini ortaya çıkarabilir. Bu nedenle hükûmet değişikliği halinde, faizlerin kararlı ve kademeli bir şekilde artırılacağı öngörülüyor.
Bununla birlikte 2023 yılında geleneksel ekonomi politikalarına dönülmesi, büyümeyi yüzde 3 seviyesinin altına düşürebilir. Ancak doğru para ve maliye politikaları sayesinde ileriye yönelik daha yüksek ve gerçekçi bir büyüme hedefine ulaşılabilir. Öte yandan geleneksel ekonomi politikalarının, diğer doğru hamlelerle birleşmesi durumunda sermaye girişlerinin ve yatırım sayısının artması ve merkez bankası rezervlerinin güçlenmesi de uzak bir ihtimal değil.
Kaynak: 1