“Bir roman yazarının en temel tutkusu, olabildiğince bilinci dışına çıkmaktır” diyen Virginia Woolf ikinci intihar denemesinin başarılı olmasıyla genç denebilecek bir yaşta dünyaya veda ederken ardında bıraktığı her bir yazıda başarılı bir yazar olmaya dair ipuçları bırakır.
Yaklaşık 20 senedir yazarlık dersleri veren ve kariyerinin çoğunu Virginia Woolf’u araştırarak geçiren Danell Jones, kariyeri süresinde bu ipuçlarını toplayarak günümüz yazar adayları için “Virginia Woolf’tan Yazarlık Dersleri” adlı kitabında birleştirir. Kitapta hayali bir sınıfta, hayali öğrencilere, hayali öğretmen Virginia Woolf kendi gerçek cümleleri ile adım adım yazarlık dersleri veriyor. Gelin bu sınıfı birlikte ziyaret edelim…
Öncelik ne yazacağınızda değil nerede yazacağınızda
Yatak odanızı paravanla ayırabilir, bir bankı sahiplenebilir, koltuğun köşesinin işgal edebilirsiniz. Yeter ki kendinize ait bir çalışma alanı edinin. Ve bu alanın sadece size ait olduğunu mutlaka bir notla veya size ait başka bir yöntemle tescilleyin.
Kullanacağınız malzemeler
Günlük olarak kullanacağınız bir defter ve sadece buraya alacağınız notları yazmak için kullanacağınız özel bir kalem yeterli.
“Bu öneri yazmayı çok istiyorum ama vaktim yok” diyenlere gelsin
Her gün günlüğünüzün başına oturup kelimelerle oynamak için 15 dakika ayırın. Eğer bu 15 dakikayı ayırmakta zorlanıyorsanız yazmak yerine sizi meşgul eden işlerin bir listesini yapın. Ve bu listede yer alan şeylerin neden yazmaya ayırdığınız vakti işgal ettiğini kendinize açıklayın. Bu yaptıklarınızdan bazılarını yapmasaydınız ya da bazı işleri 15 dakika erken bitirseydiniz ne olurdu? Cevabı detaylı bir şekilde diyaloglarla destekleyip anlatımınızı güçlendirerek yazın.
İşte asıl mesele; “Ne yazacaksınız?”
Günlüğünüze yapmak istediğiniz, kafanızda uçuşan her şeyi yazın. Sadece yazın, saçmalayabildiğiniz kadar saçmalayın. İçinizden gelen her söze kulak verin, dizgileri anlık arzulara bırakın. Dilbilgisi kurallarını, edebi ön kabulleri ve söz dizimine dayalı kuralları boş verin. Kırın, dökün, devirin… Nazım ya da nesir biçiminde ya da aklınıza gelen abuk subuk, anlamsız sözlerle oluşturduğunuz gelişigüzel metinler ile öfkelenin sevin alay edin. Ta ki yazmayı öğrenen kadar.
Her yazdığınız cümle Nobel’e layık olmayabilir
Kendinize kötü yazma hakkı tanıyın ve bu hakkı hatırlatan notları görebileceğiniz yerlere yapıştırın. Unutmayın büyük yazar Virginia Woolf saçma sapan şeyler yazmanızı ısrarla tembih ediyor.
Bu iş sadece oturmakla olmuyor biraz da hareket lazım
Yürüyün ve bunu yaparken çevrenizi gözlemleyin, sesleri, kokuları, renkleri zihninize not edin ve eve döndüğünüzde 10 dakika ayırıp karşılaştıklarınızı defterinize not edin. Ya da sıradan bir zihnin sıradan bir gününden bir anı inceleyin. Zihin, sayısız izlenimin önemsiz, sıradışı, çabucak unutulan ya da asla akıldan çıkmayan izlenimlerin akınına uğrar. Akla düşen her şeyi sırasıyla kaydedin ve arkalarında kalan izlerin takip edilmesini sağlayın.
Nereden başlasam, nasıl anlatsam?
Yazmaya başlamak için hikâye hakkında her şeyi bilmeniz gerektiğiniz düşünmekten vazgeçin. Hikâye ya da romanınıza bir olayın ortasından girerek, sorulmamış bir sorunun cevabını vererek başlayabilirsiniz. Her gün özgürce yazın ama daima büyük yazarların eserleri ile kendinizinkileri karşılaştırın.
Kurallar mı o da ne!
Yazı hakkında öğrendiğiniz her kuralı not edin. Ve en çok ya da en az hoşunuza gideni çiğneyin. Bunda amaç; kurallar ve onlarla mücadele ettiğimizde karşılaşacağımız iyi ya da kötü sonuçlar üzerine düşünmek. Biçimde yenilik yapmaktan çekinmeyin. Yazarken kendinizi sınırlamayın burada esas olan yeni bir biçim oluşturma başarısından ziyade size ait bir hayatı, zamanı ya da mekânı size ait araçlarla anlamlı bir şekilde ifade etme çabanızdır.
Serbest çağrışım candır
15 dakika sessiz bir yerde oturun ve zihninizden geçen imgeler, düşünler ve duygulara karşı farkındalığınızı arttırın. Sonrasında elinizden geldiğince size göründükleri haliyle bu izlenimlerin izlerini kelimelere dökün. Anlatımda zaman kaymaları, ani kesintiler ve anlamsız ifadelere yer açın.
Deneysel takılın, hayaller kurun, olmadı yapılmışı tekrar yapın
Mesele Kırmızı Başlıklı Kız’ı uzun dolambaçlı ifadeler kullanarak şairane bir dille anlatın. Ertesi gün daha net ve keskin cümlelerle tekrar yazın. Ve yaptığınız değişikliklerin hikâyeyi nasıl değiştirdiğini gözlemleyin.
En önemli referans kaynağınız deneyimleriniz
Sevdiğiniz kitaplardan birini okuma serüveniniz üzerine yazın. Kitabı nasıl keşfetmiştiniz, kapağını üzerinde illüstrasyonunu anlatın. Okuduğunuz dönem size neyi çağrıştırıyor. Hangi seneydi, hava nasıldı. Kitap size neler hissettirmişti.
İğne diğerlerine çuvaldız kendinize…
Kendiniz hakkında hoş olmayan gerçekleri yazmayı deneyin. Kendini olduğu gibi kabul etmek ve bunu göz önüne serebilmek okuyucuda hayranlık uyandırır. Bunu ister bir deneme olarak kaleme alabilirsiniz eğer kendinizi bu şekilde göz önüne sermekten çekinirseniz kurmaca yoluna da gidebilirsiniz. Aklınıza ilk gelen sevmediğiniz yönlerinizi listeleyin ve karakterinizi bu özellikleri kullanarak oluşturun ve abartıdan kaçının. Ve bir çıkış yolu bulana kadar karakterinizin başını bu özellikler sebebiyle derde sokmasına izin verin. Otobiyografik bir anınızı kaleme alın. Bir anı parçası olması bile yeterli ince ayrıntılara odaklanarak yol aldığınızda başka anıların da ortaya çıktığını göreceksiniz.
30 yaşından önce asla
Yaptığınız alıştırmaların yazımınız için bir reçete olmadığını asla unutmayın ve bu alıştırmalarla kendinizi tamamlanmış bir esere götüreceğiniz beklemeyin. 30 yaşına gelmeden bir şey yayımlamayın; bu sizin özgürlüğünüzü kısıtlar. İnsanların fikirlerini erkenden önemsemeye başlar ve onlardan iyi şeyler duymak için yazmaya devam edersiniz.