Kişilik konusu psikolojinin en ilgi çekici alanlarından biri. Ortalık, ‘Kendini Tanı’ mesajlarıyla dolu bir sürü eğitim ve kitaptan geçilmiyor ve bundan hepimiz sıkıldık doğrusu. Yine de ‘Aa hakkaten beni anlatıyor’ diyebileceğiniz bir kişilik deneyimi var gerçekten: Enneagram.
Temelde insanı harekete geçiren 3 kuvvet-güdü etrafında şekillenen Enneagram modeli, kişilikleri böylece 9 ana tipe ayırıyor. Tabii bunların kendi aralarındaki geçişleri, komşuluk ilişkileri de var. Şimdi konuya basit tarafından bi girelim ve Enneagram 101’le tanışalım
Tip 1: Mükemmeliyetçi
“Hâlâ içime sinmeyen bir şeyler var…”
Oturduğunuz apartmanın veya sitenin yöneticisi düzenli olarak panoya bir gelir-gider tablosu asıyor, böylece herkes paranın nerede harcandığını görüyor. Bu güzel bir şey fakat tabloda inanılmaz yazım hataları var ve bu durum sürekli devam ediyor. Bir gün dayanamayıp kaleminizi çıkartıyor ve tablonun üstüne yazım hatalarını düzelten notlar alıyorsunuz. Evet, şimdi rahatça yolunuza devam edebilirsiniz: Enneagram Tip 1’e hoş geldiniz.
Eksik ve sorunlarla dolu bu dünyada içiniz kolay kolay rahat etmeyecek demektir. Doğru olanı yapmak ve dünyayı mükemmel hale getirmek istiyorsunuz. Standartlarınız yüksek. Her zaman daha iyisinin mümkün olduğunu düşünürsünüz. Ne yaparsanız yapın, iç sesiniz size “mükemmel” diyene kadar, sabırla çalışıyorsunuz. Bunu başkalarından da bekliyorsunuz, aksi halde ise büyük hayal kırıklığı yaşamanız muhtemel.
Size hayatı kolaylaştıracak ufak önerilerimiz olabilir; insanları çok da takmamak, normalde göreceğiniz eksikleri ve arızaları görmezden gelmek ve gelişine vurmakla başlayabiliriz. Siz olmadan dünya daha düzensiz olur ama çok da ‘şeyapmamak’ lazım. Salın biraz.
Tip 2: Yardımsever
“Yoksa beni sevmiyor musun?”
Tip 2’nin olayı, kendini telef edercesine çevresinin isteklerine koşmaktır. Sorgusuz sualsiz size yakınlaşmak isteyen, samimi olmaya çalışan, hatta mümkünse konuşurken elini omzunuza atıp size tertip muamelesi yapan iyi niyetli insanlar genelde Tip 2’dirler. Gerçekten yardıma ihtiyacınız olduğunda, kimsenin kimseye bedava selam vermediği bir dünyada yanınızda onları bulabilirsiniz.
İhtiyaç duyulan olmaktan, insanlarla ilgilenmekten ve yardım etmekten hoşlanırlar. İlişkilere çok önem verirler, kolayca yakınlık kurabilirler. Eh, bu kadar sevgi kelebeği olmanın bir yan etkisi de vardır: Tip 2’lerin ilgileri başkalarının ihtiyaçlarına yönelik olduğundan, kendi ihtiyaçlarını göremez ve dile getiremezler.
Eğer bu ifadeler size tanıdık geliyorsa, hayatınızı kolaylaştıracak bir öneri: Herkesin istekleri ve ihtiyaçları olduğu gibi, sizin de var. Sevmek ve sevilmek çok güzel, fakat kendinizi de ihmal etmeyin.
Tip 3: Başarı Odaklı
“Ben daha iyisini yapana kadar en iyisi bu”
Her başarınız sizin için yeni bir hedefin ilk adımı mı oluyor? Yoğun iş temposundan yakınıyor ama aynı zamanda yükselmeyi de önemsiyor musunuz? ‘Ben sonuç insanıyım’ mı diyorsunuz? Attığını vuran, kariyeri pırıl pırıl parlayan bir Tip 3 olma ihtimaliniz yüksek. Peki, Enneagram’da Tip 3 kişilik kimdir?
Enneagram Tip 3’ler sonuç almak isterler. Sahne ışıklarının üzerlerine çevrilmesini severler. İster bilgisayar oyunu oynamak olsun, isterse satış hedefi; her zaman çok çalışkan, rekabetçi, çabalayan, yüksek performans gösterenler Tip 3’lerdir.
Buraya kadar okuduklarınız sizi anlatıyorsa, hayatınızı biraz olsun kolaylaştıracak önerilerimiz gelsin o zaman: Hayat, iş ve başarıdan ibaret değil. Bunların hayatta birçok kapıyı açtığını, sizin ve sevdiklerinizin rahatını sağladığını biliyoruz fakat biraz olsun frene basmakta fayda görüyoruz. Gerçekten, denemeye değer.
