Halka kim zulmediyorsa, etmişse; halkı kim eziyor, ezmişse; onu kim sömürmüş, sömürüyorsa; feodalite mi, burjuvazi mi… Halkın mutluluğunun önüne kim geçiyorsa ben sanatımla ve bütün hayatımla onun karşısındayım. Ben etle kemik nasıl birbirinden ayrılmazsa, sanatımın halktan ayrılmamasını isterim. Bu çağda halktan kopmuş bir sanata inanmıyorum.
Türkçemizin Homeros’u, dünyaca tanınan, eserleri pek çok dünya diline çevrilen bir koca çınarı, Yaşar Kemal‘i analım, anlatalım istedik.
Çukurova’nın bağrında doğar
Nigâr Hanım ile çiftçi Sadık Efendi’nin oğlu olarak 1923 yılında doğduğunu söyleyen Yaşar Kemal, nüfus kayıtlarına göre 1926 yılında Adana’nın *Osmaniye ilçesine bağlı Hemite köyünde dünyaya gelir. (*Osmaniye, 24 Ekim 1996 tarihinde yapılan yasal düzenlemeyle tekrar il olmuştur.)
Türkmen köyündeki tek Kürt
Aslen Van-Erciş yolu üzerinde ve Van Gölü’ne yakın Muradiye ilçesine bağlı Ernis (bugün Ünseli) köyünden olan bir ailenin, kendi anlatımına göre “bir Türkmen köyündeki tek Kürt ailenin tek çocuğu”dur.
Acı dolu göç yolları
Ailesi I. Dünya Savaşı sırasındaki Rus işgali nedeniyle, köylerinden Osmaniye’nin Kadirli ilçesine göçer ve yazarımız da burada doğar. Daha üç buçuk yaşındayken bir kaza sonucunda sağ gözünü kaybeder.
Babaya veda
Göç sırasında Yaşar Kemal’in babası Sadık Efendi’nin sahiplenip büyüttüğü Yunus adlı çocuk kan davası nedeniyle Sadık Efendi’yi köydeki camide namaz kılarken bıçaklayarak öldürür. Bu durumdan psikolojik olarak etkilenen Yaşar’ın dili tutulur ve on iki yaşına kadar kekemeliği sürer.
Anadolu’nun yarası kan davası
Babasının ölümü üzerine annesi, amcası Tahir efendi ile evlendirilir. Tahir Efendi ağabeyinin öldürülüşünü unutamaz ve Yusuf’u öldürtmeye çalışır; sonunda köyden Koca Osman, Yusuf’u öldürür.
Okula veda: Ne iş olsa yaparım
Yaşar Kemal, ilkokula Burhanlı köyünde başlar ve Kadirli Cumhuriyet İlkokulu’ndan 1938’de mezun olur. Adana Ortaokulunun birinci sınıfındayken okulu bırakır. Okulu bıraktıktan sonra Adana ve civarında ırgatlık, bekçilik, amelelik, hademelik, şoförlük, arzuhalcilik gibi çeşitli işlerde çalışır.
Öğretmen vekilliğinden yazarlığa
Bu işlerin yanı sıra Kadirli’nin Bahçe köyünde öğretmen vekilliği yapar. Böylece Güney Anadolu bölgesini ve insanlarını yakından gözlemleme ve tanıma fırsatı bulur. Bu birikimlerini gelecek yıllarda yazarlık hayatında kullanacaktır.
Şiir ve âşıklık
İlkokulun son sınıfındayken saz çalmaya başlar ama kendi deyişiyle “berbat” çalar, bunu da şöyle anlatır:
Benim saz çalamamamın sebebi var, anam aşık olacağım da diyar diyar dolaşacağım diye saza, aşıklığa düşman olmuştu. Onun tek çocuğuydum ve gözünden ayırmıyordu beni. Okulda, düğünlerde bayramlarda beni hep Aşık Mecit’le çakıştırırlardı.
