Bir büyük ustadan bahsedeceğiz ancak öyle büyük bir usta ki dilimiz, kalemimiz onun büyüklüğünü anlatır mı bilinmez. Kimi ona Yaşar Kemal gibi “Bozkırın Tezenesi” der, kimi üstadın kendi mahlasını kullanır ve “Garip” diye çağırır onu, hepimizin babası olmuş Müslüm Baba bile konu o olunca kendi babalığını unutur ondan “baba” diye bahsederdi.
İşte böyle tüm ülkenin saygısını sevgisini kazanmış bir dev adamdı Neşet Ertaş, 25 Eylül 2012’de aramızdan ayrıldı, bize de elimizden geldiğince, dilimiz döndüğünce kendisini anmak kaldı.
Huzurlarınızda “Bozkır’ın Tezenesi”, bir “Garip” adam Neşet Ertaş ve onun türkülerle dolu hikayesi.
Abdallık geleneğinin son temsilcisi
http://youtu.be/rvE5EtH3gCk
Şu Garip Halimden (Neredesin Sen)
1938 Kırşehir doğumlu ozan bu topraklardan gelip geçmiş en büyük halk müziği sanatçılarındandır. Abdallık geleneği neredeyse onunla son bulur.
Babasının yolunda
Zahidem
Babası Muharrem Ertaş saz ustasıdır, kimi kanla yoğrulmuş eserinde babasının da kendisi kadar payı vardır. Neşet Ertaş babasıyla aynı ruhun insanları olduğunu söyler, onu etkileyen tek kişinin babası olduğunu vurgular.
Sen de benim gibi yaralı mısın?
Neden Garip Garip Ötersin Bülbül
Sene 1957, Neşet Ertaş İstanbul’a gelir ve babasının “Neden Garip Garip Ötersin Bülbül” adlı bir türküsüyle ilk plağını çıkartır. Halkın beğenisi gecikmez, yeni plaklar, kasetler ve konserler art arda gelir.
Gurbet yolları
Karadır Bu Bahdım Kara
İstanbul’un ardından Ankara, Ankara’nın ardından da Almanya’ya gider, uzun yıllar çalışmalarına orada devam eder, bu milenyumun başında İstanbul’da verdiği konserle sahnelere ve bu topraklara geri döner.
Halkın sanatçısı
Hapishanelerde Güneş Doğmuyor
“O dönem Süleyman Demirel Cumhurbaşkanıydı. Devlet sanatçılığı bana teklif edildi. Ben, ‘hepimiz bu devletin sanatçısıyız, ayrıca bir devlet sanatçısı sıfatı bana ayrımcılık geliyor’ diyerek teklifi kabul etmedim. Ben halkın sanatçısı olarak kalırsam benim için en büyük mutluluk bu. Şimdiye kadar devletten bir kuruş almadım, bir tek TBMM tarafından üstün hizmet ödülünü kabul ettim. Onu da bu kültüre hizmet eden ecdadımız adına aldım.”
Beyler bu arkadaşı not edelim
Yanıyorum Yanıyorum (Kardeş Türküler de çok güzel yorumlar bu türküyü.)
Bir diğer komik olay ise Unesco’nun kültür mirası olarak Neşet Ertaş’ı envantere kaydetmesidir. Daha yaşarken ‘Yaşayan İnsan Hazineleri’ kategorisinde yerini almıştır üstat. Genelde yapıları koruması altına alan Unesco’nun böyle bir kategorisi olduğunu öğrenmemize de vesile olmuştur bu büyük adam.
Yalandan yüzüme gülen dünya
Yalan Dünya
Çok umursamadığına adımız kadar emin olsak da İTÜ Devlet Konservatuarı kendisine fahri doktora vermiştir, halbuki kendini sanatçısı bellediği halkı, kendisini ordinaryus makamına oturtmak için 2011’i beklemeye gerek görmemiştir.
Cahildik dünyanın rengine kandık
Evvelim Sen Oldun (Özcan Deniz versiyonu da şiddetli bir tokat gibidir.)
25 Eylül 2012’de zalım kansere yenik düşmüş, İzmir’de hayata veda etmiştir. Türküleri, bozlakları bu diyarlarda yeterince gezinmiş olacak ki biraz da başka diyarlarda onları seslendirmeye gitmiştir diye düşünmekteyiz. Çünkü bizim de goynümüz inanmıyor ayrıldığına…
Kalpten kalbe bir yol
http://youtu.be/OsLwLOft_5c
Gönül Dağı
Kendisini Neşet Ertaş diye yazıp neşe, dert, aşk diye okumaya devam edeceğiz biz hep, ne zaman efkâr bassa tıpkı Behzat Başkomiserimiz gibi fonda Neşet Ertaş çalan bir yere gideceğiz ya da kendimiz açacağız üstadın müziğini öyle efkârlanacağız…
Sinema bonusu:
Karlı Dağlar
Gönül Yarası filminde kullanılmıştır.
Siyaset bonusu:
“Cuğara içmezse nabıcak?”
Bir kazma al bir kürek mezarımı kaz bonusu:
Zülüf Dökülmüş Yüze (Kibariye ve Laço Tayfa ortaklığı da canavardır.)
Sen git baban gelsin bonusu:
Kalktı Göç Eyledi Avşar Elleri
Babası Muharrem Ertaş’tan dinliyoruz.
Şaftı toplama bonusu:
Sevda Olmasaydı
Haydi silin göz yaşlarınızı.