“Stresten Uzak İstanbul’a Yakın Tatil Yerleri” listemizi sizler için hazırlamıştık. Şimdiki amacımız ise İstanbul’dan olabildiğince uzaklaşmak. Mümkünse atlayıp uçağa, uzağa, en uzağa gitmek. Bizce gerçek bahar temizliği de böyle bir şey olmalı. Ruhu azıcık okşamalı, huzur buldurmalı…
Yazın yapacağınız denizli, kumlu, güneşli tatil planlarınızı çöpe atmadan, bahara yakışır şehirleri derledik. Güneş yüzünü gösterdi bir kere; geri dönüşü yok!
1. Bologna
İtalya’nın Toskana bölgesindeyiz şimdi. Dilleri damağa yapıştıran bolonez sosunun ana vatanında. Bunun dışında diğer en bilinen şey ise lakabı; kırmızı şehir. Bu lakabı kırmızı tuğlalı çatılarından alıyor.
Şirin sokaklarında bisiklet turu yapın mutlaka. Hatta meşhur Toskana şaraplarından birini alıp en yükseklere çıkın ve muhteşem bir görüntü oluşturan kırmızı tuğlalı çatılarını izleyin. Şehrin simgesi eğik kuleler önünde fotoğraf da çektirmek lazım. Michelangelo’nun heykelleri için de San Domenico Kilisesi’ne gidilir.
Daha fazla buraya gidin, şöyle yapın gibi söylemlerde bulunmayalım. Çünkü zaten şehir tam bir açık hava müzesi. Her sokak, her yapı görülmeye değer.
2. Reykjavik
Bali, Goa derken geldik son yılların en trend şehrine; Reykjavik! Gökyüzü olaylarına şaşıp kaldığımız, termal su kaynaklarının oluşturduğu diğer bir görselliğe yine şaşıp kaldığımız İzlanda’nın başkenti Reykjavik için en uygun mevsim bahar ve yaz aylarıdır. Kuzey Atlantik bölgesinin en ucunda ne de olsa. Kışları epey soğuk.
Peki adını söylemekte zorlandığımız bu yerde napılır? Gullfoss Şelaleri’ni gezin, açık hava kaplıcası Mavi Lagün’de sıcacık suyun içinde yüzün, Thingvellir parkında şöyle bir yürüyün. Köpekbalığı kanadı çorbası Reykjavik’in milli yemeği, ona göre!
3. Belgrad
Vaktiniz sınırlıysa, küçük bir yurtdışı tatili düşünüyorsanız burası tam size göre! Hem bu tatiliniz için bitmek bilmeyen vize işlemleriyle de uğraşmak zorunda değilsiniz, çünkü Belgrad’a vizesiz gidebilirsiniz. Kışların fazlasıyla sert, yazların ise sıcak ve nemli geçtiği şehirde en uygun mevsim kesinlikle ilkbahar!
Şimdi gelelim yapılacaklara: bir kere şehirde 50’den fazla park var. Bu parklardan en gösterişlisi Kalemegdan. Burada uzun uzun yürüyüş yapabilir, fotoğraf çekebilirsiniz. Nikola Tesla Müzesi, Kalemegdan Kalesi yine görülmesi gereken yerlerden.
Belgrad’ın bir de dillere destan olan gece hayatı var. Önerimiz Tuna ve Sava nehirleri kıyısında bulunan mekanlar.
4. Berlin
Berlin’nin yazı, kışı mı olur demeyin! Güzelim şehir kış aylarında size öyle bir itici gelir ki bir daha gidesiniz gelmez! Aşırı soğuk yüzünden otelden ya da restoranlardan çıkmak istemezsiniz. Hal böyle olunca da şehrin tadını çıkaramazsınız. Bu sebeple, Berlin için en ideal mevsim ilkbahar.
Gelişmiş metro ağıyla şehrin dört bir yanına gidebilirsiniz. Biz yine de birkaç ipucu verelim tabii ki: Berlin Duvarı, Brandenburg kapısı, Kızıl Belediye binası, soykırım anıtı, meclis, Görlitzer Parkı, içinden çıkmak istemeyeceğiniz bira bahçeleri ve Berlin’in İstanbul’u dedikleri Kreuzberg görülmeden dönülmemesi gereken yerlerden.
