90’lı yıllarda çocukluğunu yaşamış, İstanbul ve çevre illerinde yaşayan herkes Tatilya’yı çok iyi bilir.
Şimdi koca insanlar olsak da Tatilya her akla geldiğinde hüznümüz Alabora gerilimi gibi artar, heyecanımız hızlı trenle viraja girmiş kadar coşkunlaşır.
1. 1996: İçinde sadece çocukların yaşayabileceği yeni bir gezegen keşfedildi
Tatilya’ya ilk açıldığı dönemde ailesi ile gitme şansı olan çocuklar, okulun en havalı çocuklarıydı. Bu çocuklar gözleri parıldaya parıldaya Tatilya’yı anlatır, henüz gidememiş çocuklar hüzünle hayal kurardı. Açıldığı dönemde Avrupa’nın en büyük eğlence merkezi olan Tatilya; kısa sürede sadece İstanbul değil, çevre illerde de popülerleşti. İşte bu dönemde Tatilya’ya okul gezileri başladı.
2. Kumbara patlatan haber: Tatilya’ya okul gezisi var
Sınıf başkanının matematik defterinin son sayfasında hazırladığı “Tatilya’ya Gelecekler” listesinde yer almak için tasolarını bile satabilecek çocuklar vardı. Okul gezilerindeki en büyük sabırsızlıklardan birisi de, Tatilya’nın İstanbul’un merkezine uzak olmasından dolayı bitmek bilmeyen o heyecanlı yolculuktu.
3. Tatilya Eğlence Cumhuriyeti: Bu ülkenin yönetimi çocukların elinde
İki futbol sahası büyüklüğündeki Tatilya’yı ilk kez gören çocuklar hata vermiş robotlar gibi girişte mekana bakardı. Kısa bir süre sonra devreler çalışmaya başlar, bünyeyi inanılmaz bir sabırsızlık daha kaplardı; ‘keşfetmek’. Tatilya, oyuncaklarından ‘oyunpiks’ adlı atari salonuna, Alabora’sından etkinliklerin ve konserlerin olduğu bölümüne kadar her şeyiyle çocuklar için bir ‘olmayan ülkeydi’.
4. Tatilya parası: Kağıt para harçlıktan bile daha değerliydi
Atarilerde, su tabancası oyunlarında ve hediye makinelerinde kullanılan jetonlardı. Tatilya’daki hediye makineleri, günümüzdeki AVM’lerde gördüğümüz dandik peluşlar veren makineler gibi değildi. Birçok çeşitte kaliteli oyuncaklar bulunuyordu. Üstelik bugün AVM’lerde gördüğümüz makineler gibi kuntizliklerle donatılmış değillerdi. Çocuklar günümüzdeki gibi sinirden patlıcan olmaz, oyuncaklar kazanmayı sıkça başarırlardı.
5. Masalcı ağaç: Ürperten tipiyle mahallenin en güçlü çocuğunun bile rüyalarına korku kökleri salar
Bir çocuğu Kırmızı Başlıklı Kız’dan bile tırstırabilecek ‘korku masalı’ türünü, ellerimiz titreye titreye dondurma yerken onunla keşfetmiştik. Masallar anlatırken gözlerinin oynaması bizleri biraz ürkütmüş, mahallemizdeki ağaçları karanlıkta gördüğümüzde yolumuzu değiştirmemize sebep olmuştu.
6. Kaydıraks: İlk değil de ikinci tepeden aşağı kayarken çekilen o fotoğraflar…
Bu fotoğraflarda genellikle annemizin kulağı bizim üzerimizde, babamızın kolu burnumuzun içinde, kardeşimizin suratı tamamen yamulmuş şekilde olurdu. İkinci tepeden aşağı kayıldığı zaman sıçrayan sular biraz üzerimizi ıslatsa da anneler buna asla kızmazdı.
7. Tatilya Ekspresi: İlkinde hayatın anlamını sorgulatır, ikincisinde alıştırır, üçüncüsünde coşkuyu arttırır
Üst üste 6 kere binenler 12 yaş olgunlaşır, bunun havasını 6 yıl boyunca atabilirdi. Kavislerdeki keskin dönüşleri ile yana yatan tren tüm çocukları rüyalarında ıspanak görmüş kadar korkutabilirdi.
8. Sürreal fıskiyeler: Çizgi film izlemekten daha keyifliydi
Tatilya’daki büyük oyuncakların haricinde küçük detaylar da çocukları cezbederdi.
