Hepimizin bildiği gibi dinlenmeye ve hayatın tadını çıkarmaya zaman bulabildiğimiz nadir zamanlardan birisidir hafta sonları. Hafta sonları, aynı zamanda iyi filmlerin keyfini çıkarmak için de iyi bir vakittir. İyi bir film, ister dijital platformlarda ister Blu-Ray oynatıcınızda olsun, hafta sonunuzu daha iyi hale getirir. Siz de hafta sonu izlemek için film önerileri araştırıyorsanız doğru yerdesiniz. Özenle seçtiğimiz 11 filmden oluşan bir listeyi sizlerle paylaşıyoruz. Ruh halinize ve elbette ki seçiminize göre bu filmlerden herhangi birisi ile hafta sonunuza renk katabilirsiniz. İşte hafta sonu köşenize çekilip izleyebileceğiniz film önerileri…
1. Güneye Doğru – Southbound (2015) – IMDB: 5.9
Film önerileri listemize Güneye Doğru ile başlıyoruz. Korku antolojisi türünün alışılmadık derecede güçlü bir örneği olan Southbound, hiçbir yere gitmeyen tozlu bir otoyolda ve çevresinde geçen beş ürkütücü hikayeye sahip bir filmdir. Film bu türün ana akım örneklerinin aksine klişelerden kaçınıyor.
Roxanne Benjamin, David Bruckner, Patrick Horvath ve kolektif Radio Silence tarafından yönetilen Southbound, Film Society of Lincoln Center’ın Korkunç Filmler serisinin açılış gecesinde gösterime girdi.
Hikayeleri, korku filmlerinin sadık emekçilerinden Larry Fessenden tarafından seslendirilen bir radyo DJ’inin yorumuyla birbirine bağlanan film, ilginç bir konuya sahiptir. Southbound, uzun ve tehlikeli bir gece geçirmiş olan kanlar içindeki iki adamın bir geceliğine yol kenarı lokantasına sığınmasıyla başlar. Bu ikili, kendilerini hazırladıktan sonra, yolda ilerlemeye çalışırlar, ancak sanki cehenneme hapsolmuş gibi her seferinde tekrar tekrar aynı yerde kendilerini bulurlar. Ancak, korkutucu kimi yaratıklar tarafından saldırıya uğradıklarında işler daha da kötüleşir.
2. Ziyaretçiler – The Strangers (2008) – IMDB: 6.1
Kristen ve James bir arkadaşlarının düğün partisinden yeni dönmüşlerdir ve biraz dinlenmeye ihtiyaçları vardır. Birlikte romantik birkaç gün geçirmek için gözlerden uzak tatil evlerine giderler. Varmalarından kısa bir süre sonra kapı çalar ve evlerinin ormana gizlice girmiş üç maskeli insan tarafından kuşatıldığını fark ederler. Yardım çağırmak isterler ama telefon hatları kesilir ve cep telefonları bir anda ortadan kaybolur.
Kristen ve James, evlerinin içine dek uzanacak olan bu ürpertici şiddet karşısında hayatta kalmak için ciddi bir mücadeleye girmek zorundadırlar. İlk kez yönetmen olan Bryan Bertino, bu filmle Texas Chainsaw Massacre’ın öncülük ettiği Slasher türünün yeni bir örneğini veriyor.
3. Git Başımdan! – Due Date (2010) – IMDB: 6.5
“Due Date”, ünlü komedi filmi “Uçaklar, Trenler ve Otomobiller”in aşağı yukarı yeniden yorumlanmış halidir. Usta oyuncular Robert Downey Jr. ve Zack Galifianakis’in başrolleri paylaştığı filmin yönetmeni; yine Robert Downey Jr. ve Zack Galifianakis’in oyuncusu olduğu, gişe rekorları kuran The Hangover’ın da yönetmeni olan Todd Phillips’tir.
