Ne yazık ki toplumumuzda herkesin heteroseksüel olduğuna ya da olması gerektiğine dair yanlış bir inanç var. Sistem ne yazık ki heteronormatif kalıplarla işliyor. Hatta toplum, bu düşüncenin ilk tohumlarını daha biz küçükken atmaya başlıyor. Mesela eğer bir kız çocuğuysanız ve komşunuzun çocuğu erkekse, aileler ileride ikinizin evlenmesine dair şakalı sohbetler ediyor. Ve kimi zaman bu şakalar ileride gerçeğe dönüşebiliyor. Buradaki esas mesele ise, sizin cinsel yöneliminizin ne olduğu. Ancak çoğunlukla bu durum yok sayılıyor ve sizin de “diğerleri gibi” heteroseksüel olduğunuzu varsayıyorlar. Peki ya aslında biseksüelseniz yani hem kadından hem erkekten hoşlanabiliyorsanız? Ama biseksüel olduğunuzu dillendiremiyor ve zorunlu heteroseksüellik yaşıyorsanız? Peki bunu nasıl anlayabilirsiniz? İşte yanıtı…
?Bu yazıya başlamadan önce cinsel kimliklerle ilgili bazı temel kavramları öğrenmek istiyorsanız buraya tıklayın.
Ne yazık ki, toplumda herkesin heteroseksüel olduğu/olması gerektiği şeklinde yanlış bir algı var. Ve sistem, bu heteronormatif kalıplarla işliyor. Kimi zaman bu algıya eşcinseller ve biseksüeller de kapılıyor ve günün sonunda kendi cinsel yönelimlerini kabul etmeyebiliyorlar
Hatta bu durumun kavramsal olarak karşılığı “içselleştirilmiş homofobi/bifobi”dir. Yani kişi, eşcinsel (gey ya da lezbiyen) veya biseksüeldir ancak eşcinsellere ve biseksüellere karşı ön yargıları ve ayrımcılığı destekler; çünkü bu ön yargıları kendisi de içselleştirmiştir
Örneğin, aslında eşcinsel ya da biseksüel olan biri cinsel yönelimini kabul etmediğinde, kendinden utanç duyduğunda; yöneliminin “sapkın ve ahlaksız bir eylem” olduğunu düşünebilir. Yani kendi kendini sansürler. Ayrıca diğer eşcinsel veya biseksüel bireylere karşı ön yargı besleyebilir.
Öte yandan bazı eşcinsel insanlar ise, kendilerini biseksüel olarak tanımlar. Çünkü kendi cinsine yakın hissetmek, güvensizlik hissine sebep olabilir
Bu konuyla ilgili lisanslı evlilik ve aile terapisti Dr. Sheila Addison, “Sonunda kendini gey ya da lezbiyen olarak tanımlayan veya her ne şekilde olursa olsun yalnızca kendi cinsiyetine ilgi duyan bazı insanlar; biseksüel etiketini kullanma sürecinden geçerler ve bazen bu bilinçli bir seçimdir çünkü aynı cinsiyete yakınlık duymak güvensiz hissettirir.” diyor.
Sonuç olarak, kendi cinsel yönelimimizi keşfetmek hiç de kolay bir şey değil. Özellikle baskının yoğun olduğu bir toplumda yaşıyorsanız; kendi cinsel yöneliminizi ve özgürlüğünüzü fark etmeniz daha da çok zaman alabilir?
Hatta bu baskı o kadar fazla olabilir ki, kendinizi heteroseksüel olmak zorundaymış gibi hissedebilir ve hayatınızı buna göre kurabilirsiniz. Bunun kavramsal karşılığı ise zorunlu heteroseksüelliktir*
* Zorunlu heteroseksüellik, adı üstünde, kişilerin heteroseksüellikten başka alternatif bir cinsel yönelimin olmadığına inanması ve tutumlarını bu yönde geliştirmesidir. Örneğin en basit şekilde anlatacak olursak; siz aslında eşcinselsinizdir ama toplum normları size heteroseksüel olmayı dayatmıştır. Dolayısıyla bir süre sonra kendi yöneliminizden uzaklaşmaya başlar ve eşcinsel olduğunuz halde heteroseksüelmiş gibi davranırsınız. Örneğin lezbiyen olduğunuz halde bir erkekle evlenirsiniz vb…
Peki gerçekten biseksüel veya eşcinsel olup olmadığımızı, zorunlu heteroseksüellik yaşayıp yaşamadığımızı nasıl anlayabiliriz?
