Ipsos KMG‘nin iki senede bir yaptığı, Türkiye’yi Anlama Kılavuzu adında dev bir araştırma var. 2011’de yapılan ve 2012’de yayımlanan bu raporun aslında yaşadığımız ülkeyi “gerçekten” tanımak adına bize kazandıracağı çok şey var. Çünkü öngörüler ve tahminler ancak gerçek rakamlar ve bilimsel verilerle desteklenince işe yarar hale gelir.
Raporun iki senede bir yayımlandığını duyduk ancak 2014 modeli henüz elimize ulaşmadı (ulaşan ablalarımız/abilerimiz bize de paslarlarsa çok makbule geçer 🙂 ) biz de şu adresten incelediğimiz bu son raporun ilgimizi çeken bölümlerini listeleyelim, Türkiye’de insanların gündelik yaşam alışkanlıkları hakkında daha fazla bilgi edinelim ve edindirelim istedik.
Not: Araştırmayı yapan ekibe, metodolojilerine ve diğer tüm detaylara buradaki giriş ve metodoloji bölümlerinden ulaşabilirsiniz. Biz bu verileri araştırmayı yapan insanların düştükleri notlar dışında pek bir yorum yapmadan paylaşacağız, yorumlaması size kalmış.
Günlük temponun yoğunluğundan “bin parçaya bölünme” sorunu
– Gün içinde “bin parçaya bölünme” durumunu yaşadığını belirten kadınların oranı yüzde 64 iken, aynı durumu hisseden erkeklerin oranı yüzde 54 imiş.
– Bu durumu en çok hisseden yaş aralıkları ise 25-34 ve 35-44 yaş aralıkları, bu aralıktaki insanların yüzde 67’si bu durumdan şikayetçi. 14-17 yaş arasında bölünenlerin oranı yüzde 49, 18-24 aralığında yüzde 57, 45 ve üzeri grupta ise yüzde 55…
– Toplumun yine çoğunluğu gün içinde her şeye yetişmekte zorlandığını belirtiyor. Kadınlarda bu oran yüzde 56 iken erkekler yüzde 52.
– 35-44 yaş arasındaki grupta bu fikre katılanların oranı yüzde 62.
Katılımcıların yüzde 61’inin kentsel yerleşim birimlerinde yaşamakta olduğu göz önüne alınırsa kentsel yaşamın her geçen gün artan yükü, uzun çalışma saatleri ve ulaşımda harcanan vakit, aile hayatında çekirdek aile yapısına geçişle çocuk bakımı ve günlük ev hayatında işlerin paylaşımında geniş ailelerde alınan desteğin olmaması hatta yaşlanan ebeveynlerle yetişkin çocuklarının ilgilenme ve destek olma gerekliliğinin ortaya çıkmasıyla genç yetişkinlerde 25 yaş üstünden başlayarak 35-45 yaş arasında iyice yoğunlaşan günlük işleri yürütmede zorlanma gözlenmektedir.
Televizyon Türk halkının büyük bölümü için tek bilgilenme ve eğlenme kaynağı
– Haberler ve haber programları televizyonda izlemekten en çok hoşlanılan program türü. Türkiye genelinde insanların yüzde 65’i haberler ve haber programlarını izlemekten hoşlandığını ifade ederken, bu oran yerli diziler için yüzde 62 olarak tespit ediliyor.
– Erkeklerin yüzde 72’si haber ve haber programlarını izlemekten hoşlandığını belirtirken, yüzde 46’sı yerli dizileri izlemekten hoşlanıyor.
– Öte yandan kadınların ise yüzde 77’si yerli dizi izlemekten hoşlanırken, haberler ve haber programlarını izlemekten hoşlanan kadınların oranı yüzde 57 olarak tespit ediliyor.
– Erkeklerin yüzde 40’ı, kadınların ise yüzde 38’i izleyecek bir şey bulamadıklarında televizyonda karşılarına ne çıkarsa izliyorlar.
– Nüfusun yüzde 60’ı değerlerimize zararlı medya içeriğinin yasaklanabileceği görüşünü taşıyor. 25 yaş ve üzeri grupta bu görüşü savunanların oranı daha yüksek.
Araştırma sonuçları, toplumun yüzde 84’ünün her gün TV izlediğini ortaya koyuyor. Bir başka deyişle, insanların başlıca aktivitesi TV izlemek! Dizi endüstrisinin bu denli gelişmiş olmasına ve ‘rating’ savaşlarına şaşmamak lazım. Pazarlama iletişimi için televizyon markaların mesajlarını ileteceği vazgeçilmez mecra olarak bütün ağırlığını koruyor.
