Sonbahar geldi mi geçti mi bilemiyoruz havalar bir anda soğudu. Üstünüzde küçük bir bitkinlik, halsizlik, isteksizlik hali biliyoruz. Bu yüzden üstümüzdeki bu sonbahar depresyonunu atmak, biraz hareketlenip içimizi ısıtmak için Kasım ayının en dikkat çeken konserlerini sizin için topladık. Siz de ne duruyorsunuz hadi dans edelim ısınalım dünya güzelleşsin.
1. Ólöf Arnalds
Çocukluğundan itibaren çello, gitar, keman gibi bir çok yaylı enstrümana hakim olan sanatçı bir süre Múm’un performans ekibiyle uzun yıllar turnelere çıktı. Bugüne kadar 4 albümü yayınlanan sanatçının 2. albümü olan Innundir Skinni’nin prodüktörlüğünü Sigur Rós üyeleri gerçekleştirdi.
İzlandalı şarkıcı ve söz yazarı Ólöf Arnalds 8 Kasım günü Salon İKSV’de pürüzsüz folk melodileriyle konser vermek için sizleri bekliyor.
2. Elsiane
4 yıllık bir aranın ardından Kanadalı downtempo-elektronik müzik grubu İstanbul’a dönüyor. Elsiane Caplette ve Stephane Sotto’dan oluşan Elsiane grup “Hybrid”, “Vaporuous”, “Unstable” gibi ünlü şarkılarını dinliyecilerle buluşturacak. Unutmadan konser 18 Kasım günü Salon İKSV’de olacak.
3. Marcus Worgull
Küçüklüğünden beri hip hop, reggae, funk, soul gibi birbirinden farklı türlerle ilgilenen Marcus Worgull, hayranı olduğu Groove Attact plaklarını alabilmek için öğle yemeği ve cep harçlıklarını biriktiriyordu. Daha sonra bu plak dükkanı bir distribütöre dönüşerek Köln’e taşındı ve sahibi küçükken harçlıklarından para biriktiren o küçük çocuk. Texel EP ve Innervision Dragon Loop sayesinde küçük yaşta kendi çapında başladığı müzik tutkusunu dünyaya taşıdı. 4 Kasım Günü Zorlu PSM Stüdyo’da sahne alacak sanatçıyı kaçırmamanızı tavsiye ediyoruz.
4. Nicola Cruz (Live)
Ekvador asıllı Fransız müzisyen, yapımcı ve Dj Nicola Cruz hayatına perküsyoncu olarak başlayıp sonraları elektronik müziğe yöneldi. İçinizi kıpır kıpır yapan Latin ezgilerinin yanında Afrika tınılarını da yakalayabileceğiniz DJ 4 Kasım Günü Akbank Caz Festivali kapsamında Babylon’da olacak. Unutmadan Prendel el Alma ve Cantos de Visión adlı albümlerini dinlemeyi unutmayın.
5. Bonobo (Live)
Akbank Caz Festivali kapsamında 11 Kasım günü Volkswagen Arena’da Live performansıyla sahne alacak sanatçı beşinci albümü The North Borders’ın tanıtımı için 175 performanslık büyük bir dünya turnesine çıktı. Bu turnede Sidney Opera Evi’ni tıka basa doldurmayı başardı. Turne sırasında ailesinden bir kayıp yaşadı ve bu kayıp ona ev, aidiyet, kimlik, başka ülkelere giden insanlar ve beraberinde götürdükleri üzerinde düşünmeye itti. Bu düşünme süresi insan ve mekan kavramlarının içimizdeki duyguya uygun bir şekilde incelendiği Migration albümünü çıkardı.
6. The Jazz Epistles: Abdullah Ibrahim & Ekaya
Art Blakey’nin Jazz Messengers’ından aldığı ilhamla kurulan Jazz Espistles Güney Afrika’nın ilk siyahi bebop caz grubu olarak ortaya çıktı. 1959 yılına gelindiğinde Jazz Epistle adı altında ilk ve son albümlerini kaydeden ekip üyeleri, 1960 yılındaki Sharpeville Katliamı sonrası Avrupa’ya taşındı.
Avrupa’da grubun piyanisti Abdullah İbrahim Zürih’te Duke Ellington tarafından fark edildi ve bu sayede ABD’deki ilk albümünü yayınladı. Kısa bir süre içerisinde New York’ta modern cazın baş besteci piyanistlerinden biri olarak kabul görmeye başladı. 1980’lerde kurduğu Ekaya (Yuva) adlı septetiyle yıllar önceki Jazz Epistles ruhunu dirilten İbrahim bu ekiple Ekaya(1983), African River(1989), The Mountain(1980) ve Sotho Blue(2010) albümlerini çıkardı. 8 Kasım günü Uniq İstanbul’da Akbank Caz Festivali kampamında sahne alacaklarını da söylemeyi unutmayalım.
