Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır derler büyüklerimiz. Her ne kadar Mart Ayı bahar ayı olarak geçse de, dışarısı buz gibi ve soğuk Mart akşamlarını tiyatro sıcaklığıyla ısıtmak iyi bir fikir… Ve Nisan, ve Mayıs, ve hatta Haziran akşamlarını da. Gündelik koşuşturmanızdan bir uzaklaşın, ve tiyatro sahnelerinin tozu ile dolu havayı bir içinize çekerek nefes almayı deneyin.
İstanbul, yüzlerce profesyonel ve amatör tiyatrosuyla; tiyatro sevenler için bir cennet. Ama gitmediğiniz hiç bir yer sizin olmadığı gibi, gitmediğiniz cennet de sizin değildir. O halde şimdi bir silkinip, kendinize bir iyilik yapmak ve yaza kadar gitmek istediğiniz oyunların listesini çıkarmak zamanı.
İşinizi kolaylaştırmak için ben kendi üstüme düşeni yapıp, seyretmenizi önereceğim oyunları aşağıda listeledim. Ama benim yazdıklarımla yetinmeyin, seçeneklerin bol olduğunu ve size hitap edecek oyunları keşfetmenin kendi içinde sizi mutlu edecek bir deneyim olduğunu aklınızdan çıkarmayın.
İşte bu sezon sona ermeden, eğer hala seyretmediyseniz, gitmenizi tavsiye edeceğim oyunlar:
1. Bir Baba Hamlet – Baba Sahne
Oynayanlar: Şevket Çoruh – Murat Akkoyunlu
Yazan: Sebastian Siedel
Yöneten: Emrah Eren
Kalaslarından dekor, heveslerinden oyun yapmak üzere yola çıkmış iki cüretkar oyuncu, kendilerine kurban olarak Shakespeare’in başyapıtı Hamlet’i seçmişlerdir. Can siperane bir cesaretle seyircinin önünde buna yeltenirler ama kısa sürede temsil can havline dönüşür.
Biri, oyunculuk için istediği ortamı bulamadığı anlaşılan Shakespeare uzmanı gibi davranan yarım porsiyon aktör; diğeri de şarkı söyleme hevesiyle sürekli müzikallerden dem vuran bir şaşkın…
Eli yüzü düzgün, başı sonu belli, dört başı mamur, babalar gibi bir Hamlet düşlerlerken, ortaya çıkan kepazelik “Bir Baba Hamlet”e dönüşür.
Sebastian Seidel’in komik olanın tadını çıkaran özgün metni, Yücel Erten’in usta işi çevirisi ve Baba Sahne’nin babacan yorumuyla bu toprakların tiyatro geleneğine de göz kırpan “Bir Baba Hamlet”, tiyatro yapma aşkının başdöndürücü güzelliği ile aptallaştırıcı büyüsüne ayna tutuyor.
“Ha unutmadan,
Çürümüş bir şeyler var Danimarka Krallığı’nda!”
2. Metot – Semaver Kumpanya
Oynayanlar: Mustafa Kırantepe, Sarp Aydınoğlu, Serkan Keskin, Sezin Bozacı
Yazan: Jordi Galceran
Yöneten: Serkan Keskin
Bir şirketin toplantı odası; iş görüşmesine gelen dört kişi, tüm hünerlerini ortaya koyup işi kapmak için gizem dolu çeşitli sınavlardan geçecekler.
İspanyol Jordi Galceran’ın 2003 yılında kaleme aldığı ve günümüz iş dünyasının acımasız yönlerini ortaya koyduğu bu oyun, yazarına dünya çapında bir ün getirdi. Semaver Kumpanya’nın sunduğu bu psikolojik gerilimi, nefeslerinizi tutarak izleyeceksiniz.