Kadınların günlük yaşamlarında televizyon izlemeden sonra gelen en önemli rutinleri yemek yapmak
– Erkeklerin 2/3’ü hiç yemek yapmazken kadınlarımızın 3/4’ü düzenli yemek pişirmekte.
– Türkiye’de insanların yüzde 41’i en az haftada bir kere yemek yapıyor, yüzde 39’u ise hiçbir zaman yemek yapmıyor.
– Kadınların sadece yüzde 9’u hiçbir zaman yemek yapmadığını belirtirken, yüzde 73’ü en az haftada bir kere yemek yapıyor.
– Erkeklerde yemek yapmama oranı yüzde 69 olarak tespit ediliyor! Erkeklerin sadece yüzde 7’si haftada bir veya daha fazla yemek yaptığını söylüyor.
Aşçılık mesleğinin toplumumuzda hala erkek işi olmasına karşın ataerkil aile yapısının bir ürünü olarak ev hayatında yemek pişirmenin kadının asli görevi olarak kabulüne devam edilmekte.
Toplumun yarısı içinde yaşadığı bölgeyi ve ülkeyi tanımamaktadır, insanların kendi çevreleri dışında farklı insanları ve kültürleri görebileceği ana kaynak televizyon olmaktadır
– İnsanların yüzde 39’u en az iki haftada bir akraba-dost ziyaretlerine, bir başka deyişle “ev gezmesi”ne gidiyor. Bu oran kadınlarda yüzde 57 iken, erkeklerde yüzde 45 olarak tespit ediliyor.
– Öte yandan katılımcıların yüzde 47’si hafta sonları yakın bir yerleri günübirlik ziyaret etmek gibi bir etkinliği hiçbir zaman yapmıyor.
– En az iki haftada bir arkadaşlarıyla evde buluşanların oranı yüzde 39 iken, bu oran kadınlarda yüzde 50, erkeklerde ise yüzde 27 olarak tespit ediliyor.
– Türkiye’de insanların yüzde 94’ü yurtdışı, yüzde 45’i ise yurtiçi tatil amaçlı seyahate çıkmıyor. Senede bir veya daha seyrek de olsa yurtiçi tatile çıkanların oranı ise yüzde 41.
Müzik dinlemek sanatla en yoğun ilişkinin olduğu alan, toplumun yaklaşık yarısı düzenli müzik dinlediğini ifade etmekte
– Türkiye’de insanların yüzde 46’sı en az haftada bir kere müzik dinliyor.
– Toplumun yüzde 24’ü ise hiçbir zaman müzik dinlemiyor. Neredeyse her dört kişiden biri.
– Erkeklerde hiç müzik dinlemeyenlerin oranı yüzde 30 iken, kadınlarda bu oran sadece yüzde 18.
– Kadınların yüzde 53’ü en az haftada bir kere müzik dinliyor, erkeklerde ise bu oran yüzde 38.
Resim yapmak, müzik aleti çalmak, vakıf/dernek işlerine katkıda bulunmak gibi faaliyetleri yaşam tarzı içinde düzenli yapan kişiler yüzde 2-3 oranında kalmaktadır
– Hiçbir zaman kişisel gelişim kurslarına gitmeyenlerin oranı toplumun yüzde 87’si.
– Türkiye’de insanların yüzde 96’sı hiçbir zaman opera veya baleye gitmiyor, yüzde 80’i hiçbir zaman tiyatroya gitmiyor, yüzde 73’ü hiçbir zaman konsere gitmiyor, yüzde 78’i hiçbir zaman resim yapmıyor, yüzde 84’ü hiçbir zaman müzik aleti çalmıyor…
– Bir başka ilginç bulgu ise, toplumun yüzde 29’u hiçbir zaman radyo dinlemiyor! Haftada bir kereden fazla radyo dinleyenlerin oranı yüzde 39 olarak tespit ediliyor.
– Fotoğraf çekmek daha yaygın bir faaliyet olarak görülmektedir. Özellikle kadınların yüzde 12’si haftada bir ve daha fazla fotoğraf çektiklerini beyan etmektedir.
Kameralı cep telefonlarının yaygınlaşmasıyla anı görüntüleyen hatıra fotoğrafçılığı bu ilgi alanının diğerlerinden daha yaygın görünmesinin bir nedeni olarak düşünülebilir.
Türkiye’de insanların yüzde 45’i hiçbir zaman kitap okumuyor
– Haftada bir kereden fazla kitap okuyanların oranı yüzde 17 olarak tespit ediliyor. Hiçbir zaman kitap okumayanların oranı erkeklerde yüzde 52, kadınlarda ise yüzde 38.