7. Vanessa Rubin & Trio
Saf cazın dünyadaki önemli isimlerinden biri olan Vanessa Rubin, ilk konserlerini Kenny Barron, Pharoah Sanders ve Lionel Hampton gibi önemli isimlerle verdi. Sonraki yıllarda albüm çalışmalarında ve konserlerinde Monty Alexander, Cecil Bridgewater, Kenny Burrell, Frank Foster, Billy Higgins, Etta Jones, Toots Thielemans gibi isimlerle yer aldı. Yakın zamanda Herbie Hancock, Woody Herman Orkestrası ve Jazz Crusaders’le dünya turneleri yapan Rubin, Akbank Caz Festivali kapsamında 3 Kasım günü sizi The Seed’de bekliyor.
8. Burhan Öçal & İstanbul Oriental Ensemble
Burhan Öçal 1991 yılında Türk ve Balkan ezgilerini ortak bir müzikte toplamak için İstanbul Oriental Ensemble’yi kurdu. Grupla birlikte ud, keman, klarnet ve perküsyon gibi enstrümanları bir araya topladılar. 1995 yılında Gypsy Rum, 1997 yılında da Sultan’s Secret Door adı altında iki albüm yayınladılar. Bu iki albüm de German Record Critics ödülünü kazandı.
Kurulduğundan beri Türk ve Balkan ezgilerini güzel bir şekilde yansıtan grup 28 Kasım günü Zorlu PSM’de seyircilerin karşısına çıkacak.
9. Âme DJ Set
Kristian Beyer ve Frank Wiedemann’dan oluşan Âme, ilk albümlerini 2003 yılında yayınladılar. Her zaman yenilikçi müzikleriyle ön plana çıkan ikili, Dixon’la beraber kurdukları başarılı plak şirketlerinden biri olan Innervisions sayesinde trendleri takip etmek yerine elektronik müziğin tüm özgünlüğünden yararlanarak kendi müzikleriyle öncü oldular. 24 Kasım’da sahne alacaklar sakın kaçırmayın!
10. Michelle Gurevich
Bilinen adıyla Chinawoman 29 Kasım günü Babylon’da sevenlerinin karşısına çıkacak. Michelle Gurevich’in ilk albümü olan Party Girl sayesinde çıkış yakalayan şanatçı, Gezi Parkı protestoları sırasında çıkardığı Kiss in Taksim Squere single’ıyla da tepkisini ortaya koymuştu. Michelle Gurevich müziklerinde Leonard Cohen, Alla Pugacheva ve Tanita Tikaram gibi isimlerin tınılarını Charles Aznavour, Zeki Müren ve Lucio Dalla’nın baladlarıyla harmanlıyor.
11. Ezhel
Ezhel mahlasıyla ilk albümü olan Müptezel’i 2017 Mayıs ayında yayınlayan sanatçı yaptığı müziği AnatolianUrbanCore/Hip-Hop/Reggae-Dub/Trap olarak anlatıyor. Ankara mahalle yaşantısından çıkan sözleri akıllarda hemen yer ediyor. Son zamanların en popüler isimlerinden biri olan Ezhel 23 Kasım günü Beşiktaş’taki IF Performance Hall’da sahne alacak. Dinlemediyseniz kesinlikle dinlemeniz gereken bir isim.
12. Julie Byrne
15 Kasım Çarşamba günü son zamanların halk ozanı kadınlarının en etkileyicilerinden, sessizliğin sesi diye anılan Julie Byrne Salon İKSV’de hayranlarının karşısına çıkacak.
17 yaşına geldiğinde babasının artık gitarını çalamaması üzerine gitar çalmayı öğrenerek müzik tutkusuna başladı. Şehrin kaosunda büyüyen Byrne bundan kaçmak için her zaman huzurlu besteler bestelemeye çalıştı. Bugüne kadar iki adet uzunçalar yayınladı. ‘Not Even Happiness’ albümü Pitchfork tarafından “En iyi müzik” tescili seçildi ve 5 yıldız almadığı platform kalmadı.
Kaos, gürültü ve yeşil ilişkisini işlediği New York’tan aynı duyguların yaşandığı İstanbul’a gelen Julie Byrne’yi kaçırmayın deriz.