3. Bira Fabrikası – Moda Sahnesi
Oynayanlar: Necip Memili, Onur Ünsal, Melis Birkan, Gürsu Gür
Yazan: Koffi Kwahule
Yöneten: Kemal Aydoğan
YÜZ-BAŞI ÖLÜMÜ SALLAMAZ: ‘Bu ülke cennet bahçesiydi, sen, ben, o ve diğerleri gibi insanların, tıksırıncaya dek elinde bulunan bitmek bilmeyen altın ve yiyecek kaynaklarını yiyip doymayan insanların doldurduğu bir bahçe. Aşk! Aşk için ve aşk ile birbirimizi öldürdük; çünkü kardeş sevilmediğinden kardeşinin boynunu kırıyordu… Birbirimizi sevmek ve sevilmek için birbirimizi boğazladık. Sonsuz tatmini yaşadık ve bundan böyle, bizim de insanlığın gözüne sokacak yaralarımız var, çünkü bu insanlık birine acımadan sevemez. Biz de herkese uyduk, takımda yerimizi aldık. Küstah kaygısızlığımızdan kurtulup yeniden dirildik. Bu ülke cennet bahçesiydi, ama Eden(Cennet) Bahçesi’nin kalbinde aşk yok, çünkü Havva Adem için değil, tanrı olmak için ısırdı elmayı.. Yeni Babil’in kapılarını zorlamak için kılıçlarımızı kuşandık. Şimdi buradayız, ve sonsuza kadar da burada kalacağız, kendimi bu işe adadım, bu karma karışık kalabalık karşısında ant içerim.’
4. Pencere – Oyun Atölyesi
Oynayanlar: Esra Bezen Bilgin, Haluk Bilginer, Kürşat Demir
Yazan: David Hare
Yöneten: Birkan Uz
Tom ve Kyra… Farklı dünya görüşleri olan bir kadın ve bir adam… İlişkilerinin bitmesinden 3 yıl sonra Tom’un Kyra’yı ziyaret etmeye karar verdiği o soğuk gecede, tüm yargılarından kurtulup yeni bir hayat kurabilecekler mi?
5. Uyarca – DasDas Sahne
Oynayanlar: Tansu Biçer, Mehmet Ali Nuroğlu, Arif Pişkin, Kanbolat Görkem Arslan, Zamire Zeynep Kasapoğlu, Serhan Onat, Armağan Döşlüoğlu, Kudsal Döşlüoğlu
Yazan: Friedrich Dürrenmatt
Yöneten: Ahmet Mümtaz Taylan
Baştan aşağı yozlaşmış bir devlet , her şeyi kanıksamış bir toplum, ekonomik kriz, rüşvet, yolsuzluk… Cesetleri çözeltip sıvıya dönüştüren bir bilim adamı, akıllara zarar bir cinayet şebekesi ve birbirinden tuhaf ilişkiler! Friedrich Dürrenmatt’ın 1972’de yazdığı ama geçen gün yazılmışcasına, cayır cayır taze metni ‘Uyarca’ Ahmet Mümtaz Taylan’ın ellerine teslim. Freni patlamış kamyon gibi savrulan bir düzenin tespitini yapıyor oyun. Kurduğu ilişkiler ağı, merak duygusunu diri tutan olay örgüsü ve güncelliğini yitirmeyen eleştirisinin yanı sıra kara komedinin cazibesini de üstüne geçirmiş bir sahne işi bu… “Bir düzenin bağırsaklarına” bakmaya hazırlanın…
6. Şafakta Buluş Benimle – DOT Tiyatro
Oynayanlar: Esra Ruşan, Berfu Öngören
Yazan: Zinnie Harris
Yöneten: Murat Daltaban
Robyn ve Helen korkunç bir tekne kazasının ardından kendilerini ana karadan kopmuş bir kum adasında bulurlar. Robyn, kazanın şokuyla mücadele ederken Helen hayatta kalmanın coşkusunu yaşamaktadır.
Zaman geçtikçe iki kadın üzerinde bulundukları kum adasının göründüğü gibi bir yer olmadığını keşfeder. Hayatlarının sade detaylarını ve birbirlerine sevgilerini hatırlarken karşılaştıkları tuhaf bir başka kadının yardımıyla bu kum adasından eve giden yolu bulmayı umarlar.