Tip 4: Özgün
“Beni kategorize etme”
Birazdan okuyacaklarınız sizi anlatıyor olsa da, sizden böyle kategorize şekilde bahsedilmesinden pek hoşlanmıyorsanız Enneagram Tip 4 olabilirsiniz. Çünkü farklı ve özel olmak istersiniz. Şirkette öğle yemeğine mi çıkıyorsunuz, fast-food zincirine gitmeyi öneren arkadaşınıza sağlam bir dayak çekebilirsiniz. Türk dizisi izlemeniz pek olası değildir. Bir film festivali başlıyorsa ondan ilk haberi olacak kişisiniz. Kurumsal şirketlerde çalışmak sizin için bir kabus gibi. Bütün bunlara evet diyorsanız, sizi Enneagram’ın 4 numaralı vagonuna alalım.
Kendinize özgü bir estetik anlayışınız var ve yaptığınız işlerde mutlaka bir anlam ve derinlik arıyorsunuz. Bu arayışların sebebi ise güçlü duygularınız ve kendinizi ifade etme isteğiniz. Çoğunlukla bireysel yaşayan ve bir o kadar da özgün, takip edilesi birisiniz.
Bütün bu güzelliklerin sonucu doğal olarak yorucu da olabiliyor hayatta. Çünkü dünyayı herkesle paylaşıyorsunuz. Peki, sizi biraz olsun rahatlatacak önerilerimiz neler? Hayatın her anında aradığınız anlamı bulmanız mümkün olmayabilir, o yüzden bazen akıntıya bırakmakta fayda var. Allah vergisi yeteneklerinizi üretkenliğe dönüştürmek hayattaki en büyük keşfiniz olabilir. Bunun için bazı sıradanlıklara katlanmak gerekiyor ama mutlu olmak için değer, değil mi? Unutmayın, dünya sizinle daha ‘güzel’.
Tip 5: Araştırmacı
“Beni benimle bırak”
Şimdi gözümüzü kapatıyoruz ve kendimizi bir kütüphanede hayal ediyoruz. Mesela Oxford Üniversitesi’nin 300 yıllık kütüphanesindeyiz. Her bölüme sınırsız erişim sağlayan bir izin kartımız, yüklü bir bursumuz ve üniversitede kalacak bir odamız var. Eğer gözünüzü açmadan bu rüyaya devam etmek istiyorsanız sizi Enneagram’ın 5 numarasına alalım.
Tip 5’ler öğrenmeye ve çevrelerinde olup biteni gözlemlemeye odaklanmışlardır. Son derece mantıklı, düşüncelere önem veren, sebep-sonuç ilişkileri kurmada ve problem çözmede başarılı kişilerdir. Kitap okumaktan ve araştırmaktan büyük keyif alırlar. Bu alışkanlıklar doğal olarak insanlardan biraz uzak kalmayı gerektiriyor, haliyle.
Peki, sizin için önerilerimiz neler? Tip 5’in şaşmaz mantık ve analiz dünyasında bir miktar duygu ve iletişime yer açmak harika olabilir. Böylece bilginizi deneyimle buluşturmak mümkün. İnsanların arasında yoğun biçimde zaman geçirmek sizi asıl gücünüzden uzaklaştırabilir fakat dengenin her zaman en üstün özellik olduğunu asla unutmamak gerek.
Tip 6: Sorgulayan
“Kimseye güvenmiyorum, kendime bile”
Yeni bir eve taşınacağınızda ilk merak ettiğiniz şey komşularınızın ne işle uğraştıkları, apartmanda/sitede problemli kişilerin veya durumların varlığı ve diğer emniyet-güvenlik konuları ise, Enneagram’ın 6 numarasına hoş geldiniz. Aklın şüphe mekanizmasını sonuna dek kullanan, dedektif tabiatlı Tip 6’ların güvenini kazanmak en önemli şey olacaktır. Size güvenen insanları yarı yolda bıraktığınız görülmez.
Sadakat, dostluk ve aile gibi kavramlar Tip 6’lar için çok önemlidir. Kendi güven arayışınız dolayısıyla dost bildiğiniz insanlara karşı da güvenin hakkını verir ve fedakarlıktan kaçınmazsınız.
Peki, bu kadar tetikte olmanın hayatı zorlaştırdığı durumlarda ne yapmalı? Tip 6’ların biraz rahatlamaya ihtiyacı olduğu doğrudur. Kötü bir espri olsa da ‘Sonunu düşünen kahraman olamaz’ klişesinin tam yeridir burası. Yoğun zihinsel aktivitenin doğal bir sonucu olarak korku ve endişe sizi teslim almadan önce, insanlara daha çok güvenmeyi denemekte fayda var. Unutmayın, sizin olduğunuz yerde güven ve sadakat vardır ama bunu sürdürebilmek için biraz rahatlamak ve oluruna bırakmak şart.
