Büyük çoğunluğunuz belki öğlene belki de akşama kadar uyumayı tercih ediyor bugün, biliyoruz. Yılbaşı yorgunluğu bünyelerden taşıyor. Kimseye etkinlik peşinde koşacak hal bırakmıyor. Üstüne üstlük bir de hava sıcaklığı eksilerde seyrediyor. İnsanın yatağa yapışıp kalası geliyor. Ve fakat bugünün yarını da var tabii ki. Hem de Cumartesi. Cuma günü tembellik kazansın, sonrası için; Yeni Yıl, ilk ajandasını hazır etmiş herkesi buyur ediyor.
1. Müzik – Kabus Kerim ‘Barış Manço Hayatımı Değiştirdi’ / 2 Ocak
Babylon Bomonti / saat 21.30
Yeni Yıl’ın ilk ajandası Barış Manço şarkıları ile başlıyor. Hem de setlerine doyamadığımız, canımız, ciğerimiz, biriciğimiz Kabus Kerim’in özgün düzenlemeleri eşliğinde. Bir yandan bünyede biriken yılbaşı yorgunluğundan soyutlanıyoruz, bir yandan da nostaljinin dibine vuruyoruz.
2. Müzik – Dapayk Solo / 2 Ocak
indigo / saat 23.00
15 yaşında eline geçirdiği eski bir PC ve synthesizer ile prodüksiyon denemelerine başlayan Dapayk, o gün bugündür 90’ların pop sound’larından drum’n bass’a, house’dan techno’ya nice tarzlar arşınlayıp nice setler eskitti. Alman prodüktör, ‘yılbaşı ertesi bir günlük dinlenme bana yetti, ben kaldığım yerden dansa devam edeyim’ diyenler için Cumartesi gecesini Pazar’a bağlamaya geliyor.
3. Müzik – Yeni Yıl Konseri: Johann Strauss Gala / 5 Ocak
İş Sanat Konser Salonu / saat 20.30
Romantik valsleri, ritmik polkaları, maskeleri, kostümleri ve bol mizahlı gösterileri ile geçtiğimiz sene bu zamanlarda hem kulaklarmızı hem de gözlerimizi şenlendirmişti Johann Strauss Orkestrası. Kendileri, yine bir Yeni Yıl konseri etkinliği ile İstanbullu özleyenlerine kavuşuyor. Rainer Hersch şefliğinde sahne alacak Avusturyalı topluluğa bu sefer, İngiliz soprano Samantha Hay eşlik ediyor.
4. Tiyatro – Seviyoruz ve Hiçbir Şey Bilmiyoruz / 5 – 21 Ocak
Moda Sahnesi / saat 20.30
Alman oyun ve roman yazarı Moritz Rinke’nin, biri evli diğeri birlikte yaşayan iki çiftin çatırdayan ilişkilerini konu edindiği oyunu ‘Seviyoruz ve Hiçbir Şey Bilmiyoruz’, 5 Ocak’ta Moda Sahnesi’nde prömiyer yapıyor.
Bu iki çiftin, evlerini birbirleriyle 15 gün için değiş tokuş etmek vesilesi ile bir araya gelişleri, her nevi insani duygunun yok olmaya yüz tuttuğu bir zamanda, zaten solmaya yüz tutmuş ilişkilerininin bitişini hızlandırıyor. Sibel Arslan Yeşilay’ın çevirip, Kemal Aydoğan’ın yönettiği oyunun müzikleri Can Güngör’e ait. Oyunun Ocak ayı boyunca indirimli gösterileceğini belirtip detaylı için sizleri şuraya alalım.
5. Müzik – Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Dayanışma Konseri / 6 Ocak
garajistanbul / saat 21.00
Sonu gelmeyen, üstü örtülen, görmezden gelinen, bahanelerle sarmalanıp unutturulmaya çalışılan büyük bir derdimiz var milletçe; kadın cinayetleri. Odadaki fil gibi orta yerde duruyor. Durmakla da yetinmiyor, büyüdükçe büyüyor, öldürdükçe öldürüyor. Bu sosyo-politik çıkmazda, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, 2010 yılından beri bu kanayan yaraya dur demek, kadın cinayetlerini durdurmak için canla başla çalışıyor.
Özellikle Özgecan cinayetinden sonra çok daha geniş kitlelere yayılmayı başaran platform, halihazırda 70’in üzerinde davanın izini sürüyor. Kendileri garajistanbul ve müstesna müzisyenlerin desteği ile bu hafta bir dayanışma gecesi düzenliyor. Aylin Aslım, Birsen Tezer, Çiğdem Erken, Erkan Oğur, Gündoğarken, Güvenç Dağüstün, Hüsnü Arkan, Jehan Barbur ve Redd’in katılımı ile cinayetlere dur diyor.