“Yas diye çok tuhaf bir yer var, oranın kuralları bambaşka.”
7. İki Bekar – Duru Tiyatro
Oynayanlar: Emre Kınay – Evrim Alasya
Yazan: Sam Bobrick
Yöneten: Emre Kınay
Shanette ile Jack’in komik hikayesini anlatan “İki Bekar” tiyatro oyunu, Duru Tiyatro’da izleyicisi ile buluşuyor.
“Arkadaşlarının çöpçatanlığıyla düğün davetinde aynı masaya oturunca başlıyor Anette olan Shanette ile Jack’in komik hikayesi…
Shanette adım adım izliyor Jack’i.. Jack, ilişkiden, bağlanmaktan, terkedilmekten, aldatılmaktan ve soyulmaktan korkuyor. En çok da deli olduğu kadar çatlak Shanette’ten korkuyor. Ama Shanette kararlı ve ısrarcı… Vazgeçmeye hiç niyeti yok.
Duru Tiyatro’nun 10. yılında Amerikan Tiyatrosu’nun en ünlü komedi yazarlarından Sam Bobrick’in yazdığı oyunu Emre Kınay sahneye koyuyor.
Emre Kınay Jack Fisher’ı; Evrim Alasya pırıl pırıl enerjisiyle Shanette Millburn’u canlandırıyor. Oyunun müziklerini Gökhan Türkmen, Gökhan Tepe, Keremcem gibi daha birçok popüler sanatçıya besteler veren oyuna özel bir titizlikle Serdar Aslan besteledi.
Duru Tiyatro’nun yeni kurulan orkestrası Durucazzz’ın canlı performans müzikleriyle müzikal tadında bir oyunla eğlenceli kahkahalı 2 saat sizi bekliyor. Geç kalmadan yerlerinizi hemen ayırtın. Bizden söylemesi…”
8. Gülünç Karanlık – Bakırköy Belediye Tiyatroları
Oynayanlar: Alican Yücesoy, Doğacan Taşpınar, Erol Ozan Ayhan, Elif Ürse, Yelda Baskın
Yazan: Wolfram Lotz
Yöneten: Nurkan Erpulat
Afganistan’ın ‘yağmur ormanları’nda kaybolan bir ordu mensubunun izini süren askerler bu yolculukta, Avrupa’nın yakın geçmişine ironik bir bakış getiren farklı karşılaşmalar yaşarlar. Bu karşılaşmalar demokrasi ve uygarlık adı altında oluşturulan ikiyüzlü yaklaşımı da açığa serer. Yolculuğun kendisi ise askerleri tüm zıtlıklardan öte, gösterişsiz gerçeklere; yoksulluk ve kendileriyle yüzleşmeye götürecektir.
Joseph Conrad’ın “Karanlığın Kalbi” romanından ve Francis Ford Coppola’nın “Apocalypse Now” isimli filminden esinlenen oyun, ‘uygar batı’ ve ‘az gelişmiş doğu’ meselesine bugünün dinamikleri ile yaklaşıyor.
Almanya’nın genç kuşak oyun yazarlarından olan Wolfram Lotz’un 2014 yılında yazdığı “Gülünç Karanlık”, Türkiye’de ilk kez BBT’de sahneleniyor. Oyun Almanya’da pek çok ödüle değer görüldü.
“Başlangıçta her şey kapkaranlıktı ve hiçbir şey oluşmamıştı ve Tanrı dedi ki: Bu karanlık ve bu hiçlik yeterli değil. Ve Tanrı büyük bir makineli tüfek yarattı, ve bir pikap kamyonet yarattı, ve mühimmat üreten bir Alman Firması yarattı, ve makineli tüfeği pikapın yükleme yerine monte etti ve mühimmatla karanlığa deli gibi ateş açtı, gökyüzü böyle oluştu.„
9. Aşk Halleri – Zuhal Olcay/Burak Sergen
Oynayanlar: Zuhal Olcay, Burak Sergen
Yazan: Maria Goos
Yöneten: Işıl Kasapoğlu
Hangisini söyleyebilmek daha iyi; “Yıllar seni çok değiştirmiş” mi, yoksa “yıllar seni hiç değiştirmemiş” mi?