– Haftada bir kereden fazla kitap okuma oranı ise erkeklerde yüzde 11 iken kadınlarda yüzde 22. (Haftada bir kitap bitirmek değil, haftada bir kere kitap okumak, yanlış olmasın.)
– Toplumun yüzde 28’i hiçbir zaman gazete okumuyor. Erkeklerin yüzde 23’ü, kadınların yüzde 33’ü hiçbir zaman gazete okumuyor.
– Haftada bir kereden fazla gazete okuyanların genel oranı ise yüzde 30. Erkeklerin yüzde 38’i, kadınların ise yüzde 23’ü haftada bir kereden fazla gazete okuyor.
Gelelim Türkiye’de internet kullanımıyla ilgili rakamlara
– Hanelerinde internet bağlantısı bulunanların oranı yüzde 46 olarak tespit ediliyor. Marmara bölgesinde bu oran yüzde 61’e çıkarken, Akdeniz, Karadeniz ve Doğu bölgelerinde evlerde internet bulunma oranı Türkiye ortalamasının altında.
– Türkiye’de insanların yüzde 68’i hiçbir zaman internette sörf veya ‘chat’ yapmıyor.
– Toplumun yüzde 59’u hiçbir zaman bilgisayar oyunu oynamıyor.
– Ülkenin yüzde 58’i hiçbir zaman Facebook, Twitter vb. sosyal ağları kullanmıyor.
– Sosyal ağları haftada bir kereden fazla kullananların oranı yüzde 27.
– İnternet kullanıcılarının yüzde 58’i hemen hemen her gün internete giriyor. Bunların yüzde 73’ü Facebook’u düzenli ziyaret ediyor.
– İnternet kullanım amacında bilgi edinmek yüzde 70 ile birinci sıradayken, bunu eğlenceli vakit geçirmek (yüzde 59) izliyor.
– Toplumun yüzde 61’i “bazı internet sayfalarının kapatılmasını doğru buluyorum” ifadesine katılıyor. 35-44 yaş arasında bu görüşte olanlar daha büyük bir çoğunluğu oluşturuyor.
Toplumumuzun dijital dünya ile ilişkisi ilk bakıldığında genel tahminin altında gibi gözükmektedir. Dünyada büyük internet kullanıcısı ve Facebook kullanımında yine ilk sıralarda yer alan bir ülke olarak ilk bakışta düzenli kullanıcıların toplumun sadece yüzde 30’unu temsil etmesi çelişkili gibi durmasına karşın nüfusun büyüklüğü nedeniyle bu oranın sayısal ağırlığı anlamlıdır.
İlgi çekici birkaç rakam daha
– Toplumun yüzde 46’sı hiçbir zaman yürümek, koşmak, jimnastik yapmak gibi fiziksel aktivitelerde bulunmuyor.
– Türkiye’de yüzde 56’lık bir kesim hiçbir zaman fotoğraf çekmiyor ve hiçbir zaman sinemaya gitmiyor.
– Hiçbir zaman alışveriş merkezine gitmeyenlerin oranı yüzde 23 iken, en az iki haftada bir alışverişe gidenlerin oranı yüzde 35 olarak tespit ediliyor.
– Erkeklerin yüzde 59’u hiçbir zaman kahvehane veya kıraathaneye gitmiyor. Yüzde 17’si ise bunu en az haftada bir kere yapıyor.
– Kadınların yüzde 38’i hiçbir zaman makyaj yapmazken, yüzde 30 en az haftada bir kere makyaj yapıyor.
– Katılımcıların yüzde 38’i hiçbir zaman ailesiyle dışarı yemeğe çıkmıyor. Katılımcıların yüzde 34’ü ise bu aktiviteyi iki ayda birden daha seyrek gerçekleştiriyor.
– Kadınlara gerektiğinde tokat atılabileceği görüşüne kadınların yüzde 70’i, erkeklerin ise yüzde 62’si karşı olduğunu söylüyor.
– Türkiye’de en güçlü tutum toplumun yüzde 79’unu kapsayan “inançlı olma”, en zayıf tutum ise toplumun yüzde 12’sini kapsayan “formda olma”.
Rakamlar gerçekleri algılamak, strateji belirlemek, plan/program yapmak ve gerekiyorsa çözüm üretmek için elzemdir
Biz bu listede Türkiye’yi Anlama Kılavuzu adıyla yapılan araştırmanın örneklemine, ekibine, sonuçlarına ve az miktarda çıkarımlarına yer verdik, kendimizden pek yorum katmamaya gayret ettik. Diliyoruz ki bizi etkileyen bu rakamlar ülkemizi tanımak konusunda sizler için de faydalı olur.