Tip 7: Maceracı
“Nerde akşam, orda sabah”
Şimdi, kendimizi yıllık izin almış bir beyaz yakalı gibi düşünelim. Zaten öyleysek sorun yok, okumaya devam. İzni nerede ve nasıl geçireceğinize dair yüz bin tane güzel ve yeni fikriniz varsa, birini tercih ettiğinizde diğerlerine yazık olacağı için üzülüyor, bir karavan alıp dünyayı haldır haldır gezmek istiyorsanız Tip 7’ye hoş geldiniz.
Sizin olayınız bardağın hep dolu tarafını görmek, çevrenize enerji saçmak ve hayattan zevk almak. Yeni ve yaratıcı fikirlerle dolusunuz, hep çok seçenek olsun istiyorsunuz. Eh, böyle olunca bir işi bitirmeden diğerine başlamanız da muhtemel.
Yaşayacağınız güzel anların düşüncesi devamlı sizi motive ediyor ama hayatta bunu sürdürebilmenin de bazı koşulları var. İşler bittiğinde değerlidir, yeni fikirlerinizle onları başlatan genelde siz olmanıza rağmen sonu gelmiyorsa biraz sabırlı olmakta fayda var. Unutmayın, taşıdığınız enerjiye sizin olduğu kadar çevrenizdeki insanların da ihtiyacı var. Onu yenilenebilir kılmak ise elinizde.
Tip 8: Meydan Okuyan
“Egemenlik verilmez, alınır.”
“Eğer adaleti temsil edenler güçlü değilse, güçlüler adaleti teslim alırlar.” Bu sözün altına imzanızı atıyorsanız, hatta imza yetmez bizzat bunun için aksiyon alıyorsanız, zayıfın ezildiği bir yerde doğrudan müdahale ediyorsanız, sizi Tip 8 olarak selamlıyoruz. Güçlü olmaktan, kontrolü elinizde tutmaktan ve etki bırakmaktan hoşlanıyorsunuz. Adaleti sağlamak için mücadele etmekten çekinmiyorsunuz. Hızla karar almak, hatta önce işi tamamlamak ve sonra kararınızı bildirmek sizin tarzınız. Öfke söz konusu olduğunda kendinizi rahatça ifade edebildiğiniz kesin.
Tip 8’ler Enneagram’ın meydan okuyucularıdır, kontrol edilmekten hoşlanmazlar ve bu konuda hiçbir tartışma da kabul etmezler. Bağımsızlıkları yüksektir, doğuştan liderlik ve koruyucu eğilimlidirler. Peki, hayat için küçük önerilerimiz neler?
Çok yoğun çalışma, her zaman daha fazlasını isteme, daha fazla güç elde etme ve gittikçe artan yoğunluktaki hayatın üzerinizde nasıl etkiler bıraktığını düşünmekte fayda var. Güven duyduğunuz bir yakınınıza dışarıdan manzaranın nasıl gözüktüğünü danışmak, en iyi çözümdür. Dünyanın güçlü ve adil insanlara ihtiyacı var, bunu devam ettirmenin yolu da dostların gözünden kendinizi değerlendirmekten geçiyor.
Tip 9: Barışçı
“Sen de haklısın”
Enneagram’ın efendi çocukları. Varlığıyla güven veren ama bazen de var olduğunu hissettiremeyen tipimiz. Uslu, akıllı, hayır demeyen tip. Ailesi tembelliğinden dolayı tam kızacakken, ‘ama iyi de çocuk’ deyip defalarca geri adım atmış, fırçayı dışa dönük kardeşi yemiştir. Uyumludur, çatışmalara pek girmez. İçinde bulunduğu grupta sakinliği ile bilinir.
Öfkesini laf sokarak göstermeye çalışır ama o da daha çok espri olarak anlaşılır. Biraz ağır kanlı gamsızdır. Heyecansızlığı coşkulu tipleri yer bitirir. Ama yine de yanlarından ayırmazlar çünkü o iyi çocuktur.
Bir şey kafasına yatmıyorsa yapmam diyemez. ‘Belki, inşallah, bakarız’ gibi geçiştirici cevapları o işi yapmayacağım demenin bir yoludur. Bir konuyu net konuşamazsınız. Her şey gri tonlardan ibarettir. Nasrettin Hoca gibi, ‘sen de haklısın’a olayı bağlayıverir. Herkesle geçimlidir. En uç fikirli insanlarla bile oturur kalkar.
Çok konuşmaz ama çok dinler. Herkes onu en iyi arkadaşı sanabilir. Kendisi de anlayamaz nasıl bu kadar çok çevresi oluştuğunu. Sessiz sakin güçtür 9’lar. Yavaş ama derinden ilerlerler. Bir de bakmışsınız hayatınızın merkezine yerleşivermiş. Dediğimiz gibi iyi çocuktur 9’lar.