Liz ve Richard konservatuarı beraber okudular, beraber bitirdiler. Okul hayatları boyunca iyi bir ikili oldular ve birlikte sahneye çıktıkları mezuniyet oyunlarının ardından da tam 20 yıl beraber sahne aldılar. Sonra Liz, her şeyi geride bırakıp Güney Fransa’ya yerleşti; sahnelerden uzak, sakin bir yaşam sürmeyi tercih etti. Liz’in gidişinin üzerinden 10 yıl geçti. Şimdi Richard, Liz ile 30 yıl önce oynadıkları mezuniyet oyunlarını tekrar sahneye koymaya hazırlanıyor. Fakat hâlâ bu oyunda kendisine eşlik edecek doğru kişiyi bulamadı. Son şansını deniyor ve Liz’i, 30 yıl önce kariyerlerini başlatan bu oyunu tekrar beraber oynamaya davet ediyor.
Richard eski başarılarını yeniden yakalamanın peşindeyken Liz, sakin hayatını sahne ışıklarına ve alkışlara değişmek isteyip istemediğine karar vermeye çalışıyor. Daha da önemlisi, Richard’la tekrar sahneye çıkmak iyi bir fikir mi? Çünkü bu buluşmanın perde arkasında oldukça güçlü duygular uyanıyor.
Beraber geçirdikleri 20 yıl boyunca çok kısa da olsa fırtınalı bir beraberlik yaşayan ikili, yeniden bir araya geldiğinde eski anıları ve çoktan gömdüklerini sandıkları duyguları canlanıyor. Hâl böyle olunca ortalığa, yanıtlanması gereken birçok soru saçılıyor: Birbirimizi neden acımasızca eleştiririz? Bunu nasıl hak ederiz? Bunu
diğerine nasıl yapabiliriz? Beraber büyürken yollar nerede ayrılıverir? Bizi ayrılığa götüren yolda kaçınılmaz sona yaklaştığımızı nasıl fark etmeyiz? Yolları ayırmak iyi bir fikir midir? Peki, hangisini söyleyebilmek daha iyidir; “Yıllar seni çok değiştirmiş” mi, yoksa “yıllar seni hiç değiştirmemiş” mi?
10. Yoldan Çıkan Oyun – Talimhane Tiyatrosu
Oynayanlar: Sarp Apak, Öner Erkan, Defne Koldaş, Pelin Ermiş, Haki Biçici, Baran Güler, Kubilay Çamlıdağ, Gökçen Gökçebağ
Yazanlar: Henry Lewis, Jonathan Sayer, Henry Shields
Yöneten: Lerzan Pamir
Bu oyunda bir terslik var!
2014 yılında whatsonstage.com’un en iyi yeni komedi ödülünü alan ve 2015 yılında en prestijli tiyatro ödülü olan Olivier Ödüllerinde “en iyi komedi oyunu” ödülünü kazanan The Play That Goes Wrong’un Türkçe’ye uyarlanmış halini Lerzan Pamir yönetiyor ve yapımcılığını Mehmet Ergen üstleniyor.
1920’lerde geçen gizemli bir cinayet hikayesi üzerine kurulu bu katastrofik oyunda olabilecek bütün aksilikler gerçekleşecek, oyuncuların başına gelmeyen kalmayacak, bu terslikleri izlerken kahkahalara boğulacaksınız.
