“Gönülçelen” ya da “Çavdar Tarlasında Çocuklar” (The Catcher in the Rye), bir J. D. Salinger romanı. “Modern zamanların başyapıtı” olarak değerlendirilen bu roman, “ahlâk dışı” ve “açık saçık” bulunduğu için Amerika’da uzunca bir süre yasaklı kaldı; hatta hala bazı Amerikan kütüphanelerinde yasaklı. Buna rağmen en çok okunan kitaplar listesinde.
Okuduysanız çok sevmiş, okumadıysanız bile ismini çok sık duymuş olduğunuz bu kitap, 17 yaşındaki Holden’ın sancılarını anlatır. Tek solukta biter ve bittiğinde insan; unutmayı, anıları, eskiyi, özlemeyi irdelerken bulur kendini.
“Çavdar Tarlasında Çocuklar”da çok derin öğütlere rastlamazsınız belki ama içinize işleyen öyle cümleler vardır ki kitapta; herbiri aklınıza kazınır. Hatta Sylist.co.uk sitesi tarafından “En iyi ve en ikonik 100 giriş cümlesi” listesinde bu romanın giriş cümlesi birinci sırada; “En iyi 101 kapanış cümlesi” listesinde de on beşinci sırada yer almıştır. İşte çocukluğumuza dair unutamadığımız bu kitabın içinde yer alan, aklımıza kazınmış o cümleler…
“Büyük bir çavdar tarlasında oyun oynayan çocuklar getiriyorum gözümün önüne…”
“…Binlerce çocuk, başka kimse yok ortalıkta-yetişkin hiç kimse yani- benden başka. Ve çılgın bir uçurumun kenarında durmuşum. Ne yapıyorum, uçuruma yaklaşan herkesi yakalıyorum; nereye gittiklerine hiç bakmadan koşarlarken, ben bir yerlerden çıkıyor, onları yakalıyorum. Bütün gün yalnızca bu işi yapıyorum. Ben, çavdar tarlasında çocukları yakalayan biri olmak isterdim. Çılgın bir şey bu, biliyorum, ama ben yalnızca böyle biri olmak isterdim. Biliyorum, bu çılgın bir şey.’”
“Bazı şeyler olduğu gibi kalmalı. Elinizde olsa da, onları büyük cam vitrinlere koyup oldukları gibi kalmalarını sağlayabilseniz.”
“Bir insan öldü diye onu sevmekten vazgeçmek zorunda mısın? Özellikle de hayatta olanlardan bin kez daha iyi kalpli bir insansa?”
“Bir şeylere üzülüyorsam, tuvalete gitmem gerekse bile gitmem. Üzülmekten gidemem. Üzülmeyi bırakıp gidemem.”
“Tanıştığıma hiç memnun olmadığım kimselere, durmadan ‘Tanıştığıma memnun oldum’ demek beni öldürüyor. Ama hayatta kalmak istiyorsanız, ille de bu zırvaları söylemek zorundasınız.”
“Bir şeyi çok iyi yapıyorsanız, bir süre sonra, dikkatli olmazsanız gösteriş yapmaya başlıyorsunuz. Ve sonunda da iyi olmaktan çıkıyor yaptığınız.”
“Kadın bedeni bir keman gibidir, diyordu; hakkını vererek çalmak için acayip iyi bir müzisyen olmak gerekirmiş.”
“Zaten bütün geri zekalılar, kendilerine geri zekalı denmesinden nefret ederler.”
“İnsanlar bazen, bir şeyin tümüyle doğru olduğunu sanırlar.”
“Sorun da buydu işte. Asla güzel ve huzurlu bir yer bulamıyordunuz, çünkü böyle bir yer yoktu.”
“Hayat tabii ki bir oyundur, evladım. Hayat, kurallara göre oynanması gereken bir oyundur.”
“…Oyunmuş, kıçımın kenarı. Oyun, öyle mi? Tüm asların bulunduğu takımdaysan, oyun o zaman, tamam; kabul ederim. Ya öteki takımdaysan, as oyuncu filan yoksa, oyunla ilgisi kalır mı bunun? Hiç yani. Yok oyun moyun.”