Peter Highman (Robert Downey Jr.) ilk çocuğunun doğumunu kutlamak için beş gün içinde Los Angeles’a gitmelidir. Bagajı ve cüzdanı onsuz Los Angeles’a gönderildiğinde o da Atlanta’dan evine uçmak üzeredir. Ancak bir anda gelişen kimi olaylar sonucunda “uçuşa yasak” listesine alınır. Çaresiz kalan Peter, uçuşa yasak listesine alınmasına önayak olan Ethan Tremblay’in (Zach Galifianakis) kendisiyle birlikte bir şehirlerarası gezintiye çıkma teklifini kabul etmek zorunda kalır. Peter hayatının en korkunç ve ıstıraplı yolculuğuna çıkmak üzeredir.
Film boyunca iki adamın taban tabana zıt kişilikleri çatışacak ve Ethan’ın seyahatleri için görünenin ardında ikinci bir nedeni olduğu keşfedilecektir.
4. The Letter Room (2020) – IMDB: 6.8
Elvira Lind’in komedi-dram türlerindeki kısa filmi The Letter Room, oyunculuğu ve kurgusuyla öne çıkan bir filmdir. Film HollyShorts Film Festivali’nde gösterime girdi. Ayrıca Tribeca Film Festivali’nde ve Palm Springs International ShortFest’te kendi dalında en iyi film adayı gösterildi ve Elba Film Festivali’nde bu ödülü kazandı.
Ex Machina’dan Inside Llewyn Davis’e ve Star Wars’a kadar pek çok filmde oynamış olan Oscar Isaac, filmde oldukça ilginç bir karakteri canlandırıyor. Gerçek zamanlı olarak hapishaneye gelen tüm mektupları taramak zorunda olan biri için sadece süslü bir unvan olan İletişim Direktörlüğü’ne yeni terfi eden Richard, yalnızlıkla boğuşan bir insandır. Potansiyel tehditlere, tehlikeli içeriklere veya kaçak maddelere karşı hapishane güvenliğini sağlamakla yükümlü olan Richard’ın oldukça monoton bir çalışma yaşamı bulunuyor.
Richard’ın işe devam etmesini sağlayan ve birçok yönden kendisini hem daha çok, hem de daha az yalnız hissettiren tek şey, taraması gereken mektupları okuyabiliyor oluşudur. Bu mektuplardan birisinde, oldukça ilginç bir hikâyeye ve iki farklı hayata rastlayacak, rastlamakla da kalmayarak kendisini bir anda olayların içerisinde bulacaktır.
5. Bodied (2017) – IMDB: 7.0
Bodied, Joseph Kahn tarafından yönetilen 2017 yapımı komedi-drama filmidir. Alex Larsen tarafından senaryosu yazılan filmin yapımcılığını ünlü rapçi Eminem, Eminem’in menajeri Paul Rosenberg ve Adi Shankar üstleniyor. Filmin ilk gösterimi 2017 Toronto Uluslararası Film Festivali’nde yapıldı. Kısmen rap müzikal, kısmen sosyal hiciv unsurlarıyla “Bodied” yılının en özgün filmlerinden birisidir. Bu nedenle film önerileri listemizde bu yapıma yer vermek istedik.
Bodied, tez ödevi için battle rap dünyası içerisinde bir arayışa girişen genç ve ilerici bir öğrencinin hikayesini anlatıyor. Adam Merkin, akademik açıdan parlak bir öğrencidir. Gayet normal bir yaşam süren Adam’ın hayatı tez konusu üzerine araştırmalara girişmesi ile bambaşka bir hal alır. Arayışı yeteneklerini açığa çıkardığında Adam kendisini battle rap evreninin içerisinde önemli bir mevkide bulur ve bu hem ailesiyle hem yakın çevresiyle hem de akademik yaşamı ile ilişkilerini etkileyecektir.
6. Şiva Bebeği – Shiva Baby (2020) – IMDB: 7.1
Shiva Baby, üniversite son sınıf öğrencisi bir genç olan Danielle’ın (Rachel Sennott) hayatından kısa bir kesiti anlatıyor. Danielle kendini maddi olarak destekleyen ve kendisinden yaşça büyük bir insanla, para karşılığında yakınlık kurmakta olan bir öğrencidir.