Ne yazık ki bunu anlamamızı sağlayan bir test yok.?♀️ Ancak uzman görüşleriyle bu soruya yanıt bulabiliriz;
1. Sizi kabul edecek, ön yargılarını yenmiş bir terapist ile görüşebilirsiniz. Ancak bu terapistin içselleştirilmiş homofobi veya bifobi hakkında bilinçli olduğundan emin olun
Ne yazık ki kendi önyargılarının farkında olmayan (veya kontrol edemeyen); ve bu yüzden bu sorunlar üzerinde çalışmak için gereken açık ve kabullenici ortamı sağlayamayan birçok terapist var.
Ancak bunun yanında, sadece ön yargıları bir kenara bırakmak da yetmeyebilir. Terapistin içselleştirilmiş homofobi veya bifobinin nasıl belirleneceği konusunda bilgili olması gerekir. Ayrıca danışanın homofobi/bifobinin hayatında ve ilişkilerinde nerede ortaya çıktığını anlamasına nasıl yardımcı olacağı konusunda da eğitimli olması önemlidir.
2. Bir destek grubuna katılın
Sizinle benzer sorunları ve endişeleri paylaşan başka insanlarla konuşmak; hem açılma sürecinizi kolaylaştırması hem de kendinizi keşfetmeniz açısından yardımcı olabilir. Bu gruplara çoğunlukla LGBTİ+ alanında faaliyet gösteren sivil toplum örgütleri aracılığıyla ulaşabilirsiniz.
3. Yaşadıklarınızla benzerlik taşıyan kişilerin biyografilerini ve otobiyografilerini okuyun
Eğer bir destek grubu bulamıyorsanız, deneyimleri size benzeyen kişilerin hayatlarından da kendinize pay çıkarabilirsiniz.
4. Günlük tutun ve ara sıra yazdıklarınıza yeniden göz atın
Günlüğünüze aklınızdan geçenleri yazarken kendinizi sansürlemeyin. Örneğin lisanslı evlilik ve aile terapisti Morgan Fitz Gibbon, şu önerileri veriyor:
“Kendinize başlangıç noktası olarak ‘Cinsel fantezilerim olduğunda kimi düşünüyorum?’, ‘Plaja ya da soyunma odasına gittiğimde, bu benim için nasıl bir deneyim?’ gibi soruları sorun. Örneğin plajda ya da havuzdayken, yoldan geçen bir adama en son ne zaman dikkat ettiğinizi hatırlayamıyorsanız; bu size ilginizin nerede olduğu hakkında genellikle gözden kaçan bir şey söyleyebilir.”
Son olarak, kendinizi keşfetmenizin sadece bir süreç olduğunu unutmayın. Diyelim ki, belli bir dönem boyunca heteroseksüel olduğunuzu sanıyordunuz; ancak sonradan bir şeylerin yolunda gitmediğini fark ettiniz. Bu durum, eskiden yanıldığınız anlamına gelmez. Sadece şimdi kendiniz hakkında daha fazla şey bildiğiniz anlamına gelir?
Ayrıca kimlik gelişiminin aşamaları vardır. Ve bunların arasında bir şeyin var olduğunu bildiğimiz, ancak ne olduğundan tam olarak emin olmadığımız bir aşama da yer alır. Dolayısıyla bu aşamayı deneyimlemek için kendinize alan tanımanız önem taşır
Bu aşamada kendinizi keşfetmeye izin verin. Korkmayın, sonsuza kadar bu aşamada mahsur kalmayacaksınız. Bu yüzden kendinizi anlama sürecinin tadını çıkarın
Ve şunu da unutmayın ki, ne yanlışsınız ne de yalnız!?
Kaynak: 1