Yazmaya ortaokul sıralarında şiirle başlar. İlk şiirleri Adana Halkevinin yayını olan “Görüşler” dergisinde ve daha sonra da Ülke, Kovan, Millet, Beşpınar gibi dergilerde yayınlanır.
Solcu yazarlarla tanışma
Yaşar Kemal’in, 1940’lı yılların başlarında Orhan Kemal’in aracılığıyla Pertev Naili Boratav, Abidin Dino ve Arif Dino gibi sol görüşlü yazarlarla tanışması gerek edebi alanda, gerekse düşünce alanında ona geniş ufuklar açar.
Cezaevi ile tanışma
1950’de komünizm propagandası suçlamasıyla tutuklanır. 1951’de cezaevinden çıktıktan sonra İstanbul’a yerleşir. Cumhuriyet Gazetesi’nde fıkra-röportaj yazarlığı yapmaya başlar ve gazetedeki işini 1963 yılına kadar sürdürür.
Siyasetle tanışma
1962’de Türkiye İşçi Partisi Yönetim Kurulu üyeliğine seçilir. 1963’ten sonra gazeteciliği bırakıp kendini tümüyle kitap yazmaya verir. 1973’te Türkiye Yazarlar Sendikası’nın kuruluşuna katılır, 1973-1974’te sendikanın genel başkanlığını yapar.
İnce Memed ile gelen ün
1952’de ilk öykü kitabı olan Sarı Sıcak, 1955’te ise bugüne dek kırktan fazla dile çevrilen romanı İnce Memed gazetede tefrika olarak yayımlanır. 1951 yılında öyküleri; Dükkancı, Bebek, Memet ile Memet ve romanları; Sarı Sıcak ile İnce Memed basılır. Böylece yazarın ünü bir kat daha artar.
Bitmez tükenmez kovuşturmalar
İnce Memed romanının gördüğü ilgi nedeniyle kendini tamamen romancılığa vermeye başlar; ama yazıları ve siyasi etkinlikleri dolayısıyla birçok kez kovuşturmaya uğrar.
Tilda Hanım’la evlenir
Yaşar Kemal, 1952 yılında Abdülhamid’in başhekimi Jak Mandil Paşa’nın torunu Tilda Hanım’la evlenir. Eşi Tilda’nın 2001 yılındaki ölümüne kadar onunla evli kalır. Bu evlilikten oğlu Raşit Gökçeli dünyaya gelir.
Anadolu’nun destancısı
Yaşar Kemal, romanlarında Anadolu’yu özellikle Çukurova’yı anlatmıştır. Anadolu insanının hayatını destansı (epik) bir üslupla dile getirmiş, köylülerin yaşantısını, çektikleri sıkıntıları anlatmada çok başarılı olmuştur. Haksızlığa karşı dağa çıkan bir gencin öyküsünü anlattığı dört ciltlik İnce Memed romanı ile Varlık Roman Armağanı’nı kazanmış ve tanınmıştır.
Şiirsel anlatım
Kendine özgü şiirsel bir anlatımı olan yazar, doğa betimlemelerinde çok başarılıdır. Söz dağarcığı çok zengindir; deyimlere ve yerel söyleyişlere yer veren bir romancıdır. Tarımda sanayileşme ile birlikte köylünün yaşadığı sorunlar, ağaların sömürüsü, ayakta kalmak için direnen köylüler romanlarında ele aldığı başlıca temalardır.
Köylüyü tanımak
Fethi Naci “Bir Yaşar Kemal vardır romanımızda köylüleri olduğu gibi gösteren. Yaşar Kemal, yaşantısına ve tanıklığına bağlı kalmış, gerçeklikten sapmamıştır. Bunun içindir ki Türk köylüsünü olduğu gibi tanımak için tek kaynak, Yaşar Kemal’in romanlarıdır.” der.
Bir an önce iyileş üstât…