Beyoğlu İstanbul’un en eski semtlerinden. Bir asırdan uzun hayatı boyunca da en çok değişimi yaşamış semti. “Beyoğlu’na takım elbisesiz çıkmazdık” tan, ” İstiklal’de sabahladık” a kadar her nevi ruhun ev sahipliğini yapmış bir cennet. Yapmıştır yapmasına ama ağırladığı misafirleri için renklenmiyor artık Beyoğlu. Aksine; Rebul Eczanesi, Alkazar Sineması gibi renkleri döküldüler birbiri ardına. Sil baştan bir ‘kültürel değişim’ geçiriyor çünkü yüz yıllık semt…
İstiklal’in 90 yaşındaki Kelebek Korse’si de, hızla dönen bu ranta daha fazla dayanamayarak kapattı kapılarını bugün.
Peki başka neleri kaybettik?
Emek Sineması
1924’te Melek Sineması olarak açılan Cumhuriyet tarihinin en önemli sinema salonu Emek. Uzun yıllar ülkenin en görkemli salonu olmuş, sinemanın en zor zamanlarında bile aile sineması olarak saygınlığını korumuş bir kültür yuvası Emek.
” Avm mi olsun, kültür varlığı olarak korunsun mu ?” sorularıyla uzun zaman tartışılan Emek, Gezi öncesinde yüksek toplumsal tepki ve protestolara neden olmuş ama bu tepkiler Cumhuriyetin en eski sinemasını korumaya yetmemişti. Ranta dayanamayarak Grand Pera projesi kapsamında tamamen yıkıldı tarihi sinema.
Atilla Dorsay Emek Sineması hakkında : “Emek Sineması’nın kapatıldığı bir ülkede her şey olabilir, Emek’ten sonra hiç umudum kalmadı.” diyerek özetlemişti aslında durumun vahametini.
(Beyoğlu’nun bu dandik sisteme kurban edilmiş diğer sinemaları için buraya bakabilirsiniz)
İnci Pastanesi
1944’de kurulan pastane de 2012 yılında yerinden edilenlerden. Profiterolleriyle ünlü pastane için, restorasyon projesi kapsamında tahliye kararı alınmış ama usulsüzlüğü epeyce tartışılan bu karara itiraz etmelerine izin bile verilmeden kapanmıştı Beyoğlu’nun İnci’si.
(Yeni yerinde hizmet veriyor)
Librairie de Pera
1902’lerin başında kurulan kitapçı Libraire de Pera da 2013’de kentsel dönüşüm nedeniyle kapılarını kapattı. Alman Plathner tarafından açılıp defalarca el değiştiren ama asırlık tarihi boyunca hep kitapçı olarak hizmet veren Pera, yerel mahkemelerce haklı bulunmasına rağmen Vakıflar Müdürlüğünün baskılarına daha fazla dayanamamış.
Taksim Sahnesi
1914’de mimar Giulio Mongeri tarafından inşa edilen bina 1944’de sinema olarak kullanılmaya başlamış ve 70’lerden itibaren de tiyatro olarak hizmet vermiş.
2006-2007 sezonunun sonuna kadar da tiyatro sahnesi olarak hizmet ederken bu tarihten sonra yerine ‘kültür’ ve alışveriş merkezinin yapılması daha uygun görülmüş. Ağustos 2007’de İstanbul Devlet Tiyatrosu kiracısı olduğu binadan koltuklarını sökerek boşaltmak zorunda kalmıştı.
Hayal Kahvesi
Hiçbir hakkını kullanmasına müsaade etmeden kapıya konulanlardan bir diğeriyse Hayal Kahvesi. İstiklal’in simge binalarından Afrika Han yıkıldığı için yerinden edilen Hayal Kahvesi, 21 yıllık anısına da veda etmek zorunda kaldı. İstiklal’in bu kadar değerli olmasının sebeplerinden bir tanesinin daha rant uğruna yerinden edilmesi hiç şaşırtıcı olmasa gerek. Şaşırtıcı olacak olan 21 sene hizmet ettiği, katkıda bulunduğu kültürün, hatrının sayılması olurdu sanıyoruz.
Kelebek Korse
Bizi bu listeyi yazmaya ateşleyen neden Kelebek Korse.
90 Yıllık Kelebek Korse, bugün itibariyle kapanıyor. Kapanıyor, çünkü Borçlar Kanunu’na dayanarak verilen ‘Kira artışı ya da tahliye’ yönündeki haciz kararına dayanması mümkün değil.
1936’da açılan Kelebek Korse 20 yüzyıl Beyoğlu alışveriş kültürünü simgeleyen sayılı yerdendi ve tam 3 kuşak boyunca, 6-7 ekim talanı gibi, yaşanan türlü zorluğa rağmen ayakta kalmıştı. 2000’lerin Türkiye’sinde kira yasası ve rant gibi zorlukların geldiği boyut talandan daha güç olmalı ki, Kelebek Korse de kültürel kayıplar listesine yazdırdı adını maalesef.