Sait Faik Abasıyanık, tıpkı öykülerinde ve şiirlerinde olduğu gibi yaşayan bir insandı. Onun aylaklığı en çok ona yakışır, sanki sadece onun için hazırlanmış gibi dururdu. Bunu en çok öykülerinde hissettiren yazar, sevgiyi beslediği yüreğini de aynı güzellikle büyütür, hiç çekinmeden insanlara açardı. Öyle ki hiç çekinmez, çekinmediği gibi hissetirmekten de geri durmazdı. Şiirleri de aynı oranda belli ederdi her şeyi. Öykülerine dolanan bütün ayrıntıları şiirlerinde de bulmak mümkündü. Sevgi, aşk, umut ve yaşamak tüm bunların başında geliyordu.
Aleksandra, Sait Faik’in bir türlü kavuşamadığı aşkıydı. Sevgiyi de umudu da içinde taşıdığını düşündüğü, bir türlü kavuşamadığı Aleksandra…
Onların hikayesini sizler için derledik.
Sait Faik Abasıyanık, Aleksandra ile 1941 yılının başlarında tanışır ve ilk bakışta aşık olur…
Yazarın içi öylesine heyecan doludur ki onunla buluşmaya yalnız başına gidemez. Yanında mutlaka bir arkadaşını da götürür ki onlarla sohbet etsin, konuşsun. Çünkü Sait Faik, Aleksandra’nın yanında susup kalmaktan korkar.
Usta yazarın üçüncü kişisi çoğu zaman Sabahattin Kudret Aksal olur. Eğer ortalıkta yoksa bu görev Samim Kocagöz’e düşer. O da yoksa Salah Birsel mutlaka eşlik eder kadim dostuna…
Fakat bu ilişki Sait Faik’in annesi tarafından onaylanmaz. Hatta oğlunu mirasından mahrum edeceğini söyler. Yine de bu sevdadan vazgeçmeyen Sait Faik’in içinde garip bir şüphe filizlenmeye başlar…
Nedendir bilinmez Aleksandra’nın kendisini sevmediğini düşünen Sait Faik, bu şüpheden kurtulmak için sevgilisine bir oyun oynamaya karar verir…
Oyunun planına göre Sabahattin Kudret Aksal en yakın dostu Sait Faik’ten habersiz Aleksandra’ya buluşma teklifi edecektir. Eğer Aleksandra bu teklifi kabul ederse Sait Faik kaygılarında haklı çıkacaktır…
Söz konusu oyun tam da Sait Faik’in düşündüğü gibi işler. Usta yazar kaygılarında haklı çıktığını düşünür…
O günden sonra bir daha Aleksandra’yla görüşmez ancak içten içe özlemeye devam eder. Sokağından geçer, arkadaşlarını da beraberinde sürükler…
Sait Faik Abasıyanık, aşkı Aleksandra’yı yıllar sonra son bir kez daha tedavi için gittiği dişçide görür ancak tek kelime konuşmazlar…
Aleksandra’nın mahallesini ve mahallede yaşayan insanları öykülerinde sıkça anlatan yazar, Aleksandra’nın kendisinden yalnızca bir şiirinde bahsetmiştir.
BİR MASA
Bize bir masa ayır Yankimu
Aleksandra’mla benim için
Bir masa.
Üstü çiçeksiz
Örtüsü gazeteden
Şarabı aşktan
Hem hülyadan.
Aleksandra’m mızıka çalsın
Siyaha çalar parmaklarıyla
Güftesi bayağı şarkılar
Adi havalar.
Meyhane acı zeytinyağı koksun
Sen hoşnut ol Yanakimu.
Kaynak: 1