Bugün Zinedine Zidane’ın 42. doğum günü. Asrın en önemli futbolcusu Zizou’yu unutmak bize yakışmaz dedik ve hayatından öne çıkan olaylarla ona özel bir liste yaptık. Sizleri santra noktasına alalım, başlama düdüğü büyücüyü hatırlamak için çalsın…
Çok özledik be abi
‘Her gün nereden geldiğimi düşünüyorum ve halen kendi kimliğimden gurur duyuyorum: İlk önce La Castellane sitesinden bir kabilim, sonra Marsilya’dan bir Cezayirli ve son olarak bir Fransız’ım.’
Hadi geç bir takımın başına artık
Güzel oyun futbolu güzel yapan, o güzel abilerden biridir Zidane. Ne David Beckham’ın cadde çocuğu havaları ne Cristiano Ronaldo’nun apaçi tripleri, yeşil sahaların en ölçülü adamıydı Zizou. Yukarıdaki lafı da bu ölçünün imzası niteliğindedir.
Evin iki odasını ödüllere ayırmak
Zidane, 1998, 2000 ve 2003 yıllarında FIFA tarafından yılın oyuncusu seçildi. İnter ve Real Madrid’in efsanesi Ronaldo’dan sonra bu ödülü 3 kez kazanan dünyadaki 2. futbolcudur.
Altyapı önemli
Zizou, 1953’te Cezair’den Fransa’ya yerleşen göçmen bir ailenin çocuğudur. İki taş bir topla kotarılan dünyanın en ucuz ve en zevkli uğraşı olan futbolun en sevilen adamlarından birinin öyküsü Marsilya sokaklarında başlar.
Eli öpülesiceler
Zinedine, Smail ve Malika Zidane’ın beşinci çocuğu olarak 1972 yılında dünyaya gelir. Ailesi Cezayir Kabiliye’den Marsilya’nın La Castellane sitesinde yerleşir. İşsiz ve suçluların mekanı olan Castellane her gün cinayetlere sahne olmaktadır. Babası bir depoda bekçi olarak çalışmaktadır. Zidane burada büyür ve mahalle takımının vazgeçilmezi olur.
Futbol sokakta başlar
Küçük Zizou’nun, futbol hayatı Place Tartane adındaki bu meydanda başlar. Bugün Marsilyalı çocuklar bu meydanda yeteneklerini sergilemeye devam ediyorlar.
Mahallemden 1986’da ayrıldım
Futbol aşkı onun için her şeyden önemlidir. Marsilya Vélodrome Stadyumunda oynanan Fransa – Portekiz arasındaki Avrupa Kupası playoff maçında top toplayıcı çocuklardan birisi 12 yaşındaki Zizou’dur.
Cannes yolları
13 yaşına gelen Zidane, Cannes minikler kadrosuna seçilir ve Marsilya’dan ayrılarak Cannes’da br ailenin yanına yerleştirilir. 17 yaşında A takımına geçer ve 19 yaşında ilk golünü atar. Bu golden sonra kulüp başkanı tarafından o dönem için fena olmayan da bir ödül kazanır: Kırmızı bir Renault Clio.
Efsane doğuyor
1992’de Bordeaux’ya transfer olur ve böylece İtalya’nın devlerinden Juventus’un dikkatini çeker. Zidane’lı Juventus altın yıllarını yaşar ve üç yıl içinde uluslararası kupalar da dahil tam 5 şampiyonluk kazanır.
Bu eski mahalleden yıldızlar dünyasına
1992’de Cannes’dan Bordeaux’ya 7 milyon Euro’ya transfer olan Zidane, 2001’de Real Madrid’e 73,5 milyon Euro bonservis ücretiyle geçerek bir rekor kıracaktır.
Gereksiz insanlar her yerde
Zizou’nun yıldızı burnu büyük Fransız medyasıyla uzun süre barışmaz. Dünyanın en büyük yıldızına “kara kedi” diye lakap bile takarlar. Onlara göre Zidane, küçük maçların büyük oyuncusudur. Ülkemiz kriterlerine göre “8 Haşmet” sığlığındaki bu yoruma rağmen Zidane kariyerinin sonuna kadar bir yıldız olarak kalacaktır.
Herkesin gözü onda
Fransa 98’deki inanılmaz performansının ardından İtalya’nın başındaki Cesare Maldini “Zidane’ı almak için kadromdan beş adam verebilirim” demişti. Çeyrek finalde Fransa’ya 4-3 kaybeden dönemin İtalya kadrosunda Cannavaro, Paolo Maldini, Costacurta, Dino Baggio, Christian Vieri ve Alessandro Del Piero gibi efsaneler vardı.
Fransa’da doğdu, milli gurur oldu
1998 Dünya Kupası’nı kazanan Fransa’da daha önce eşine az rastlanır bir sevinç yaşanır. Günlerce süren kutlamaların esas kahramanı Zidane’dır. Üç renk (tricolere) anlamına gelen Fransa Bayrağı, belki de ilk defa göçmen azınlık tarafından gururla dalgalandırılır.