Danielle, Yahudilikte bir yas töreni olan “shiva”ya katılırken kendisini giderek kapana kısılmış hissedeceği bir ortamda bulur. Hoşlanmadığı akrabaları ve eski bir ilişkisi ile çevrilen ortam, Danielle’in kaygı bozukluklarını artırır. Shiva’ya katılan herkes Danielle’in kariyeri, ani kilo kaybı ve en önemlisi aşk hayatıyla ilgilenmektedir. Derken bir anda her şeyi alt üst edecek olan bir olay gerçekleşir. Danielle’ın maddi destek karşılığında yakınlık kurmuş olduğu Max, son derece güzel eşi ve bebeğiyle shiva’ya gelir.
Danielle, Max’in evliliği veya bebeği hakkında hiçbir bilgiye sahip değildir ve bu ani darbe Max ile ve ailesiyle olan ilişkilerinde çok şey değiştirecektir.
7. Önemsiz Biri – Nobody (2021) – IMDB: 7.4
Film önerileri listemize harika bir filmle devam ediyoruz. Filmin başrolünde Better Call Saul, The Post, Nebraska filmlerinden tanıdığımız Emmy ödüllü oyuncu Bob Odenkirk yer alıyor. Odenkirk bu filmde bir baba ve koca olmanın ciddiyetini taşıdığı konusunda kuşkulu bakışlara maruz bırakılan Hutch Mansell’i canlandırıyor.
Hutch, bir gece banliyödeki evine iki hırsız girdiğinde ailesine yönelebilecek olan herhangi türde bir şiddeti pasif kalarak önlemeyi umuyor, bu sebepten kendisini veya ailesini fiziki olarak savunmayı reddediyor. Bu olayın ardından hayatın ciddiyetini üstüne alacak olan Hutch, yine bir kırılma anının ardından geçen her dakikada vites yükseltecektir.
Tüm bu olayların sonucunda Hutch’ın genç oğlu Blake (The Shack filminden tanıdığımız Gage Munroe) babasından yana hayal kırıklığına uğramıştır ve Hutch’ın eşi Becca (Wonder Women filminden tanıdığımız Connie Nielsen) Hutch’tan giderek daha fazla uzaklaşmaktadır. Olayın ardından Hutch için bardak dolup yavaş yavaş taşmaya başlamıştır, uzun bir süredir uykuda olan içgüdüleri ve herkesten gizli sırları ortaya çıkmaya başlayan Hutch, uzun ve aksiyon dolu bir yola çıkacaktır.
8. Yan Pencere – Sidewalls (2011) – IMDB: 7,5
Film önerileri listemize Sidewalls ile devam edelim. Arjantinli yönetmen Gustavo Taretto’nun uzun metrajlı ilk filmi olan Sidewalls; yer yer dramatik, yer yer mizahi ögeler barındıran bir filmdir. Film, modern kentsel yabancılaşma dönemlerini yaşayan kalabalık Buenos Aires’te, uzun bir sokaktaki karşılıklı küçük dairelerde yaşayan iki yabancıyı anlatıyor. Bu iki yabancı – agorafobik web tasarımcısı Martín ve umutsuz mimar Mariana – kendilerini milyon nüfuslu bu şehirde bir elin parmağını geçmeyen bir sosyal çevrede hapsolmuş buluyorlar. Daha da kötüsü, aynı sokakta yaşamalarına, aynı havuzda yüzmelerine ve aynı caddede yürümelerine rağmen, uzun zamandır yalnız olan bu iki kişi hiç tanışmamıştır. Ama bir şekilde, onları ayrı tutan yüksek ve aşılmaz duvar, onları bir araya getirebilecek şey olabilir.