11. Ölümcül Çocuk Parkı Yaraları – TOY İstanbul
Oynayanlar:Merve Bulut, Ümit Yaşar Bekar
Yazan:Rajiv Joseph
Yöneten:Barış Gönenen
“Orada çatıda sıkışmış kazığa çakılmışım, etrafımda bir sürü melek var, bir sen yoksun.” Kayleen ve Doug’ın sekiz yaşındalarken okul revirinde karşılaşmaları, büyük bir aşka ve kronik bir yaralanmaya dönüşür.Aşk yaraları sarabilir mi? Ya aşkın kendisini yaralamışsak? İyileşmek mümkün mü? Birçok ödülü ve Pulitzer adaylığı bulunan oyun yazarı Rajiv Joseph aşk ve bağlılıkla ilgili en derin yaralarımızla yüzleşmemize davet ediyor. “Ölümcül Çocuk Parkı Yaraları” Sevmek, sevilmek, büyümek, yaralanmak ve yaraları sarmakla ilgili tüm mahremiyetimize ışık tutan, aşkı kendimizde yeniden keşfetmemiz için cesaretlendiren, kışkırtıcı, yalnız ve hüzünlü çağdaş bir aşk masalı.”
12. 39 Basamak – Tiyatro Pangar
Oynayanlar: Demet Evgar, Engin Hepileri, Bülent Şakrak, Okan Yalabık
Yazan: Patrick Barlow
Yöneten: Mehmet Birkiye
1935 Ağustos’u, Richard Hannay (Engin Hepileri), can sıkıntısını dağıtmak üzere bir tiyatro oyununa gitmeye karar verir. Hannay, o gece tiyatroda gizemli güzel Annabella’yla (Demet Evgar) tanışır ve kendini Londra’dan İskoçya’ya uzanan çok komik, heyecanlı, hareketli, çılgın bir casusluk serüveninin ortasında bulur. Bu serüvende ise onlara pek çok rolle karşımıza çıkan soytarılar (Okan Yalabık ve Bülent Şakrak) eşlik eder.
Sergilendiği her ülkede seyircinin yoğun ilgisiyle karşılaşan 39 Basamak, 9 sene boyunca aralıksız olarak sahnelendiği West End’in en uzun soluklu yapımlarından biri olmuştur.
Alfred Hitchcock, John Buchan’ın 39 Basamak adlı romanını filme çekerken bu gerilim romanının heyecan yüklü atmosferine, incelikli ama geri planda duran bir mizah dozunu eklemeyi de ihmal etmemiştir. Patrick Barlow, 39 Basamak’ı tiyatroya uyarlarken bu mizah anlayışını alabildiğine öne çıkarmış, gerilim atmosferinin çevrelediği alabildiğine çılgın bir komedinin izini sürmüştür.
Geleneksel komedi anlayışının vazgeçilmez ögeleri; dinamik ve durmak bilmez bir aksiyon, olmayacak ama harikulade teatral raslantılar, yaptıkları ile yapmak istedikleri birbirine uymayan karakterler, binbir kalıba giren oyuncular, bu uyarlamada ustalıkla bir araya getirilmiş. Patrick Barlow bu uyarlamayı yaparken Alfred Hitchcock izleğini sahne sahne takip etmiş, romandan çok filmin, Hitchcock’un uyarlamasını sahneye getirmiş.
İstanbul’u İstanbul yapan özelliklerin en önemlilerinden biri bir kültür başkenti olması, bu özellikten payımıza düşeni alabilmek trafikti, gürültüydü, pahalılıktı derken belki çoktan bedelini ödediğimiz bir hak
İstanbul’a seyahat edecekler programlarına bu oyunları eklerlerse, İstanbul’da geçirdikleri zaman daha da değerli hale gelecek. Ve İstanbul’a gelemeyenler, bu oyunlardan bazıları sizin yakınlarınıza geliyor olacak.
Gerek İstanbul’da gerekse İstanbul dışında oynanan oyunlardan önerilerinizi bana iletmeyi ihmal etmeyin. Bilgi paylaştıkça büyür ve tiyatro iyidir.
Alkışlayacağınız oyununuz bol olsun.