9. Curcunel & Korku tüneli: Burada tırsan çocukları battaniyeler bile koruyamaz
Özellikle bünyemize aniden korkular salan basınçlı havaları yüreklerimizi hoplatarak hatırlıyoruz. Tünelde ilerlemeyi zorlaştıran binbir türlü hinlikler vardı. Basamakları oynayan merdivenler, ayağınızın altından kayan silindirler gibi. Okul gezileri ile Tatilya’ya gelen nice ‘sınıfın en güçlü çocuğu’ bu korku tünelinde patates olmuş, sınıfta en öne oturarak yazılılarda ‘5 pekiyileri’ kapmıştı.
10. Gökkule: Binlerce çocuk gökyüzüne bakmaktan dolayı boyun felci geçirdi
Annelerimiz ve rehber öğretmenlerimizin gözünde tehlike seviyesi Alabora’dan daha düşüktü. Bu yüzden 5 dakikalık bir sızlanmayla Gökkule bileti kapılabiliyordu.
11. 67 boyutlu sinema ‘Sinerama’: Dinozorların midesine inme keyfi
Görsel temsilidir.
5 dakikalık filmde dinozorlar tarafından mideye indirilirken annelerimizin korkarak ‘bismillahirrahmanirrahim’ demesi, birçok çalışkan çocuğun aylar boyunca derslerine odaklanamamasına yol açmıştır. 3D sinemanın adını Türkiye’de henüz kimsecikler bilmiyorken, Tatilya’daki 5D sinema yaşattığı muhteşem deneyimle çocukların sevgisini patlamış mısıra gerek olmadan kazanmıştı.
12. Mutasyon peluşlar: Onlarla fotoğraf çektirmeyenleri Alabora’ya bindirirler
Aralarında en popüler olanı Tatilya maskotu olsa da fotoğraftaki ‘Maviş’ isimli ayıya sarılmaktan, ayının kaburgalarını kıran çocuklar gördü bu gözler.
13. Alabora: Dalağınızla akciğerleriniz yer değiştirebilir
Annelerin korkulu rüyasıydı. Bu yüzden çok az çocuk izni kapıp binmeyi başarmıştır. Alabora önündeki tedirgin anneler manzarası hayli dokunaklıydı. Ayrıca Alabora ters döndüğü anda ortamda hava değişir; sağanak şeklinde gözlük, bozuk para ve cüzdan yağmuru başlardı.
14. En unutulmaz hediye: Doğum gününde Tatilya bedava
Doğum günü olan çocukların heyecanı ve babaların mutluluğu biraz daha gözle görülürdü. Çünkü Tatilya ilk açıldığı zamanlarda doğum günü olan çocukların girişlerini ücretsiz yapmıştı. Daha sonra bu güzel uygulama %50 indirim olarak devam etti.
15. Statü savaşları: ‘Ben Tatilya’ya 5 kere gittim olm’
Tatilya muhabbeti yapan koca koca insanlar da olsak, oraya birden fazla gidişlerimiz ile ilgili hava atmaya hâlâ bayılırız. Ama ne yazık ki Tatilya’ya gidiş sayacımızın günümüzde bir tık daha ilerleme şansı kalmadı.
Uyarı: Bir sonraki fotoğraf duygularınızı Alabora misali allak bullak edebilir
16. 2006: Tatilya yıkıldığında büyüdüğümüzü anladık
Mahalle maçları yapan, ip atlayan, çivi oynayan, seksek için yeri çizecek taş arayan bir nesil için Tatilya’nın yıkım haberini duymak muhakkak ki hüzünleri şelale yapmıştır. Elinde iPad değil, sanal bebek taşımış ve Tatilya’ya gidebilme şansını yakalamış her çocuk, kapıdan içeriği girdiği anda kendi hayal dünyasının birebir gerçeğe dönüştüğünü bizzat deneyimlemişti.
Tatilya, 2006 yılı içinde ekonomik sebeplerden dolayı yıkıldı, içindeki oyuncaklar Kuzey Irak’a kurulmak üzere satıldı, yerine modern zamanların türeyen mantarı olan bir AVM yapıldı. Yaşanmışlıklarımız, aklımızın bir köşesindeki Tatilya’nın içinde kaldı. Biraz yaş kemale erince gidip tekrar gezmek, hatıraları tazelemek isterdik. Ne yazık ki günümüzde hayaller Tatilya, gerçekler ise daha çok AVM.