5. Cape Town
Şimdi geldik Güney Afrika’nın incisi Cape Town’a. Kendisi tipik Akdeniz sahil iklimini yaşayabileceğiniz bir şehir. Son yıllarda da buraya gitmek epey moda oldu. Bir o kadar güvenli vahşi yaşamı da ilgi çekici özelliklerinden.
Nelson Mandela’nın 27 yıl boyunca hapsedildiği hücreyi görmeden; Table Mountain’de günü batırmadan; köpekbalıklarını, fokları, balinaları izlemek için Gansbaai’ye uğramadan ve Güney Afrika şaraplarından bol bol zula yapmadan dönmeyin. Şık restoranları, sanat galerileri ve butikleri de gidenin yanına kar kalanlardan.
6. Nice
Ülke Fransa olunca, mevsim de bahar olunca seçim yapmakta azıcık zorlandık. Çünkü Fransa’nın birçok şehri renkleriyle, havasıyla, parkları, bahçeleriyle şu aralar öyle bir güzellikte ki sormayın. Hepsi görülmeye, gidilmeye değer. Biz de Cannes ve Monaco’ya yakınlığı sebebiyle Nice’i seçtik.
Burada, Chateau’ya yani şehrin kalesine çıkıp manzaraya dalabilirsiniz. Oralarda yaşama hayalleri, “Starbucks’ta çalışırım n’olcak?” cümleleri hemen sonrasında gelecek. Kilometrelerce uzanan sahillerinde yürüyüş yapmak ise olmazsa olmazınız olsun. Massena Meydanı’ndaki fıskiyeler de pek meşhur. Şehrin bu en merkezi meydanında birçok etkinlik ve festivale denk gelebilirsiniz.
Oralara kadar gitmişken Vatikan’dan sonra dünyanın en küçük ikinci ülkesi olan Monako’yu bir görün. Çünkü oradan bir Grace Kelly geçti. Cannes’a ve Marsilya’ya da uğrarsanız o senenin en havalı şahsı siz olursunuz.
7. Grand Canyon
Kim bilir kendisi kaç masaüstüne resim, kaç hayale mekan olmuştur. Biliyoruz, Dünya’da böyle bir güzellik başka yok. Bu sebeple ‘doğa harikası, görsel bir şölen’ gibi zırvalıklara girmeyelim.
Buraya gitmenin ideal mevsimi ilkbahar diyorsak bir sebebi var. South Rim, North Rim diye iki bölümden oluşan Grand Canyon’da, North Rim yılın her ayı açık değil. İlk kar düşer düşmez bu bölüm hemencik ziyarete kapanıyor. Mayıs ayında gidip bu iki bölümü görmek bizce en iyisi.
Peki Grand Canyon’da ne yapılır? Gön doğumu, gün batımı gibi güzellikler izlenebilir ki bunun için en iyi nokta Hopi Noktası. Bunun dışında bisikletle dolaşabilir; kamp, yürüyüş, rafting yapabilirsiniz.
8. Budapeşte
Özellikle yaz ve ilkbahar için tercih ettiğimiz Avrupa şehirlerinden Budapeşte ile huzurlarınızdayız. Biliyoruz ki, Budapeşte’ye Ağustos ayında Sziget Festivali için gidilir ama henüz uçak fiyatları yükselişe geçmemişken, ortalık vıcık vıcık turist kaynamıyorken aslında şimdi gitmenin tam zamanı! E tabii, bir de yaz aylarında maruz kalacağınız aşırı sıcakları düşünmeniz gerekli.
St. Stephen Bazilikası, Andrassy Caddesi, Zincirli Köprü, Gellert Tepesi, Margaret Adası, Elizabeth Köprüsü, Tuna Nehri’nde bir tekne turu Budapeşte’ye gidenlerin olmazsa olmazlarından.