6. Müzik – Béatrice Ardisson / 7 Ocak
Coop / saat 22.00
Piyano çalıyor. Şarkı yazıyor. Butik setlerle kabinleri güzelliyor. Hem bir moda tasarımcısı hem de bir müzisyen. Champs-Élysées’nin en havalı mekanlarını hem tasarımları hem de seçmece setleriyle dolduruyor. Paris gece hayatının ve Parisien partilerin en özel katılımcılarından Béatrice Ardisson, birazcık gecikme ile Coop’ta yeni yılı karşılıyor.
7. Sinema – Oscar’ın Yabancıları / 7 – 17 Ocak
İstanbul Modern
Yeni yılın teşrif etmesi ile daha da yaklaşan Oscar heyecanı, İstanbul Modern’in tadına doyamadığımız ‘Oscar’ın Yabancıları’ programı ile şahlanıyor. İstanbul Modern Sinema’nın bu seneki seçkisi yine; ‘Yabancı Dilde En İyi Film’ kategorisine aday olan, dünyanın dört bir yanından farklı kültürleri perdeye taşıyan, festival gezgini lezzetlerden oluşuyor. 18 filmden oluşan etkinlik programı hakkında detaylı bilgi için şuraya.
8. Müzik – Gitar Günleri / 7 – 30 Ocak
Akbank Sanat Beyoğlu
Dünyanın önemli gitaristlerini İstanbullu gitar meftunları ile buluşturacak Akbank Sanat Gitar Günleri, Perşembe akşamı başlıyor. Carlo Domeniconi, Marek Pasieczny ve QuiQue Sinesi gibi usta isimlerin sahne alacağı konser serisinde besteci gitaristler kendi eserlerini icra ediyor. Etkinlik detayı ve program için şuraya.
9. Sinema – Dheepan / 1 Ocak
Hiç tanımadığı bir kadın ve çocukla birlikte kendine aile babası süsü vererek, Sri Lanka’daki iç savaştan kaçan ve Paris’e sığınan bir Tamil savaşçısının hikayesini anlatan Dheepan, A Prophet ve Rust and Bone gibi filmlerden hatırladığımız Jacques Audiard’ın son filmi.
Göçmenlik olgusunun Batı’da son zamanlarda tavan yapan vicdani ağırlığından mıdır bilinmez, Paris yakınlarında bekçilik yapan Deephan’ın göçmen olarak ayakta kalabilme mücadelesi Cannes jürisini de etkilemiş ki film festivalden Altın Palmiye ile ayrıldı. Filmin Rotten Tomatoes ortalamasının da an itibarı ile %100 olduğunu belirtmeden geçmeyelim.
10. Sinema – In the Heart of the Sea (Denizin Ortasında) / 1 Ocak
Deephan‘dan farklı olarak Rotten Tomatoes gibi platformlarda çok iç açıcı yorumlarla karşılanmamış olsa da Ron Howard’ın son filmi gerek hikayesi gerekse de oyuncu kadrosu itibarı ile senenin çok konuşulan yapımlarından biri oldu. Nathaniel Philbrick’in romanından uyarlanan film, Herman Melville’in efsanevi romanı Moby Dick’e de ilham kaynağı olan, 1820’de bir balina avlama gemisinin dev bir balina tarafından batırılması olayını anlatıyor. Başroller Chris Hemsworth, Cillian Murphy ve Brendan Gleeson’a emanet.
11. Sergi – Šejla Kamerić: Bim Bam Bom Çarpınca Kalp / 28 Şubat’a kadar
Arter
Özellikle Balkan toplumunun öz kimlikleri ve yeni kapitalist sisteme adaptasyonu üzerine farklı tekniklerde yaptığı çalışmalarla tanınan Bosnalı sanatçı Šejla Kamerić, Bosna savaşını bizzat yaşamış biri olarak kendi deneyim ve anılarını da işlerine yansıtıyor. Bir punk-şarkısından esinlenerek isimlendirdiği ‘Bim Bam Bom Çarpınca Kalp’ sergisinde, geçmişinden bugüne taşıdığı karmaşık psikolojinin ve dağınık coğrafyanın izini sürmeye devam ediyor.
Fotoğraf, film, video yerleştirme ve heykel gibi pek çok farklı mecrada işler üreten Kamerić’in İstanbul’daki bu ilk kişisel sergisi, Aralık ayında Arter’de ziyarete açılmıştı. Hala görmemiş, duymamış olanlar varsa diye bir hatırlatmadan geçmek istemedik.