İnce Memed, bizim edebiyatımızda yazılmış en kıymetli romanlar arasında oldukça önemli bir yerdedir. Yaşar Kemal‘in ilk romanı olan ve 1955 yılında yayınlanan eser, 1953-1954 yılları arasında Cumhuriyet gazetesinde tefrika edilmiştir. Çukurova köylüsünün ağalık düzeni karşısındaki mücadelesini anlatan roman, haksızlığın ve adaletsizliğin karşısındaki emek gücünün dönüşümünü, isyanını ve bu inançla sürdürdüğü yaşam yolculuğunu anlatmakta, bugün bile halen daha o duyguyu yaşatmaktadır.
Dört cilt olarak yayımlanan eser, Yaşar Kemal’in inandığı bir doğrunun en güzel yerinde yaşamaya devam etmektedir. İnce Memed, sadece İnce Memed değil bir halkın kendisi olabilmekte, bunu da en iyi şekilde yerine getirebilmektedir.
Yaşar Kemal’in röportajından derlediğimiz liste, yazarın İnce Memed romanını yazma serüvenini ve romanla birlikte dönüşen hayat ve yazarlık yolculuğunu kapsıyor.
“İnce Memed’i yazdığımda Cumhuriyet’te çalışıyordum ve hemen hemen hiç param yoktu, öyle ki Serencebey’de oturduğum ev sobalıydı, ama odun alamıyordum…”
“1953’te muazzam bir kış olmuştu, hatırlarsınız Boğaz’ı buzlar kaplamıştı, odunum olmadığı için birkaç ceketi üst üste giyip eldivenlerle yazdım İnce Memed’i…”
“Hayat Dergisi’ne gittim, Iraz’ın öyküsünü götürdüm, okudular sonra da elli lira verdiler. Bu parayla bir aylık odun aldım…”
“Daha sonra 11. tefrikada Kemal Film benden İnce Memed’in film hakkını beşbin liraya satın aldı. O zaman için çok paraydı. Kurtuluş’ta kaloriferli bir apartman dairesi kiraladım…”
“Benim için çok önemli değişikliklere sebep oldu İnce Memed, dünyada tanındım, odun alamazken kaloriferli ev tuttum, daha ne söyleyeyim…”
“İnce Memed’i yazmadan önce de yazdıktan sonra da Köroğlu’nu dinlerdim, yine dinlerim ve onun bir İnce Memed olduğunu söyleyebilirim. Temiz, dost, akıllı, cesur…”
“Garip, gülünç bir iddia atıldı ortaya. Adana’da birisi çıkmış, bir mezarın başına gitmiş, İnce Memed budur diye söylüyor, birisi benim babamı vurdular İnce Memed odur diyor…”
“Bu her romancının yaşayamayacağı bir şey, kahramanının artık halktan birisi olması. Ama ben ‘İnce Memed gibi’ diyebileceğim birisini görmediğimi söyleyebilirim…”
“Anamın babası eşkıya, amcası eşkıya, anamın kardeşi de eşkıya. Eşkıya Mahir, Doğu Anadolu’nun en meşhur eşkıyasıydı…”
“Büyükbabamın kardeşi Reşit Bey vardı kurmay yüzbaşı, onunla beraber Ruslar’a karşı savaşırken Reşit Bey vuruluyor. O da daha sonra dağa çıkıyor. Anam ha bire anlatırdı, birinci elden dinlerdim… ”
“Adana Kadirli’de yaşayan ve hayranı olduğum eşkıyalar vardı, Sonra Toroslar’da sayısı bilinmeyecek kadar eşkıya vardı…”
“Kadirli’ye Binbaşı Nazmi Bey geldi. 1936’da eşkıyaları affettiğini söyledi, ama gelen eşkıyaların ellerini kendisi bağlayarak halkın gözü önünde kurşuna dizdirdi, toplam 35 eşkıyayı…”