Bi bitmediniz!
Spor hayatı boyunca etnik kimliği Zidane’ın başına bela edilmeye çalışılır. 2004 yılında ilk defa Cezayir karşısında bir milli maçta forma giyecek oyuncu ölüm tehditleri alır. Tribünlerde “Zidane-Harki” yazan pankartlar açılır. Harkiler, Cezayir Bağımsızlık Savaşı’nda Fransızların yanında savaştıkları için hain olarak kabul edilirler. Zidane “Defalarca söyledim, babam bir Harki değildi, babam ülkesi Cezayir’e asla ihanet etmedi.” demek durumunda kalır.
Zizou demek yetmedi
Zidane hayatı boyunca iki ayrı kültür arasında kolundan bacağından çekiştirilen bir adam olarak mücadele eder. Milli kahraman, hain, kara kedi, pis göçmen, müslüman, hristiyan, berberi, cezayirli, fransız… Karşısındaki onu nasıl görmek isterse öyle bir etiket yapıştırır.
Önce o elini indir Chirac
Kendini “kültürel müslüman” olarak tanımlar. Hayatını dini gerekliliklere göre kurmadığını ama maçlardan önce dua ettiğini ifade etmiştir. Hristiyan bir kadınla evlidir. Bunları söylemek durumunda kalmasının sebebi de yukarıda belirttiğimiz halin uzantısı olan sorulara maruz kalmasıdır.
Pele adisi
Zizou, iki ayrı Dünya Kupası finalinde gol atmış sayılı futbolculardandır. Diğerleri Brezilya’nın efsane forvetlerinden Vavá (Edvaldo Izídio Neto), Batı Almanyalı unutulmaz Paul Breitner ki kendisi 1978 FIFA’da kupanın düzenlendiği Arjantin’deki askeri dikta rejimini protesto ederek katılmamıştır ve kendi ülkesinde düzenlenen dünya kupasında stat inşaatı sırasında hayatını kaybeden 23 yaşındaki işçinin ardından “Beni endişelendiren işçilerin ölümünden çok havaalanlarının alt yapısının zamanında yetiştirilemeyecek olması” diyen dongoz Pele’dir.
Zidane dönergeci
Mayıs 2002’de Real Madrid formasıyla Bayer Leverkusen ağlarına gönderdiği vole kariyerinin en önemli gollerinden birisidir. Görece zayıf sayılabilecek sol ayağının yaptığı sonsuz açı, bugün hâlâ futbol muhabbetlerinin en zevkli anlarına konu olur.
Kalbimizin en iyisi
“Les Bleus” denilen Milli formayı 1994’te ilk giyişinin ardından tam 12 sene Fransa için oynayacaktır.”Her zaman dünyanın en iyi futbolcusu olmak istedim. Bunun için hep çok çalıştım. Ama en iyi olamadım. Hepsi bu.” Geçemediği o en iyi kimdi sorusu ise merak konusudur.
Talihsiz oğlan
En büyük oğlu Enzo, 19 yaşındadır ve Real Madrid B takımında oynamaktadır. Lyon doğumlu olduğu halde İspanyol pasaportuna da sahiptir. Zidane’ın dillere destan multi kültürel ailesinin ferdi Enzo, Fransız, Cezayir ve İspanya milli takımlarına oynama şansına sahipti. 2009 yılında da İspanya U-15’e çağırıldı. Adı Uruguaylı oyun kurucu Enzo Francescoli’den gelir. Zavallı Enzo, babasının dev soyadı altında ezilmemek için annesinin soy adını kullanıyor.
Göğüs kafesi patlayasıca
2006 Dünya Kupası Finali’nde Marco Materazzi’ye attığı kafa o sene dünyanın en çok konuşulan olaylarından biri oldu. Materazzi adisinin bu 40 ton çeken kafayı hakkettiğine herkes emindi.
Al burdan yak Materazzi
Materazzi’nin yediği kafa anı Paris’te bir heykelle sergilenmektedir.
Yıllar sonra Cannes’a film yıldızı olarak dönmek
2006 Cannes Film Festivali’nde “Zidane: A 21st Century Portrait” adında bir belgesel yayınlanır. Belgesel, 2005 yılında oynanan Real Madrid – Villareal maçını esas alır.
Sefan olsun Zizou
2006 Dünya Kupası’nın son turnuvası olduğunu söylemişti. Böylece Materazzi’ye attığı kafanın cezasını pratik anlamda asla çekmedi.
Aşırı derecede aşırtma
1996 UEFA Kupasında Real Betis’e attığı yaklaşık 40 metrelik aşırtma, onun oyunu okuma gücüne ek olarak futbol oynama şıklığına da güzel bir örnektir.
Duygular Lö Şelale
Son maçını Santiago Bernabeu’da Villareal’e karşı oynar ve kafayla Real Madrid’de son golünü kaydeder. O gün, statta bulunan tüm seyirciler Zidane’nın 5 numaralı formasını giymiştir ve Gracias por tu magia (Büyücülüğün için teşekkürler) yazılı büyük bir pankart açmışlardır.