9. Bugün Aslında Dündü – Groundhog Day (1993) – IMDB: 8.1
Usta oyuncu Bill Murray’nin en ikonik rollerinden birini canlandırdığı iyi huylu bir komedi filmi olan Groundhog Day, basit ama etkileyici bir hikâyeye sahiptir. Filmin yönetmeni Harold Ramis’in başarı yakaladığı yapıtlardan birisi olan bu film, kurgusal açıdan kendi döneminde büyük bir beğeni toplamıştır. Narsist bir TV hava durumu sunucusu/yayıncısı Phil Connors, küçük taşra kasabası Punxsutawney’deki yıllık Groundhog şenliklerini yönetme görevine atanır. Kendisinin terfi hayalleri varken böyle bir göreve gönderildiği için büyük bir umutsuzluğa sürüklenir. Onun için bu seyahatin göze çarpan tek olumlu yanı, çekici ve iyi huylu yapımcısıdır. Ama asıl kabus, Phil’in aynı günü (Groundhog Day) tekrar tekrar yaşamasıyla başlar. Şiddetli bir kar fırtınası nedeniyle şehri terk edemeyen ve sonu gelmez bir döngüye mahkûm olan Phil, bu umutsuz durumdan kaçmanın bir yolunu bulmak için mücadele etmeye başlar.
10. Her Şey Her Yerde Aynı Anda – Everything Everywhere All at Once (2022) – IMDB: 8.2
Oldukça çok türe (aksiyon, bilimkurgu, dram, komedi, gerilim) aynı anda hitap eden bu film hakkında bir fikir vermek gerekirse, birbirlerini sevmeye çalışan bir anne ve kızın aynı anda hem komik hem de duygusal hikayesi denilebilir. Ayrıca, paralel evrenler de bu filmde oldukça önemli bir köşetaşı işlevi görüyor, bu bağlamda Everything Everywhere All at Once’a aynı zamanda bilim kurgu filmi denebilir.
Evelyn (Michelle Yeoh), bahtsız bir kocayla (Ke Huy Quan) bir çamaşırhane işlettiği ve kızı Joy’un (Stephanie Hsu) hayatına artık bir yön vermesini istediği küçük dünyasında sıkışıp kalmış bir kadındır. Ayrıca, gelir idaresi tarafından denetlenmekte oluşları ve aileleri için bir haciz tehdidinin söz konusu oluşu işleri daha da kötü hâle getirecektir. Ancak, evreni giderek yaklaşmakta olan bir yıkımdan kurtarmak zorunda olduğunu fark edeceği, akıllara durgunluk veren bir keşfe ulaştığında hem kendisi hem de ailesi için işler tuhaflaşacaktır.
Bu haftanın film önerileri listesinin sonuna geldik! Bütün bir yaşamı sanata veya spora adamak, birçok dramatik sinema filminin temasıdır, ancak bu filmlerin çok azı tutkularını Whiplash kadar güçlü bir yoğunlukla dışa vurur. Yazar-yönetmen Damien Chazelle, siyah beyaz ilk uzun metrajlı filmi Guy and Madeline on a Park Bench’in ardından Whiplah ile 2014 Sundance Film Festivali’nin favorilerinden oldu, ayrıca üst üste Büyük Jüri Ödülü ve Dramatik Seyirci Ödülü’nü kazandı.
Andrew Neiman (Miles Teller), elit bir müzik konservatuarında en tepeye çıkmanın peşinde olan hırslı genç bir bateristtir. Yer yer şiddete dayanan eğitim yöntemleriyle tanınan bir müzik hocası olan Terence Fletcher (JK Simmons), Andrew’u keşfederek konservatuarın en seçkin caz topluluğuna transfer eder ve bu gencin yaşamını sonsuza dek değiştirir. Ancak her daim mükemmelliğe ulaşmayı takıntı haline getirmiş olan Andrew, Terence Fletcher’ın akıl almaz yöntemlerinin de desteğiyle deliliğin eşiğine itilecektir.
Chazelle’in büyüleyici müzikal dram filmi, bir eğitmenin öğrencilerinden mobbing ve hatta fiziksel şiddet yoluyla da olsa bir sanatsal deha yaratma takıntısını anlatıyor ve anlatırken düşündürüyor.
